🐈⬛:Bana sen lazımsın.
୨୧:writer
Sabah saat 10:00 olmak üzereydi. Minho hala uyuyordu ama Jisung çoktan kalkmış ve ilaçlarını içmişti. Masasına oturup bilgisayarını açtı ve kulaklığını takıp en sevdiği diziyi izlemeye başladı. Bazı yerlerde gülmesini tutmaya çalışsa da bu dizi onu çok eğlendirdiğinden kendini tutamamıştı. Minho, Jisung yataktan kalktıktan beş dakika sonra zaten uyanmıştı. Sadece yastıktaki Jisung'un kokusunu içine çekiyor ve onun sessiz kahkahalarını dinliyordu. Bunu her sabah yapabilirdi. Rol yapmayı sevdiğinden yeni uyanmış gibi davrandı. Jisung onun kalktığını fark edince kulaklığı çıkardı ve sandalyesiyle ona döndü. "Günaydın hyung." "Günaydın Jisung." Jisung onu uyandırmış olduğunu düşünüp suçlu hissetti kendini. "Bir sorun mu var?" "Şey ben mi seni uyandırdım? Fazla sesli gülmemeye çalıştım ama.." "Hayır sorun yok Sung. Hatta senin gülmeni dinlemek gayet güzeldi." "Uyanık mıydın?" Minho pot kırdığını fark etti ve nasıl toparlayacağını şaşırdı. "Ben bu saate kadar çoktan uyanmış olurdum ama tembellik işte kalkamadım bir türlü." "Sorun değil. Kahvaltı hazırdır aşağı in istersen." "Sen?" Jisung sadece yüzüne bakakalmıştı. Ne derse toparlar diye düşünmüştü. Yalan söylese ne olabilirdi? Sonuçta Minho, onu anlattığı kadar tanıyordu. "Ben sen uyanmadan önce yedim." "Yalan söylüyor.." "Öyle mi? Peki o zaman yine de bana eşlik etsen?" "Nasıl istersen." Masa hazırdı ama annesi ortalıkta görünmüyordu. Jisung masanın üstündeki nota baktı. "Alışverişe çıktım işim geç biter." "Annem dışarı çıkmış." Minho masaya oturmuş ve tabağını doldurmaya başlamıştı. Jisung karşısındaydı ve sadece tabaktakilere bakıyordu. "Annen erkenden gitmiş. Sen ne yedin?" "Mısır gevreği." "Öyle mi çok severim." "Annem böyle şeyleri ailesinin almadığını söylemişti." "Ya ben de." "Söylemek istediğin bir şey mi var Jisung?" "Evet. Kedilerine bakacak mıyız?" "Yemeğim bitsin çıkarız. Sen de hazırlan istersen." Jisung masadan resmen koşarak uzaklaştı ve odasına çıktı. Kapıyı kapattı ve yere oturup dizlerini kendine çekti. Saatlerce ağlamak istiyordu. Minho'nun yalanlarına inanmadığını ve anladığını biliyordu. Kendinden çok utanıyordu. Başını kaldırdı ve aynadan kendine baktı. Uzun zaman sonra kendine ilk kez baktı. Sahiden çok mu kilo vermişti? Ayağa kalktı ve üzerindeki tişörtü çıkardı. Resmen kemikleri sayılacaktı. Kolları da incelmişti. Yüzünde bir zamanlar herkesin sıkmaya doyamadığı yanakları neredeyse yoktu. Kendine bakarken ağlamaya başlamıştı. Ne ara ağladığını o da bilmiyordu. Minho kapıyı tıklatınca göz yaşlarını sildi ve tişörtünü giydi. "Girebilirsin." "Üstünü değiştirmemişsin. Ben bulaşıkları bile yerleştirdim." Jisung ona bakmıyordu. Minho yanına gitti ve yüzünü kendine doğru çevirdi. "Neden ağladın?" "Neden her şeyimi biliyorsun?" "Benden çekinmene gerek yok. Bunu bilmeni istiyorum. Tamam mı? Ben şimdi çıkıyorum üstünü değiştir aşağıda bekliyorum seni." Minho kapıyı kapatıp tekrar aşağı indi. Çok geçmeden Jisung da giyindi ve onun yanına indi.
୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧
selam kankilerrrr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eating disorder
Fanfiction"şımarık aptal çocuğun tekisin bıktım senden." "seni seviyorum Jisung." minsung