Cenk adında bir çocukla tanışmıştım. Beni onunla Cemre tanıştırmıştı. Çok iyi bir çocuktu. Birde yaşına göre oldukça kültürlüydü. Cenk henüz 15 yaşında olmasına rağmen bütün dünya klasiklerini bitirmişti. Çocuk tam bir kitap kurduydu. Sürekli okuyor, yeni şeyler öğreniyordu.
"Seni tebrik ediyorum" dedim kartopu oynarken.
"Sende öğrenirsin yeter ki iste" dedi.
"Sağol" dedim.
Cenk ana dili gibi İngilizce konuşuyordu. Çünkü doğma- büyüme İngiltereliymiş. Orada doğup, büyümüş. Son 1 yıldır da Anneannesinin memleketi Van'daymış.
"Biliyor musun soğuk iklimin insanıyım ben". dedi.
"İngiltere'de doğduğun için olmasın?". dedim.
"Belki de haklısın". dedi Cenk. Biz sohbet ederken bir yandan da kar topu yapıp, birbirimize atıp oynuyorduk. Bir tane kardan adamda yapmıştık. Çok güzel olmuştu. Bunu ikimiz birlikte yapmıştık.
Derken sonra ne oldu dersiniz? en korktuğum şey başıma geldi. Nefret ettiğim dedikoducu komşular bizi Cenk ile sohbet ederken yakalamışlardı.
"Hey kızım gel bakayım sen buraya" diyerek beni çağırdı Emine Teyze.
"Ne oldu Emine teyze" dedim.
"Ne oldu? diye soruyorsun birde. Ay kızım daha ne olsun? sen bir erkekle sohbet ediyorsun üstelik de yan yana oturmuş bir halde sohbet ediyorsun. Ayrıca yalnızsın da, haydi kalabalık gurup olsanız anlarım da nereden çıktı bu çocuk?".
"Emine teyze arkadaşım o benim. Sevgilim filan değil niye ayıp olsun".
"Kızım laf ederler arkandan demedi deme yapma etme kızım. Kızla, erkeğin arkadaşlığı kız- kıza- erkek- erkeğe arkadaşlıklara benzemez bunu bilesin".
"Aman be amma da abarttın be Emine Teyze biz daha çocuğuz hem 15 yaşındayız bu yaşta sevgili olacak halimiz yok".
"Sevgililik günah zaten kızım. Sakın ola evlenmeden öyle işlere girme, bir an önce evlen kızım. bak yalnızlık da bir yere kadar, sana sahip çıkacak biri olsun hayatında. Yalnız olman böyle hoş değil. Yalnız da yaşıyorsun çok zor be kızım valla çok üzülüyoruz sana komşuların olarak. Hem bak annen- baban da şimdi cennette böyle olmasını isterlerdi güzel kızım benim" diyerek bana sarıldı. Bu esnada kara çarşafı esmekte olan rüzgardan dolayı hafifçe sallanmıştı.
Daha sonra Aylin teyze yanıma gelmişti.
"Kızım sen neden örtünmüyorsun?".
"Anlamadım?".
"Neden kapanmıyorsun? demek istiyorum. Eğer burada saçın açık gezersen hoş gözükmeyebilir tavsiye yani".
"Ben dindar bir insanım zaten merak etme Aylin teyze. Namaz kılıyorum düzenli olarak bu içimden gelen bir şey. Oruç bugüne dek hep tuttum. Tutmadığım olmadı. Duaları bilirim. Düzenli okur Allaha dua ederim. Hacca da giderim. Hayvanları besler onlara yardım ederim. Kötü alışkanlıklarım yok asla da olamaz. Annem, babam ben ölmeden önce bana alkol, sigara içmememi söylemişti. Zararlı dediler. İçmedim içmem de. Zira kumar da günah oynamam. Etrafımda oynayan olursa da onlardan uzaklaşırım. Ben böyle yetiştim. Kalbimde temiz yani. Hayatıma karışacağınız bir durum yok, asla da olamaz. Siz merak etmeyin içinizi temiz, ferah tutun".
"Bunlar çok güzel kızım. Biz seni tanıyoruz, biliyoruz yani".
"Endişe edecek bir durum yok merak etmeyin. Öyle kötü arkadaşlarım filan da yok düşündüğünüz gibi".
"Aman kızım tövbe de emi kızım? günah çok büyük günah şu çocuğa da söyle uzak dursun senden".
"Taktınız şu çocuğa valla Aylin teyze".
"Sen onu, bunu geç de kapanacaksın değil mi? müslüman kadına kapanmak çok yakışıyor hem bu dinimizin gereği, hem de Allahın emri birtanem".
"Tamam kapanacağım".
"Ama öyle türban olmasın kara çarsaf olsun, bak bizimki gibi en güzeli olur değil mi güzel kızım?".
"Evet- evet size de çok yakışıyor".
"Sağol kızım haydi biz kaçtık Allaha emanet ol". "Hoşçakalın" diyerek el salladım onlara. Sonra da arkadaşımın yanına döndüm. Ona da ayıp olmuştu. Çocuk kaç dakikadır bekliyordu. Aslında çok iyi insanlardı. Kalpleri temizdi. Sadece başkasına karışma huyları vardı. Bunu başkasının iyiliği için yaptığını söylüyorlardı. Her şey bana zarar gelmesin diyeymiş. Olanları Cenk'e anlattım güldü.
"Öyle meraklı kişiler her yerde var".
"Haha bak haklı olabilirsin işte ."
" Düşün ben İngilteredeyken bile vardılar yani".
"Orada da mı?".
"Dünyanın her yerinde. Bu arada çok güzel bir kızsın".
"Çok teşekkür ederim" diyerek gülümsedim. Böylece hayatıma iki arkadaş girmişti. İkisi de birbirinden iyiydiler, ve ben onları çok sevmiştim. Bir erkek, bir kız olmak üzere iki yeni arkadaş edinmiştim. Onlar hayatıma renk ve de neşe katmışlardı. Yalnızlığıma iyi geldiler. Onlar iyi ki vardılar.
"Kazağın çok yakışmış".
"Sağol senin de elbisen çok güzel siyah".
"Sağol beğenmene sevindim. Favori rengim siyah. Bu arada yakında kapanacağım".
"Öyle mi?".
"Evet sorun olur mu?."
"Bu senin tercihin isteğin".
"Aslında benim değil komşular öyle istiyor."
"O halde yapma."
"Yani?".
"Demek istiyorum ki gerçekten istiyorsan kapan bunu kendin istediğin için yap, başkası istiyor diye değil. Fakat eğer istemiyorsan kimse sana karışamaz. Bu senin hayatın eğer istemiyorsan kapanma istediğin gibi giyin sen özgürsün".
"Bu yorum bana iyi geldi. Sen belli açık fikirlisin. Keşke herkes senin gibi olabilse. Fakat değil. İngiltere'de doğup, büyüdüğün belli oluyor."
"Aslında bu kafayla ilgili yani düşünce yapısıyla. Yani doğduğun, büyüdüğün yerle alakalı bir durum değil. İnsan dünyanın neresinde doğarsa, yaşarsa yaşasın kendisini geliştirebilir. Başkasına karışmamayı öğrenebilir ki biz buna eğitim diyoruz. Ancak cahiller başkasının özel hayatıyla ilgilenir. Bunu unutma. Ha kötü demiyorum bak kötü insan iyi insan bunlar ayrı. Cahildir ama iyi bir insandır da."
"Çok haklısın. Düşüncelerine yüzde yüz katılıyorum arkadaşım".
"İyi ki varsın."
"Sende öyle" diyerek gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERTAP
General FictionAcılarla dolu olan hayatında tek istediği yaşayabilmek ve mutlu olmaktı. Bunu ona çok gördüler. Başarabilecek mi peki? Yalnızlığın öyküsü. Yalnız olan bir kadının. Güçlü kadınların öyküsü. Her...