Sabah erken saatte uyandırılmış ve hızlıca evden çıkarılmıştı kız. Kaç gün olmuştu cidden bu evin çevresinden uzaklaşmayalı? Yola çıkalı yarım saat olmak üzereydi ve daha yeni anayola bağlanmışlardı, Efnan geçtikleri yerleri kafasına kazımaya çalıştı ama gördüklerinden sonra o evden kaçışı imkansızlaşmaya başlamıştı. Adam onu nasıl bir yere götürdüyse şehirden yeterince uzak ve ıssızdı, o evden kaçarken başına daha kötü şeyler gelmesi muhtemeldi! Kesinlikle o evden bir daha kaçma fikrini aklına getirmeyecekti!
Sabah, adamın onu uyandırması ve yatağın kenarında ki onu kaçırdığı gün üzerinde olan kıyafetleri göstererek "hızlı ol, çıkmamız lazım" demesinin ardından evden çıkmaları on beş dakikalarını almıştı.
Kız gözlerini hızla gittikleri yoldan üzerindeki kıyafetlere çevirdiğinde, onu kaçırdığı gün adama karşı direnişleri sonucunda üzerindeki kıyafetlerin çamur olduğunu hatırlıyordu ama şuan tertemiz bir şekilde üzerindelerdi. Adama dönerek "Kıyafetlerimi sen mi yıkadın? Diye sordu.
"Çamaşır makinasından haberin yok sanırım senin." Küstah ne olacak... Kız onu dalgaya alan adama gözlerini çevirerek, kısık gözlerle yapmacık bir gülüş attı. "İlk defa duydum." Yavaş yavaş adamı tanımaya başlamıştı elbet oda karşısında ki adam gibi sinir bozucu olabilirdi.
Adam cevap vermeyince, bu sefer " nereye gidiyoruz?" diye sordu.
"Sevgilinin oteline" sevgilisi mi? Şu dün kaçırıldığı halde tatilde diyen sevgilisi mi? Efnan dün duyduklarından sonra çok sinirlenmiş ve duyduklarını hazmedememişti. Bu kadar basit miydi rol yapmak? Ya başına bir şey geldiyse, nasıl gülerek sorulara cevap verebilmişti.
Adamın dedikleri aklına geldi. "Emre kendinden başkasını sevmez, seni de sevdiği falan yok." Efnan bu düşüncelerden kurtulmak ister gibi kafasını iki yana salladı. Bakışları tekrar yola döndüğünde İstanbul tabelasını gördü İstanbul'a 30-40 dakika uzaklıktayız. Ezra bu bilgiyi kafasında not etti. Gelirken özellikle tabelalara bakmak için gözlerini yoldan ayırmamıştı ama adamın zekası ciddi anlamda onun siniri bozmaya yetmişti. Sanki bunu yapabileceğini bilmiş gibi hep patika yolları tercih etmişti.
"Otel'de ne yapacağız"
"Çok meraklısın"
"Sende fazla uyuz" cidden bunu demiş miydi? Bu adam Efnan'ın içindeki ergen çocuğu çıkarıyordu.
"Uzaktan kesinlikle fazla hanımefendi bir halin vardı, içinden bir cadı çıkıyor." Tabi onun hakkında çoğu şeyi bilmesinin sebebi uzun zaman Efnan'ı takip etmesiydi.
Kadın sinirden kollarını bağlayarak, kaşlarını çattı. "Dua et de bu cadı sana zehirli elmayı yedirmesin."
"Merak etme yabancılara güvenmem ben."
"Desene ortak bir yanımız varmış, bende yabancılara..." ellerini çözerek işaret parmağıyla adamı gösterdi "inanır mısın özellikle de sana hiç güvenmiyorum."
Adam gözlerini yoldan ayırarak daha demin kızın ona yaptığını taklit ederek kafasını yana eğerek yapmacık bir gülüşle kıza baktı.
Yolculuğun geri kalan kısmında arabada sadece nefes alışverişleri duyuldu. Efnan tanıdık gelen yolları görünce tekrardan nasıl kaçabilirim diye düşünmeden edemedi ama öncelikle yanında ki uyuzdan kurtulmalıydı.
Araba hızlıca sağda ki park alanına girerek ani bir fren yaptı. Efnan bu ani freni beklemediği için öne doğru savrulurken Karan sağ kolunu kızın gövdesine koyarak kafasını vurmasına engel oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLTİCA
ChickLitArabadan indiğimde hafif yağmur sebebiyle şapkamı kafama örterek onu takip ettim. Yağmurdan hoşlanmadığını biliyordum ve sanki ıslanmak ister gibi ahşap evin önündeki verandanın altına girmeden iki adım gerisinde durdu... Uzun uzun eve baktıktan son...