#two

367 38 13
                                    

👨🏼‍🤝‍👨🏻:Yardımcı olmak isteyen kişilerin belki de ilk kendisine yardımcı olması gerekir..

୨୧:writer
Jisung duştayken Minho çoktan gelmişti. Salonda Jisung'un annesiyle konuştuktan sonra Jisung'un odasına çıktı. Odanın içinde çok eşya yoktu. Tüm mobilyalar beyazdı tek renk katan sarıya kaçan duvar ve mürdüm renkteki nevresim takımıydı. Masanın üzerinde bir kalemlik ve iki paket kağıt vardı. Ardından komedine ilerledi. Üzerinde bir şişe ve bir bardak vardı. Jisung'un hemen gelmeyeceğini düşünüp üstteki çekmeceyi açtı. İçinde pek çok ilaç vardı. Üzerindeki isimler ona çok yabancı gelmişti. Kendisi sık sık hasta olan biriydi ancak bu ilaçları ilk görüşüydü. İnternete bazı ilaçların adını yazıp ne işe yaradığına baktı. Vitamin, psikolojik yorgunluk, iştah açıcı pek anlam verememişti. Çok sorgulamadan alttaki çekmeceyi açtı. Çekmecede bir sürü fotoğraf vardı. Çok şirin bebek fotoğrafları ve o bebeğin şimdiki halleri. En fazla 17 yaşında olabilir diye düşündü. Merdivenlerin gıcırdamasını duyduğu anda çekmeceyi kapattı ve telefonunu eline alıp yerde oturdu. Hemen ardından içeri Jisung girmişti. Elindeki havluyla saçlarını kuruluyordu. Üzerine biraz bol beyaz bir tişört altına siyah bir kapri giymişti. Yüzü çok güzeldi. Minho onun fotoğraflardan daha güzel olduğuna o an karar vermişti. İkisi sadece birbirine bakıyordu. Bu sessizlik Minho'ya komik gelmişti ama ilk konuşanın kendisi olmasını istemiyordu. Jisung da bunu anlamış gibi konuştu. "Yerde oturmana gerek yok yatağıma geçebilirdin." "Belki rahatsız olursun diye oturmadım sonuçta dışarıdan geldim." Jisung yatağına oturdu ve bağdaş kurdu. "Sorun yok." Minho bunun üzerine yerden kalktı ve yatağa oturdu. Birbirlerine dönük oturan genç aynı şeyi düşünüyorlardı farkında olmadan "Ne kadar güzel bir çocuk." Minho ardından elini uzattı. "Ben Minho 18 yaşındayım sizin üst kat komşunuzmuşum." Jisung da elini uzattı tokalaşmak için. "Ben Jisung. 17 yaşındayım." Aralarındaki tanışma bitse de bir türlü ellerini bırakamayan iki genç birbirlerine hayran hayran bakıyorlardı. Jisung elini çeken ilk taraf oldu. "Şey çizgi roman okumayı sever misin?" "Bayılırım. Ama en sevdiğim bilim kurgu tarzında olanlar." Jisung yataktan kalktı ve dolabının çekmecesinden altı yedi tane çizgi roman getirdi. "Ben hepsini bitirdim istersen bakabilirsin." "Teşekkür ederim." Minho yerdeki çantasından çıkardığı çizgi romanı Jisung'a uzattı. "Bunu okumadığına eminim." "Nereden buldun bunu? Her yerde aramıştım." Minho, Jisung'un bu tepkisine hafifçe gülmüştü. "Ben bir şey istersem yaparım." Bu sırada içeri Jisung'un annesi girdi. Elinde bir tepsi vardı. Tepside bir sürü kurabiye ve iki bardak süt duruyordu. Tepsiyi masaya bıraktı ve çocukların yanına gitti. "Annen bunları çok sevdiğinden bahsetmişti. Afiyet olsun ikinize de." "Teşekkür ederim." Minho yataktan kalktı ve tepsiyi yatağa getirdi. O ikinci kurabiyeyi bitirmişken Jisung'un sadece onları izlediğini gördü. "Sevmez misin kurabiye?" "Ben çok yemek yemeyi sevmem." "Bence bunların tadına bakmalısın. Çünkü annenin yaptıkları çok güzel oluyor." "Sana afiyet olsun Minho, teşekkür ederim." Jisung yataktan kalkıp masasına geçti ve camı yarım şekilde açtı. Sokağı izlemek ona bazen iyi geliyordu. Karşıdaki kafeden pasta ve kurabiye kokuları gelmesi üzerine camı kapattı ve odadan çıktı. Minho ise anlamaz gözler ve kurabiyelerle baş başa kaldı..
୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•୨୧•
kankiler oy ve yorum atmayi unutmayin lutfen

eating disorder Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin