Sabah kalkıp banyoya girdim. Kısa bir duştan sonra çıkıp formalarımı giydim. Forma almıştım ve okulun formalarını cok beğenmiştim ve fiziğime cok uygundu.
Annem her zamanki muhteşem kahvaltılarından birini hazırlamıştı. Bir kaç şey atıştırdıktan sonra okula gitmek üzere çıktım. Aşağıdaki sokağa girdim ve Deniz'in tarif ettiği evi buldum. Kapısını çaldım yaklaşık 1 dakika sonra Deniz çantasıyla birlikte kapıdaydı. Ayakkabılarını giydi ve yola çıktık.
Saate baktığımda daha 1 saat olduğunu fark ettim ve ilk iki dersde boştu çünkü seçmeli dersin öğretmeni gelmemişti. Buna sevinerek Deniz'e döndüm:
- Deniz daha bir saat var ve ilk iki ders boş beraber sahile gidelim mi? Biraz vakit geçirmiş oluruz.
Deniz çok içten bir gülümseme atarak 'olur' anlamında kafasını salladı. Beraber sahile indik on dakikalık yoldu ama biz biraz daha hızlı gittik daha fazla vakit geçirmek için.
Beraber sahil kenarında bir banka oturduk ve sohbete başladık sonra arkada midyeciyi görmemle çığlık attım. Deniz' e midye yemeyi teklif ettiğimde yüzü endişeli bir şekilde bakıyordu.
- ne oldu?
- ben daha önce midye yemedim. Herkes kötü olduğunu söyledi bende yiyemedim.
- hiç denemedin mi? Dedim şaşkındım çünkü. Deniz kenarında yaşıyor ve hiç midye yememiş.
- hayır dedi sesi tedirgindi. Bende gülümsedim ve
- her şeyin bir ilki vardr dedim.
Biraz endişeli gözüküyordu ama deneyince eminim çok beğenicek. Hemen midyeciye gidip bir kaç tane midye aldım. Limonu sıkıp Deniz'e verdim biraz tedirginlik içinde yedi beğenmişe benziyordu.- bu gerçekten güzelmiş. Dedi ben söylemiştim bakışı atıp kendiminkileride yedim.
Sahilde biraz dolaştıktan sonra okul yolunu tuttuk. Kapıdan içeri girdiğimde yine o gülüşü karşımda gördüm. Göz göze geldik gülümsüyordu sonra yine o kedi sesli kız geldi. O anda o güzel gülümseme yerini çatık kaşlara bıraktı ve çarpıp geçti. Neden bilmiyorum ama bu çok kötü hissettirmişti.
Sonra o kız geçti yanımdan ama öyle bir çarptı ki düşmek üzereyken Deniz tuttu.
- pardon canım bilerek oldu dedi. Sinir olmuştum. Deniz konuşmaya başlayınca şaşkınlıkla ona bakakaldım.
- bir daha olmasın canım yoksa bilerek saçların elimde kalacak. Dedi ve sinsi sinsi güldü kıza. Ben hâlâ şaşkınken toparlanıp Deniz'in yanına geçerek
- katılıyorum dedim ve gülümsedim. Tabi sahte bir gülümsemeydi. Deniz' le birbirimize bakarak güldük. Bu dayanışma iyi hissettiriyordu. Kız sinirli bir bakış atıp hızla gitti yanımızdan.
Derse girdik. Bu dersi hep çok sevmişimdir. Müzik :D arkadaşlarım sesimin güzel olduğunu söyler ama ben bunu asla kabul etmem çünkü güzel değil. Ama şarkı söylemeyi çok severim ve her fırsatta söylerim.
Bu dersde de hoca herkese tek tek söyleteceğini söyledi bende söyleyecektim. Ama ben herkesin içinde söyleyemem. Heycanlanırım! Hoca sırayla herkese söyletmeye başladı herkes hocanın verdiği sözleri söylemeye başladı.
Sıra bana geldiğinde heycanlanmıştım ama şarkı söylemeyi çok severdim. Onun için söyleyecektim.
♪♪♪♪♪
Şarkıyı bana göre mırıldandıktan sonra hoca bana cok güzel sesim olduğunu ve benimle çalışmak istediğini söyledi. Bu okulda böyle sesi olan sadece bir kişi varmış benimle birlikte iki kişi ve ikimizle çeşitli yarışmalara katılmak istediğini söyledi. Öğle arası müzik sınıfında olmam gerektiğini söyledi. Ne kadar utandığımı söyleyemeyeceğimi söylesem de beni dinlememişti.
••••••••••
Öğle arası gelmişti bile biraz heycanlıydım. Kantinden su alıp müzik sınıfına çıkmak için merdivenlere yöneldim. Müzik sınıfının katına geldiğimi görünce ağzım 5 karış açık kalmıştı. Sınıf katın yarısını kaplıyordu.
Heycandan düşünemeden içeri daldım. Sandalye de oturan kişinin arkası dönüktü ve birden bana dönmesiyle deminki şaşkınlığımın bunun yanında hiç kaldığını anladım.
Gitarı çalan Cenk'ti. İnanamıyorum ben bununla mı şarkı söyleyecektim. O da en az benim kadar şaşkındı.
- ne işin var senin burda dedi. Sinirli gözükmüyordu. Ama ben yine de biraz korktum. Titrek sesimle cevap verdim:
- müzik hocası yolladı burada bekliyecekmişim.
- tamam geç bekle sonra da burdan git! Sesi sonlara doğru sertleşmisti. Kırıldığımı hissettim.
Hiç bir sey söylemeden arkamı dönüp kapıdan çıktım. Kapının önüne geçip hocayı beklemeye başladım.
Neden böyle davranmıştı? Ben ona ne yaptım ki? Gözlerimin dolduğunu hissettim. Neden bu duruma düştüğümü anlayamadım. Neden ben bu çocuğun sözlerini önemsiyordum?
Bir anda içeriden bağarma sesi gelince kendimi içeri attım. Cenk yerde dizlerinin üstüne çökmüş karnını tutuyordu. Dehşete düşmüş gibiydim "ne oldu?" diye bağardım. Hemen yanına gidip bende dizlerimin üstüne çöktüm ve onu kaldırmaya çalıştım. Sonra ellerini benimkilerle birleştirip ayağa kalktı. Kalbimin ritmi değişmişti. Bir anda düzelmişti. Teşekkür ettikten sonra sandalye ye oturdu.
Ne olduğunu soracaktım ama biraz tedirgindim. 'İyi misin?' dedim. Bir anda çıkıvermişti ağzımdan. Evet der gibi başını sallayınca yavaş adımlarla odadan çıktım.
Neden bir anda böyle olnuştu bu çocuğa? Bir hastalığı mı vardı? Peki neden ben sürekli bu çocuğu düşünüyordum?
Müzik öğretmenimiz gelince bana iceri gecmemi söyledi sonra arkamdan o da geldi. Ben gözlerimi Cenk'ten alamazken Sarp hoca konuşmaya başladı:
"Arkadaşlar tanıştınız mı? Cenk bu Ceren, Ceren bu Cenk. Artık şarkıları beraber söyleyeceksiniz." dediğinde Cenk ayağa kalktı ve "hocam ben bununla söylemem bu daha iki lafı bir araya getiremiyor birde şarkı mı söyleyecek?" dedi alaycı sesi ile. Bu sefer gerçekten çok kırılmıştım. Gözlerimin dolduğunu hissettigimde saçlarımla kapatmaya çalıştım.
Sarp hoca konuşmaya başladığında beni savunduğunu hissetmek iyi gelmişti ama içimdeki kırgınlık hâlâ gecmemişti. Sarp hoca Cenk'e ağır bir dille uyarıp artık ikimizin beraber çalışacağını ve iyi geçinmek zorunda olduğumuzu söylemişti. Cenk buna itraz etse de mecburen kabul etmişti.
Cenk artık benim müzik eşim olmuştu...
∆∆∆∆∆∆∆∆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ AŞK.
Fantasyakıl kalp kadar yormaz bendeni derler ama kimse bilmez aklındaki kişinin çektiği acıyı sevdiğin kişiye acı çektirmek mi daha kötü yoksa sevdiğini hiç düşünememek mi? işte böyle bir maceranın içine atılan kızın yaşadıkları yazıyor bu hikayede... Se...