Lana del rey - Freak
25 Haziran, cumartesi
10.38 Seoul.Bir şeytanın eline düştüyseniz kurtulmak boşunadır. O sizi ele geçirir, ve siz sadece beklemekle yetinirsiniz. Eğer kapılmak istemiyorsanız en başında ona bulaşmamış olmak gerekir. Fakat aştığınız sınırlar, sizi bir alev çemberinin ortasına atar ve siz sadece şaşkın ifadeniz ile, göz bebeklerinizde parlayan ateşe bakarsınız. Alev gözlerinize yansır önce, öyle görünür. Ancak o çoktan gözlerinizin içinde yanmaya başlamıştır, çoktan eline düştüğünüz şeytana dönüşmek için yemininizi yutmuşsunuzfur.
Jeongin, bir şeytanın yuvasında şeytana yenilmemek uğruna verdiği aciz savaşlarından birindeydi, yeniden.
Boşuna olduğunun farkındaydı, onun inine gitdiyse buradan ya ölü olarak çıkacaktı, ya da şeytanın kölesi olarak.
Hiçbirini istemiyordu. Ölemezdi, ona yenilemezdi de. Gözlerini yumdu ve altını çizdiği ansiklopediyi kenara bıraktı.
Bu kalenin duvarları arasında sıkıldığı bir günde, aldığı bir mitoloji kitabını okumaya başlamıştı. Efsanede geçene göre, cehennem tabirinde geçen alevler şeytandan geliyormuş.
Şeytan alevin ta kendisidir, içinde barındırır. İnsanları maddi anlamda yakar ve cesetlerini dahil yok eder. Onun gözlerinin içine baktığınızda, göz bebeğinde parlayan alevi görebilirsiniz. Bu içinin yansımasıdır.
Tam olarak Hyunjin'de olduğu gibi. Şeytan düzeltilemez, ona yardım edemezsiniz. Eğer onun içinde parlayan alevin yansımasını bir kere gördüyseniz, kaçışınız yoktur.
Ya ona dönüşür, ya da alevler arasında kemiklerinizin kül olmasını beklersiniz.
Hyunjin tedavi edilemez ya da düzeltilemezdi. Onunla uğraşmak, yüzme bilmiyorken okyanusun ortasında yüzeye çıkmak için çırpınmak gibiydi. Fırtına çıkmış, dalgalar sizi yutarken.
Bulunduğu kalenin pencerelerinden aşağı baktı. Onlarca koruma onu gözlüyordu. Kapısının önünde bile birileri bekliyor her hareketini ona bildiriyorlardı.
Gözlerini yumdu. Bu kaleden kurtulmak imkansızdı. Aciz ruhunu kenara bıraktı ve gururundan verdiği ödünleri hiçe saydı. Artık gurur diye bir şey kalmamıştı. Hayatı alevlerin arasında kaldıysa, şeytanın eline bedenini kaptırdıyda ruhunu arındıramazdı. Şeytanın dansına ayak uyduracak ve eşlik edecekti. Sonrasında dansı yönetmeyi başarabilirdi.
Eğer bu kaleden kaçamıyorsa; kralın, kraliçesi olacak ve yönetmeyi öğrenecekti.
Oyuna bir kez girmişken, çıkmaya çalışmak imkansızdı. Biliyormuş gibi davranıp oyunu kendi kurallarıyla yönetmesi gerekirdi. Hyunjin onu tamamiyle yönetmeden önce.
Hyunjin onun hareketlerini yönetebilir, hayatına dokunabilirdi. Yaptığı ve yapacağı somut seçimlere karışır, tehditlerle onu elde edebilirdi.
Ancak burada kaldığı iki ayın sonunda Jeongin'in öğrendiği bir şey varsa; Hyunjin'i duygusal açıdan elde edebileceğiydi.
Hiçe saydığı gururu işte bu yüzdendi.
Hyunjin uzun süredir, hatta belki hiçbir zaman sevilmeyen bir adamdı. Herkesin korktuğu güç ondaydı. İnsanlar ondan ürker, onu görünce saklanırdı. Ama sonsuz dediğimiz o güçte, birinin sizi tamamiyle sevmesi ve kabullenmesi yatardı.
İnsanlar sizi görünce, boyun eğecek kadar kaçarken, birisi sizin kalbinizden kaçamamalı ve size tutunmalıydı. Hyunjin'in istediği buydu işte.
Herkes ondan canı yanmasın, kanı akmasın diye kaçarken biri sizden kaçamayacak ve siz ona kıyamazken, kalbini kendi çıkarıp avuçlarınıza bırakacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
salvatore | hyunin
Fanfiction"Tedaviye ihtiyacın var." Yang Jeongin, adeta bir katil tarafından kapana kısılmıştı.