Saatler geçti. Hyunjin'in uyanması için hastane koridorunda dakikaları kovaladı chan. Arkadaşlarını aradı işe gidemiyceğini belirtti ama kafası o kadar karışıkken birde bunlarla uğraşmak isteyemedi. Changbin saat altıya doğru aradığında fark etti hye min'in okuldan çıkma saati çoktan gelmişti.
Bir saati daha atlattı, altı saattir camın önündeydi. Ama sevgilisi gözlerini dahi açmıyordu. Ek olarak garip adamlar onunla birlikte bekliyordu.
Akşam sekiz civarı hyunjin in odasında bir hareketlenme oldu. Hyunjin uyandı hemen bir kaçış anına hazırlanır gibi serum kablosunu çıkardı kolundan. Odayı incelemek aklına gelmeden kapıya yöneldi. Chan'ın camdan onu izlediğini bilmeden kilitli olmayan kapıyı açıp soluna atıldı.
Ve her oda çıkışı dışında ilk kez aşkı karşısındaydı.Dolu gözlerle ona bakan chan ve buranın neresi olduğunu düşünen bir hyunjin vardı koridorda.
Hyunjin'in gözleri saniyelik arkaya kaydı onları görmesiyle gözbebekleri görünebilir şekilde küçüldü. Çığlık atmak için ağzını açmayı bile düşünemedi. Sadece geri geri gitti. Kendinden bağımsız kopan o çığlık chan ın kalbinde bir kırık daha açtı. Bütün hastane camları parçalanıp ona saplansa bu kadar acıtamazdı canını. Güzeller güzeli önünde sanki ilk defa ağlarmışçasına çığlıklara atıyor geçtiği köşeden daha da geriye gitmeye çalışıyordu.
Onlar bilmiyordu ama hastane koridorlarında yankılanmıştı o çığlık. Doktorlar sabahtan beri onları rahatsız edici bakışlarla izleyen bu adamları çığlıklarla gösteren çocuğu kameradan gördüklerinde boğazları düğümlendi. Başhekim Kim bu hastasını daha öncede görmüş gibiydi. Elleri ondan bağımsız telefonunda bir çözüm yolu açmıştı.
Adamlardan kısa olanı ileri doğru atılıcakken duvar kenarındaki genç çığlığına bir desibel daha ekliyordu. Chan ona baktığını sansa bile biraz daha dikkat kesilince kızaran güzel gözlerin arkasına nefret ve korku dolu baktığını anlamıştı.
Belki saniyeler içinde oldu her şey ama Chan için çok hızlıydı. Arkasından bir adım sesi duymuştu, o sırada korkuyla küçülen gözler olmuştu karşısında. Çığlıkları kesilen güzel çocuk yerden kalkabildiği en hızlı şekilde doğrulup eşine koşmuştu. Ve yıllar sonra ona dokunabildiği ilk an koridoru bir silah sesi kaplamıştı.
Chan gözleri büyümüş şekilde onu çekip sıkıca sarılmış çocuğa bakarken acı bir inleme duyuldu.
Önce metal iğnenin yere düşüp kırılma sesi sonra ise arkadaki kısa adamın elinden damlayan kanların her birinin sesi o gergin ortama daldı.
Koridorun merdiven bitiminde elinde silahla duran komiser Jeongin arkasındaki ekibine tek bir kafa hareketiyle hepsini toplamasını göstermişti. Başhekim Kim yapılıcak en iyi şeyi yapmıştı.
Onlar kameradan görmüş olsada chan ın arkasından ona saplanmak için kaldırılmış iğneyi ilk hyunjin görmüştü. İkili hala birbirlerine sıksıkı sarılırken hyunjin hızlı hızlı nefes alıyordu. Chan a bakarken bayık bakan gözleri buğulanmış arasında milimler olan dudaklarından nefeslerinin çarpışmasını sağlamıştı. Chan onun konuşmasını istiyordu, bekliyordu sadece arkasında dönen hengame umurunda değildi.
Hyunjin son gücüyle kollarını sıkılaştırırlen gözlerini hiç çekmeden fısıldada "aşkım" diye. Chan bu kelimeyle son hızla atan kalbiyle gamzesiyle gülümserken hyunjin in tutuşu gevşedi ve malesef sonrasında ilaçların ve adrenalinin etkisiyle eşinin kollarına bayıldı. Ama bu korkulucak bir süre için değildi.
En büyük sevinç hyunjin in onu tanımasıydı.
Öte yandan çok büyük bir soru vardı şimdi hayatlarında o adamlar kimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moon | hyunchan
Teen Fiction"Çooook eski zamanların birinde iki arkadaş varmış, onlar geceleri ay ışığı altında kimsenin yaşayamadığı maceralara atılırlarmış- "sonra ne olurmuş baba?"