-IX-
Aang ve Katara su büküyordu. Güneş daha doğmamıştı. Hava serindi.
İkisinin arasındaki uyum mu yoksa bu işte bu kadar ustalaşmış olmaları mı bu etkiyi yaratıyordu anlayamadım ama hareketleri suyun kendisi kadar zarifti.
Onlar hareket ederken su bir görünüp bir kayboluyor, bir an şeffafken bir an beyazlaşıyordu. Yaptıkları bir savaş sanatıydı. Belki daha fazlası. Ben elimdeki güçleri savaşmaktan başka bir amaç için pek kullanmamıştım.
Toph da buradaydı. Bir yere bağlı kalmak gibi bir derdi yoktu. Ama tatlı dilli hocalığını küçük çocuklar için kullanmaya karar kılmıştı. Çocuklara acımıyorum desem yalan olur. Metal de büküyordu ama ondan başka metal bükebilen bir toprak bükücü görmemiştim.
Benim istediğimse ışığı bükebilmekti. Azula'yla yaptığımız son Agni Kai'den sonra güçsüz düşmüştüm. Daha da güçlü olmak istiyordum. Ama bunu öğrenmenin sabır gerektirdiğini de biliyordum. O yüzden denemekten vazgeçmeyecektim. Belki Iroh amcam bir gün bana öğretmeyi kabul ederdi.
Bundan sonraki yolculuğumuz Omashu Krallığı'na olacaktı. Tamamlandıktan sonra eve dönecektik. Artık gezilerimiz sadece eğlence amacıyla, Appa'yla yapılabilir hâle gelecekti.
Katara ve Aang Appa'yla gideceklerdi. Ben de onlarla gitmeye karar verdim. Yanımda kimseyi istemiyordum. Özellikle de bana tavsiye vermekten başka hiçbir işe yaramayan ve boş boş gezen bazı saray görevlilerini. Şehirde yavaş yavaş konuşulmaya başlayan bir şey vardı: O da evlilik konusu.
Bu konuda hiçbir açıklama yapmamıştık. Ama Mai'nin babasının bir şeyler söylemiş olabileceğinden şüpheleniyordum.
Sinirlerim bozuktu. Üstüme gelmeye devam ederlerse Mai'yi ortadan kaldırmaktan ya da onunla bir anlaşmaya varmaktan gocunmazdım. Evlilik fikrini aklından silmek zorundaydı.
Tüm her şeyi hazırlayıp yola çıktık. Momo yolculukta çoğu zaman kucağımdaydı. Sıkıldığında omuzlarıma çıkmış, yorulduğunda bana yaslanarak şekerleme yapmıştı. Onu sevmeme de izin vermişti. Hava soğuk olduğu için Katara beni yanında taşıdığı kürklerden birini giymeye zorlamıştı. Şimdi kırmızı tuniğimin üzerinde açık mavi bir kürk vardı. Şapkası kapalıydı, tüm düğmeleri iliklenmişti. Soğuğa pek dayanabildiğim söylenemez. Ne de olsa güneşin evlatlarıydık.
Yolculuğumuz batıda kalan adaları da ardında bırakıp okyanusun üstünde devam ettiğinde Appa'nın başka bir yere uğrayacağını anladım. Bana haber vermemişlerdi.
''Aang?''
''Kyoshi Adası'na uğrayıp hemen döneceğiz.''
''Neden?''
''Sokka'yı almamız gerekiyor.''
''Neden daha önce söylemedin?''
''Unutmuşum.''
Arkasını dönüp koca koca sırıttı.
Kyoshi Adası'na vardığımızda yanımızda hiçbir hediye getirmediğim için üzülmüştüm. Ama Katara beni şaşırttı. Kyoshi Savaşçıları için birbirinden güzel parfümler ve yelpazeler getirmişti.
Bense şehirde gezme bahanesiyle sokakları turluyordum. Bir süre sonra Momo'nun aylak aylak yanımda gezdiğini fark ettim. Onu omzuma alıp pazarın kurulduğu bölgeye götürdüm. İstediği meyveleri parmağıyla gösteriyordu. Ben de onları alıyordum. Kese kağıdından birlikte alıp yemeye başladık.
''Bakar mısınız? Ne de güzel bir kolyesi var. Bunu nereden çaldınız?''
Yaşlı bir kadındı karşımdaki. Rahatsız edici bir gülüşü vardı. Gözleri tamamen boynuma kilitlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Ruh ~ [Zukka]
Fiksi PenggemarZuko'nun saçları uzamıştı ve onun saçlarını sadece Sokka kesebilirdi. 🐼