Koş!
Biraz daha hızlı!
Bu yolun sonu kurtuluşun olacak!
Ondan kurtulman için biraz daha dayan!
Kız ne kadar koşsa da sanki geçtiği yerler tanıdıktı, bu ağaçları daha öncede görmemiş miydi? Pes edecek durumda değildi. Pes ederse tekrar o eve dönecekti ve tekrar onu görmek zorunda kalacaktı... Büyük bir nefes alarak hızlandı ve son kez "Hadi Efnan yapabilirsin!" diye kendi kendini motive etmeye çalıştı...
"Uyan"
Uzaktan onun sesini duydu, birkaç gündür başka ses duymuş muydu? Kız, sesi duyunca daha çok hızlandı "Hayır Efnan bu sefer seni yakalayamayacak".
"Uyan dedim"
Bu sefer ses daha sert ve yüksek çıkmıştı. Kız yaklaştığını düşünüp korktu ama pes etmeye hiç niyeti yoktu. Daha da hızlandı...
"Kalk artık dedim"
Ses bu sefer fazla yakın fazla gerçekçiydi, çünkü adam dayanamayıp uyuyan kızın suratına baş acunda duran suyu fırlatmıştı.
Efnan ne olduğunu anlayamadan yerinden sıçradı, uykunun ve rüyanın etkisiyle etrafa bakıyordu. Kızın bu rüyası da son günlerde gördüğü diğer rüyaları gibi aynı ve gerçekçiydi. Gözleri yavaş yavaş açılırken karşısında bir haftadan fazladır gördüğü tek yüze odaklandı. "Ne yapıyorsun sen ya" derken yüzündeki kalan suyu üzerinde çuval gibi duran t-shirt ün etekleriyle temizlemeye çalışıyordu. "Kalk, seni keyif yap diye getirmedim buraya işlerimiz var." Kız günlerdir sorduğu soruları hiçbir zaman takmayıp ona emirler yağdırmasına dayanamayarak gözlerini devirdi. Ama karşısındakinin tepkisiz suratında, mimik bile oynamamıştı, arkasını dönüp kapıdan çıkarken "Aşağıda bekliyorum" diyerek merdivenlerden inmeye başladı.
Etrafın sessizliği, evin sessizliği, adamın sessizliği artık dayanılacak gibi gelmiyordu kıza. Efnan merdivenden inen adamın ayak seslerini dinledi. İndiğinden emin olduktan sonra yataktan çıkarak, ilk olarak odanın içindeki banyoya girdi. Banyoda yüzünü yıkadıktan sonra aynaya baktığında gördüğü kızı tanıyamamıştı. Belki çok güzel bir kız değildi ama bakımlıydı, hele ki saçlarına çok özen gösterirdi nede olsa sevdiği adam saçlarını çok seviyordu.
Efnan, acaba ne yapıyor? Diyerek büyük bir iç geçirdi. Merak ediyordu, geldiğinden beri aklından "merak etmiş midir?, arıyor mudur?, polise haber vermiş midir?" gibi bir sürü soru geçiriyordu. Fakat bu sorularının tek sahibi sevdiği insan değildi. Abisini de çok düşünüyordu, ailesinden bir tek o kalmıştı. Efnan abisini hatırlayınca seslice "Kesin meraktan ölmüştür" diyerek hayıflandı.
Daha fazla aynaya bakamadan üstünü çıkarıp duşa girdi, bu haline biraz daha katlanamayacaktı. Hızlı bir duş aldıktan sonra temiz diye düşündüğü havluya sarılarak kapıyı araladı, odanın boş olduğundan emin olduktan sonra dolabın önüne geçerek kapaklarını açtı. Günlerdir giydiği sweatlerden bir farklısını alarak üstüne geçirdi. Geldikleri yer günlerdir yağışlı ve ev ahşap bir ev olsa da Efnan evin sıcaklığına güvenerek dolaptan ona en uygun erkek şortlarından birini giyerek lastiğini iyice sıktı. Kafasını kaldırıp dolabın aynasına baktığında ağlamaktan gözleri kızarmış, omuzları yorgunlukla düşmüş bir kız gördü. Daha fazla adamı sinirlendirmemek için dolabın kapaklarını kapatarak odadan çıktı.
Yavaşça merdivenleri indiğinde sol tarafta birkaç kez girdiği için salon olduğunu bildiği odaya ilerledi. Odaya girdiğinde orta sehpada dağınık bir sürü evrak ve büyük bir küllük vardı. Efnan içerisinin yoğun sigara kokusu yüzünden yüzünü ekşitti, gözleri küllüğe iliştiğinde içindeki sigara izmaritlerinden bütün gece burada uyumayıp çalıştığını anlayabiliyordu.
Elini yanındaki tekli koltuğa uzatarak sert bir sesle "Geç otur" dedi. Efnan yavaş yavaş koltuğa yaklaştı otururken "Bana ne yapacaksın" dedi.
Adam karıştırdığı evraklardan gözlerini kaldırırken küllükteki yanan sigarasına uzandı, yanan sigarayı ellerinin arasına alıp içine çekerken arkasına yaslandı. Efnan adamın her hareketini izledi gerçekten nasıl bu kadar sert bakıyor? Diye içinden geçirmeden edemiyordu.
Adam sigaranın dumanını dışarı üflerken "Sana bir şey yapmayacağım ama o çok sevdiğin Emre'yi birlikte bitireceğiz." Diyerek Efnan'nın gözlerine sert bir şekilde baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLTİCA
ChickLitArabadan indiğimde hafif yağmur sebebiyle şapkamı kafama örterek onu takip ettim. Yağmurdan hoşlanmadığını biliyordum ve sanki ıslanmak ister gibi ahşap evin önündeki verandanın altına girmeden iki adım gerisinde durdu... Uzun uzun eve baktıktan son...