Eşine olanları konuşmak için arkadaşlarını aramıştı ama changbin'in ağlayan kızını buraya getireceğini hiç düşünmemişti Chan. Hye min'in hastane ortamına girmesini istemiyordu, üstelik çok hatırlamasa da Hyunjin'i bu halde görmek ona iyi gelmezdi. Changbin bir anda sözünü kesip '' Hye min çok ağlıyordu geldik biz de'' demesiyle aşağı fırlaması bir olmuştu.
Aşağıda gördüğü tanıdık arabaya ilerlerken hafif duraksamıştı, arka koltukta ki minik prensesi onu şimdi görmese iyi olurdu. Dağıldığının kendi de farkındaydı ama minik prensesinin karşısına Hyunjin ile birlikte geçip güzel kızlarını mutlu etmek istiyordu. Hyunjin ortadan kaybolduğun da Hye min çok küçüktü, anca bir kaç aylıktı. Daha yeni ailelerine katılmıştı. Changbin'e bir kafa hareketiyle aşağı inmesini söyledi ve hastane kapısına doğru temkinli bir şekilde geri çekildi.
- Changbin gelmemeliydiniz, burası onu etkiler eve gidin lütfen.
'' Chan beni dinlemiyor. Dostum kendin kadar inatçı bir prenses yetiştiriyorsun, aralıksız iki buçuk saat aynı parçayı çaldım ve dans etmesini izledim hiç şikayetçi değildim ama bir anda babama gidelim diye ağlamaya başlayınca onu durdurmak imkansızdı.''
Chan Hye min'in ne kadar ısrar ettiğini tahmin edebiliyordu.
- Ona Hyunjin'i söyledin mi?
'' Satırlarca söylememem gerektiğini anlatmıştın. Ben de söylemedim. ''
- Teşekkürler Chang. Gece için Jisung alıcak onu yoksa sen uyuyamayacak gibi duruyorsun.
İki arkadaş gülüşürken Changbin Chris'in ortamı yumuşatmaya çalıştığının farkındaydı onun da sormak istediği çok soru vardı ama şuan ne yeri ne de zamanıydı. Changbin hafif bir gülümseme verirken bugün hakkında azıcık konuşmaya karar verdi.
'' Onu okuldan alıncaeve geçtik. Atıştırmalık bir şeyler hazırlamaya mutfağa geçmiştim sonra içeri bir baktım pencereye eğilmek için koltuğa çıkmış. Tabi korktum koştum içeri, bıdır bıdır birileriyle konuşurken buldum onu. Karşı balkonda ki felix'e bağırıyor '' Sen yüzünde peri tozları olan prenssin!'' ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemedim. Felix de tam makyaj yapmıyacağı günü bulmuş bir saat dalaştılar birbirlerine, sonra demesin mi '' Sen yakışıklı piyanist'i reddettin!'' yerlere yatıcaktım utançtan. Ne anlatıyorsun sen küçük prensesimize?''
- Bu kadar kişileri bulacağını düşünmemiştim.
Beraber gülerken Chan biraz daha hafiflemişti. Bugün yaşadığı gerilimi çok az hissetmişti. Korku tüm bedenini sardığı zamanlar sayılıydı ama bugün aşkın'ı bulmuş bile olsa tam anlamıyla huzura kavuşamamıştı. Changbin'e dönüp ona tekrar gülümsemiş sonra da içeri girmişti Chan. Changbin'i zor bir ikna süreci bekliyordu, tabii birde felix'e olan şeyleri açıklaması.
Chan kızının Hyunjin'i tanıyacağının farkındaydı. Evin heryerinde resmi olan bu sarışın meleği tanıyordu minik prensen. Hangi çocuk babasını tanımazdı?
Hastane penceresinden gitmesini beklediği siyah araba sonun da hareket ettiği derin bir nefes çekti içine, Hyujin'e sorması gereken çok soru vardı. Onun odasına yöneldiğinde kapıda duran Komiser Jeongin kendisini karşıladı.
'' Size bir kaç soru sormalıyım Bay Bang. ''
Chan onaylayan bir baş hareketi gösterirken ileride ki bekleme koltuklarına karşılıklı geçtiler. Komiser'in soruları ayrıntılı olucak gibi duruyordu.
'' Çok eskiye gidiceğiz Bay Bang. Soruşturmada hala Bay Bang olarak geçicek ama isimleriniz ile hitap edebili miyim? ''
- Tabiki.
'' Ozaman başlıyorum Chan hyung. Hyunjin hyung ile ne zaman tanıştınız? ''
Gerçekten çok eskiye gitmişti, en başa dönmüştü komiser jeongin.
- Biz daha adımızı peltek söylerken tanıştık. Belki dört belki beş yaşlarında.
'' Çok uzun bir geçmişe sahipsiniz. Peki hyung aileleriniz de tanışıyor anladığım kadarıyla?''
- Evet aynı kasabada hala yan yana evlerde yaşıyorlar.
'' Aynı zaman da komşuydunuz değil mi?''
- Evet.
'' Peki hyung ne zaman ayrıldınız kasabadan?
- Ben yirmi o on sekiz yaşlarındayken. Seul'e geldik ve burada yeni bir hayat kurduk fakat fazla uzun sürmedi, süremedi.
'' Kaç yaşında evlendiniz hyung?''
- Taşınıktan sonra ki sene.Benim biriktirdiklerim ve arkadaşlarımızın yardımıyla fransa da evlendik.
'' Halen nikahınız geçerli değil mi hyung?''
- Evet.
'' Evlatlık aldığınız kızını beş yaşındaymış, hızlıca ebeveyn olmuşsunuz tebrik ederim.''
- Teşekkür ederiz.
'' Peki ne zaman hyunjin hyung kayboldu?''
- Hye min yaklaşık on aylıkken ve bizde iki sene evliyken. Dört yıl önce evde ortadan kayboldu sanki.
'' Bir anda olur bu gibi durumlarda.''
- Nasıl durumlarda?
'' Ben sorularımı bitireyim sana her şeyi anlatıcağım hyung.''
- Pekii.
'' Hyunjin hyung'u aramak için onlarca ilan bırakmışsınız aynı zaman da defalarca ihbarlar ve kayıp haberleri de gerçekleştirmişsiniz.''
- Evet. Hyunjin kaybolduktan sonra her yolu denedim fakat hiçbir not veya kanıt bulunmadığı için dosya sadece kayıp için açıldı. Fakat bir süre sonra o dosya da kapandı. Ben kaçırıldığına emindim ama hiç kanıt yoktu önümde.
'' Peki hyung'un kaçırıldığına tam anlamıyla nasıl emin olundu? ''
- Olunmadı. Tüm ayakkabıları, anahtarı ve cüzdanı evdeydi. Telefonu bile mutfak tezgahında öylece duruyordu çok daha korkutucu olan Hye min'in salonda yastıklarla çevrili bir şekilde koltukta bırakılmış olmasıydı.
'' Yani çoğu şey ortadaydı ama kanıt olmadığı için kaybolma vakası olarak tanımlandı. ''
- Evet ve dört sene sonra hyunjin'i böyle buldum. O adamlar kim? Hyunjin bunca zaman neredeydi? okadar soru dönüyor ki aklımda.
'' Hyung şimdi sana her şeyi açıkça anlatacağım ama hyunjin hyung'a direkt olarak bazı soruları yöneltmemeni rica ediyorum. ''
- Lütfen başlar mısınız?
'' Hyunjin hyung rehabilitasyon merkezi altında eşcinsellere yönelik şiddet içeren sözde ''temizlenmelerine'' yardım eden bir kuruluşun ellerindeydi. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moon | hyunchan
Teen Fiction"Çooook eski zamanların birinde iki arkadaş varmış, onlar geceleri ay ışığı altında kimsenin yaşayamadığı maceralara atılırlarmış- "sonra ne olurmuş baba?"