chapter 3: şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza

154 19 7
                                    

150722

🌾


"Heeseung, tatlım. Uyan hadi geldik."

Uykulu olduğumdan annemin sesini boğuk boğuk duyuyor birbirine yapışmış gözlerimi açamıyordum. Sonunda ovalayarak açtığım gözlerim anında karşılaştığı arabanın ışığına alışmaya çalışırken bende zorlukla yerimde doğrulmaya çalışıyordum. Açıkçası bu benim için biraz zordu çünkü üst üste iki gün arabada yolculuk yapmaktan ve hep aynı şekilde uyumaktan boynum ve belim fazlasıyla ağrıyordu. Sonunda kendime geldiğimde annem omuzlarıma ceketimi atmış ve arabadan inmişti. Arabanın loş ışığında zar zor bulduğum telefonu açıp saate baktım. Saat 03.27'di ve bildirim kutumda bizimkilerden gelen bir sürü mesaj vardı.

Şuan hiç mesajlara bakacak halim olmadığı için bende ceketim ve ayakkabılarımı giydikten sonra annemin arkasından arabadan inmiştim. Buraya vardığımı onlara sabah da haber verebilirdim.

Arabadan iner inmez karşılaştığım gece soğuğuyla içim titremişti. Uykumdan uyandığım için zaten huzursuzdum bir de bedenimin her noktasına hücum eden soğuk hava iyice huzursuzlaştırıyordu beni. Rahatlamamı sağlayan tek şey ise gökyüzündeki sayamadığım kadar çok yıldızdı. Evimde gibi hissettiriyordu uzun zaman sonra. Jake belki de haklıydı. Burada kalmak belki bana iyi gelebilirdi.

Ben uykulu bir şekilde etrafımı algılamaya çalışırken boynuma dolanan kollarla ve hissettiğim babaannemin kokusuyla kocaman gülümsemiştim. Onu zaten özlemiştim ama şimdi ona sarılınca ne kadar özlediğimi daha da çok fark etmiştim.

"Oy oğlum, babaannesinin bir tanesi. Nasıl da büyümüşsün öyle sen."

"Babaannem çok özlemişim seni."

"Bende seni çok özlemişim oğlum. Yanımdan gittiğinde şu kadarcıktın. Şimdi kocaman adam olmuşsun sarılmak için zor yetişiyorum sana."

Babaannemin ağlayarak söylediği şeyle bende gülümseyerek hala yumuşak olan yanaklarından tutmuş, göz yaşlarını silmiştim.

Bende her an ağlayabilirdim. Onca zamandır içimde biriktirdiğim ve bastırmaya çalıştığım duygularım gün yüzüne çıkmamak için zor duruyordu.

"Tamam bence bugünlük bu kadar duygusallık yeter. Hava fazlasıyla soğuk. Yarın devam edersiniz özlem gidermeye."

Babaannem babamın lafıyla istemeye istemeye kollarını boynumdan çektiğinde bende ona kocaman bir gülümseme vermiştim.

"Baba valizleri almıyor muyuz?"

"Yarın sabah hallederiz. Şimdi hepimiz yol yorgunuyuz. Güzelce dinlenelim."

"Tamam o zaman kulaklığımı ve şarjımı alıp geliyorum."

"Acele et. Hava çok soğuk hasta olmayasın."

Ben babamı onun bile zor duyacağı bir şekilde onayladığımda o da arabanın anahtarını bana fırlatmış ve babaannemin koluna girerek eve doğru yürümeye devam etmişti.

Annem, babam ve babaannem eve gittiğinde bende arka koltukta bıraktığım şarj ve kulaklığımı alıp arabanın kapısını kilitlemiştim. Tam karşımda duran eve baktım. Üstteki bir lambası loş bir şekilde yanıyordu. Babaannemle en son üç hafta önce konuştuğumuzda bana satılık ilanının asılı olduğunu söylemişti. Demek ki birileri taşınmıştı sonunda. Benim için hava hoştu. Onu bir daha görmek istemiyordum zaten.

🌾


"...şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
biliyorum
ne sen dönebilirsin artık,
ne de ben kapıyı açabilirim sana..."

-Murathan Mungan


babaannemin asamadığı çarşafları, heehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin