telling all your lies like second natural

2K 308 283
                                    

22.03.22
Seoul,

Parlak mermer ile kaplı koridorda, epey karanlık kalan bir tarafta oturuyordu. Elleri kelepçeli, sarı tutamları gözlerinin önündeydi.

Etrafına bakıyor, aklına bir şeyler doldurarak gözlerinin dolmasını sağlamaya çalışıyordu.

"Hwang Hyunjin, savcı sizi bekliyor." diyen adama bakarak kafasını salladı. Yanında oturan memur, kolundan tutarak ayağa kalkmasını sağlamış. Çelik kapının ardında sürüklemişti onu. Bitkin görünmek için uyuşuk davranıyor, alt dudağını titretiyordu.

"Oturun." İçeri girdiklerinde, savcı ona bakmadan talimat vermişti. Hyunjin kafasını sallayarak deri koltuklardan birine oturdu.

"Sözlü ifadende ekleyebileceğin şeyler var mı?" Anında konuya girmişti. Bu Hyunjin'i sinirlendiriyordu. "Hayır, neden?" ürkek bir tavırla konuşurken, savcı önüne otopsi sonuçlarını uzatmıştı.

"Maktulun üzerinde parmak izleriniz var Bay Hwang." Hyunjin kafasını sallayarak yutkundu.

"Çok korkmuştum. Sadece gerçekten öldüklerine inanamadım. Sanki yere kanlar süzülmüyormuş gibi onları uyandırmak adına sarsmıştım. Size bunu daha önce de söyledim."

Hyunjin titrek sesi ile konuşurken gözlüklü ve iri adam kafasını sallamıştı. "Çok duygusal bir hareket değil mi?" Dediğinde Hyunjin kafasını salladı. "Yakın arkadaşlarınız gözlerinizin önünde ölü bir şekilde dururken aklınıza hiçbir şey gelmiyor. Sadece inanmak istemedim. Dünyam yeterince başıma yıkılmışken, benden şüphelenileceğini ve parmak izlerimin kalacağını aklıma getirmedim." Savcı kafasını salladı, yeniden.

Elinde olsa şu an ona bu şekilde ters davranan adamı sinirlendirecek cevaplar verir, sonunda fiziksel zarara girerdi. Fakat bulunduğu konum her şeyi değiştiriyordu.

Adam her türlü ondan üstündü. Cumhuriyet savcısıydı ve tüm bu dosya saçmalığı onun eline bakıyordu. Çıkması için tek umudu o adamdı.

Düşününce Hyunjin buradan birçok illegal yol ile çakabilir, kimseyi umursamadan dolaşabilirdi. Ancak babasının yeni şirketler ile yaptığı sözleşmeler tüm yüzlerini basına dönüyordu. Adeta yer altından çıkmış ve güneşi selamlamışlardı. Bu yüzden Hyunjin'in yediği bu haltlar onu ve adını etkilerdi. Ancak sevdiği oğlunu da burada bırakmak istemiyordu. Onun çıkması için bir ordu avukat bulmuştu. Ama Hyunjin tek bir avukat istediğini söyleyip bunu da reddediyordu.

Savcı uzun bir konuşmadan sonra hafiften ikna olmuş sayılırdı. Hyunjin'e çıkabileceğini söyledikten sonra Hyunjin kafasını sallamış ve yine aynı uyuşukluk ile yanındaki polis eşliğinde çıkmıştı.

Bu sırada onun çıktığını gören Jeongin ayaklanmış ve arkasından odaya girmişti. Yaklaşık beş dakika içerisinde çıkarken, Hyunjin ona merakla bakıyordu.

Jeongin yaşının aksine çocuksu bir tavırla şirince gülümseyerek ayakta bekleyen adama yaklaştı. Ellerini yumruk yapmış, sevinçle sıkıyordu. "Savcı sana inanmış!" Dediğinde Hyunjin gözlerini çocuk gibi duran yetişkin adamda gezdirdi. Kafasını salladığında, Jeongin gülümsemesini silmiyordu.

"Mahkemeyle ilgili hiçbir şeyi bilmiyoruz bile ama en azından dosya takipsizlik kararı alınacak." Diyerek derin bir nefes almış ve yine omzuna astığı deri çantasını karıştırmıştı. Hyunjin ise gözlerine dökülen saçları ardından ona bakıyordu. Jeongin cebinden çukardığı çikolata ile ona bakarken, yanındaki polisin telefon ile konuşmasını fırsat bilerek hızlıca Hyunjin'e vermişti.

"Teşekkür ederim bebeğim." diyerek şirince gülümsedi tıpkı onun gibi. Jeongin tedirgin gözlerini etrafta gezdirip ona baktı. "Bebeğin mi?" dediğinde Hyunjin kafasını sallamış ve kelepçeli ellerini yine yanaklarına çıkarmıştı.

"Tatlı bebeğim."  Jeongin gülümsemeye çalışırken yüzünü ondan çekip, "Ürkütücüsün." demişti.

Ona şüpheli gözleri ile bakarken, Hyunjin dönerek "Sana çok şey borçluyum." demiş ve göz kırparak polisin yanına adımlamıştı. Adam onu kolundan tutarak sürüklerken, Hyunjin hâlâ gülümsüyordu. Ve işin aslını onun dışında çok fazla insan bilmiyordu.

***

Üst aramasından çıkarken gülümsemişti. Tamamen soyunmuş, her terafına bakılmış hatta ağzının içine dahi ışık tutulmuştu. Ancak kimsenin aklına ince, siyah bir toka gelmiyordu.

Şimdi saat gece yarısına ulaşmışken, Hyunjin tuvalet kabinin kapısını kilitleyerek saçındaki tokayı çıkarttı.

Lastik tokanın, içe doğru kıvrılan kısmına yerleştirilen ince paketi çıkartarak gülümsedi. Şifre çok net bir şekilde okunuyordu. Kağıdı çıkararak ezberlemeye çalıştığı şifreye göz atarak tekrar düzgünce tokanın içine kıvırmış, ve bileğine geçirmişti.

Kabinin kapısını açarak dışarı çıktı.

Bu şifreyi herhangi birinden kolaylıkla alabilirdi. Minho veya diğerleri ona saçma bir çikolatayı hızlıca ulaştırırdı. Ama Hyunjin tüm bunları boşvererek, zahmete girmiş ve Jeongin'in getirmesini sağlamıştı.

Önce minho ile görüşüp çikolata mevzusunu anlatmıştı. Daha sonra Jeongin gittiğinde onu aramış ve zamanını haber vermişti alttan alttan. Şimdi ise sonuca çoktan yaklaşmış sayılırdı.

Evinde hiçbir şeyden habersiz, sıcak kahvesini yudumlayarak kucağındaki yavru kediyi seven Jeongin'i çoktan dahil etmişti.

***
bu bölüm 600 kelime diğer 3k amkkk

salvatore | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin