Hastahane otoparkına arabasını nasıl park etmediğini bilmeden içeri girdi chan. Danışmayı bulana kadar bile etrafta koşturmuştu. Sonunda masa önüne geçtiğinde konuşmaya başlamak istiyordu ama sanki dili tutulmuştu.
"İsimsiz hasta için gelmiştim."
Bu cümleyi kurmak için bile dakikalar harcamıştı danışmada ki kız oda katını söyleyip orada onunla ilgileneceklerini söylerken o çoktan koşmaya başlamıştı. Asansör beklemeye gerek görememişti, merdivenlerde ayağı basamaklara takıla dura çıktı. Ve 3. kata ulaştığında takım elbiseli ve upuzun beyaz kıyafetleriyle duran birkaç kişiyle karşılaşmıştı ama bunu kale almak için bir saniyesi bile yoktu. Orda duran hemşirelerden biri yanına gelirken polisleri de kenarda gördü chan.
"Nasıl yardımcı olabilirim?"
"İsimsiz hasta için gelmiştim."
"Yakını mısınız?"
"Önce görmem gerek tesçillemeden bilemem."
"Bayım çok üzgünüm fakat sabahtan beri sizin söyledikleriniz ile aynı şeyi söyleyen bir çok kişi gazeteci kimliğinde, kimi aradığınızla ilgili yanınızda bir fotoğraf varsa bakabilir miyim?"
Chan yanına almayacaklarını asla düşünmemişti, ama çalışanlarda haklıydı sonuçta. Arka cebinden hemen cüzdanını çıkarırken içinde taşıdığı fotoğrafı hemşireye uzatması saniyeler sürmüştü. İkisinin çekildiği en sevdikleri resmi asla yanından ayırmıyordu chan.
Hemşire biraz baktıktan sonra biraz kafasını çevirip arkada duran adamlara baktı. Tekrar ona döndükten sonra biraz tereddüt etmiş bile olsa "benimle gelin" diyerek koridorda ilerlemeye başladı. Köşeyi dönene kadar sırtındaki bütün bakışları hissediyordu chan, sanki düz bakışlar sırtını deliyordu. Aynı zamanda kalbi deli gibi atıyordu ya içerideki sevdiği çocuksa? Onu bulmak için yıllarını harcamasına rağmen kendi gelmişse?
Köşeyi döner dönmez üç büyük cam ve bölünmüş odalar karşıladı onu, hemşire sağdaki ikinci camın yanında dururken chan yanına gelene kadar bekledi.
Adımlarının yavaşladığı, nefeslerinin kesildiği üç adımdan sonra chan o camın önündeydi. Kafasını kaldırdığında gördüğü sarı saçlar ve meleksi yüz sevgilisine aitti.
Hyunjin tam karşısında sadece bir cam arkasında duruyordu. Tam 4 yıl sonra bu kadar yakınındaydı.
Chan göz yaşlarını tutmayı başaramazken hemşire merakla ona bakıyordu. Ağzını birkaç kez açıp kapamıştı ama sorucağı soruyu bir türlü bulamıyordu. Hemşire hala nasıl sorucağını düşünürken kenardan doktor gelip ikisine bakmış ve chan ile konuşmak için direkt atmalıştı.
"Hastamızı tanıyor musunuz adı nedir?
"Bang Hyunjin, eğer değişmişse Hwang Hyunjin."
"Anladım ne derece yakınısız acaba?"
"1. derece. Şey ben eşiyim."
Doktor asla istifini bozmadan dosyayı doldururken hemşire gözleri kocaman olmuş bir şekilde ona dönmüştü "Eş?" diye bağıran bir yüz yapısı vardı o an için.
"Bay Bang eşiniz nasıl bu hale geldi?"
"Bilmiyorum."
Bu sefer doktor da başını kaldırırken chan yeni yeni toparlanan kafasıyla daha düzgün cevaplar vermesi gerektiğini düşünüyordu.
"Eşim 4 yıldır kayıp. Polis kayıtlarına verdiğim yüzlerce kayıp ihbarı var ama yıllardır bulunamıyor."
Söyledikleriyle yeniden iki çalışanı da şok ederken, onlar ne diyeceklerini düşünüyordu. Doktor büyük bir nefes aldıktan sonra ona dönmüştü tekrardan.
"Bay Bang açıkça konuşmalıyım. Eşinizin hayati bulguları yerinde Hafızasında bir sorun yok nerede ve ne zamanda olduğumuzun farkında. Fakat vücudu darb izleriyle dolu, eskisi yenisi sürekli karışık. Kendisi hakkında tek kelime etmiyor ve ciddi şekilde yüksek Haphephobia belirtileri var. Kendine dokunulmasını geçin bir metre yaklaşıldığı an çekilmeye çalışıyor, köşeye sıkıştığı an ise çığlık atmaya başlıyor. Sakinleştirici ile uyutup yaralarına baktık. Aşırı kilo kaybı yanında çok dirençsizliği var. Toparlaması için elimizden geleni yapacağımızdan şüpheniz olmasın."
Duydukları neydi? Ne olmuştu ona? Bu kadar canı yanarken o nerdeydi? Nereye götürülmüştü neler başına gelmişti? O nasıl yanında olmazdı? En çok kızdığı buydu belkide. O yanında olamamıştı berbattı yine.
"Bay Bang yanına uyandığında girebilirsiniz, ama size karşıda farklı olacağını sanmıyoruz eğer korku belirtisi göstermez ve sizi onaylar ise haftaya çıkışı ile eve gidebilirsiniz. Geçmiş olsun"
İşte uyanmasını bekleyeceği bir sabah değil saatler vardı şimdi. Yanında yatmıyordu camın arkasında özlemle ona bakıyordu, parmak uçlarıyla sevdiği yüz hatlarına belki de uzun bir süre asla dokunamayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moon | hyunchan
Teen Fiction"Çooook eski zamanların birinde iki arkadaş varmış, onlar geceleri ay ışığı altında kimsenin yaşayamadığı maceralara atılırlarmış- "sonra ne olurmuş baba?"