🍂Dilhun -2-

445 31 10
                                    

Medya: Yüzyüzeyken Konuşuruz-Dinle Beni Bi.

2. Bölüm.

"Tut elimi burdan gidelim, olmaz demeden dinle beni bi."

1 ay önce

"Neva çamaşırları topla kızım, yine yağmur geliyor. Islanmasınlar."

Yağmur, evet. Yine geliyor gelmekte olan ve ben son günlerde nedensiz bu kelimeden gerçekten nefret ediyordum çünkü bana hiç iyi şeyler hatırlatmıyordu.

Onu hatırlamak istemesemde her yerden bir şekilde karşıma çıkıyor oluşu beni çok öfkelendiriyordu. Onunla hemen yan yana binalarda oluşumuz, aynı saatlere denk gelen evden çıkışlarımız ve en önemlisi onu sürekli görmekten hoşlanmamama rağmen görüp durmam beni delirtiyordu ama ne yağmur ne de kader benden tarafta değildi. Dalga geçiyorlardı sanki.

Balkondaki çamaşırları askılıklardan çıkarıp içeri koyarken annem de fasulye ayıklıyordu. Yine her pazar yaptığı gibi Müge Anlı'nın tekrarlarını izliyordu. Sanırım tüm anneler bu programa müptela falandı. Yoksa neden bu kadın yıllardır televizyonda olsun, reytingleri düşmesindi ki?

Çamaşırları toplamam yetmemiş gibi birde düzenlerken annem de program reklam arasına girince sonunda varlığımı fark etmişti sanırım.

"Dershane iyi gidiyor mu? Sınava da az kaldı. Bitirdin mi konuları? Bitirdiysen daha fazla gitme."

"Evette ne demek gitme? Ders çalışıyorum orda ben. Evde kalırsam anca iş yaptıracaksın bana bir tek dershanede doğru dürüst odaklanabiliyorum bunu çok iyi biliyorsun."

"Biliyorum biliyorum da. Babanın durumunu da biliyorsun. Dershanenin parasını ödemekte zorlanıyor ayrıca gidiş geliş ne kadar tutuyor biliyor musun? Biz daha boğazımıza bakamıyoruz. Gerekli değilse eğer gitme."

Annemin dedikleri yüreğimde büyükçe bir sıkışmaya sebep olurken katlamaya çalıştığım tişörtün kenarlarına tırnaklarımı batırırken buldum kendimi. Neden diyordum, neden ben bir hayal kurarken kader bana engel koyuyor? Neden mutlu olmama izin vermiyor diyordum. Anlayamıyordum.

"Anne az kaldı zaten, gideyim olmazsa ben çalışır sınavdan sonra öderim. Olmaz mı?"

Annem derin bir nefes verdi ve yüzüme baktı. Diyeceği sanki bir şey vardı da zorlanıyor gibiydi.

"Arabanın masrafı yetmiyormuş gibi bir de ödemediği mobilyalar yüzünden eve haciz gelmiş. Söylemeyecektim ama durumumuz epey kötü. O yüzden dedim. Yoksa ben gitmene karşı değilim ki kızım. Sadece zordayız demek istemiştim."

Duyduklarım beni şok ederken ne ara babamın işleri bu kadar kötü bir hâle gelmişti anlam veremedim. Her şey daha da kötüye gidiyordu sanki ve ben bu olanlara engel olamıyordum.

"Tamam yarın söylerim durumu hocalarıma. Ne yapayım kendim çalışırım artık."

Annem dolan gözlerimle hüzünlenirken katladığım kıyafetleri alıp odama götürdüm. Odama girmemle birlikte göz yaşlarım da dökülmeye başladı yanaklarımdan. Hayallerimin önüne hep bir engel çıkmasa olmuyordu sanki. Hep bir engel kapımdaydı. Ne yapsam da bir yanım hep yarımdı ve heveslerim bir çığ gibi boğazıma diziliyordu. Gerçekten bıkmıştım.

Yağmur yine şiddetini arttırdığında dışarısı ne alemde diye merak ettim ve pencereden dışarı baktım. Yine o gün ki gibi yağıyordu yağmur. Sonra yine onu gördüm ama bu sefer tuhaftı. Yağmurun altında bahçede öylece bankın birinde oturuyor, dümdüz karşıya bakıyordu. Neden bu yağmurda dışarıda bu adam diye merak etmeden duramadım. Neden evinde değildi de dışarda bir başına ıslanıyordu?

DilhunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin