fatigue

162 13 7
                                    

Lisa
Bu ilişki beni artık gerçekten yoruyordu. Bunu hiçbir zaman Jungkook'a yansıtmamaya çalıştım ama gerçekten tükeniyordum, ve bunu kimse fark etmiyordu.

Okuldan çıktıktan sonra Jungkook'u aradım, çalıyordu fakat Jungkook açmıyordu. Mesaj atıp, akşam bizim evin önünde ki parka gelmesini söyledim. Eve doğru yürüdüm ve Jungkook henüz yanıt vermemişti.

Rosé'yi arayıp her zaman gittiğimiz kafeye çağırdım. Geleceğini söyleyip kapattı. Bugün ailesi ile tartışmıştı Rosie, bu yüzden bizde kalmak istemişti. Bende bunu onayladım.

Rosé ile bir araya gelip kafeye gittik, ve ardından telefonum çalmıştı. Arayan Jungkook idi.

"Lisa ben parka doğru geliyorum, yanımda Jimin var. Onunla geliyoruz."

"Parka gelmeyin, hava soğuk. "Solar" Kafeye gelin, Rosé ile oturuyoruz."

"O kim ya?" Diye sorduğunda "Geldiğinde görürsün." Diyip kapatmıştım.

Rosé direkt burun kıvırmaya başlamıştı.

"Rosé birbirimizi 4 yıla yakındır falan tanıyoruz, ne sevgilim arkadaşımı biliyor, ne sen onu. Çok garip durmuyor mu anlatınca? Hem seni onunla tanıştırmamam için sebep ne?" Dediğimde kahvesinden bir yudum aldı.

"Bir sebep falan yokta, ne biliyim ya. Onunla tanışırsam kötü bir şey olacakmış gibi."

Gülerek "Saçmalama en fazla ne olabilir ki?" Dedim.

Ardından gözlerimi merdivenlere çevirince geldiklerini görmüştüm.
Jungkook direkt oflayarak " Pse gidelim, burda ne işimiz var?" Dedi.

Rosé "Ben oynamayı bilmiyorum." Diyip reddetmişti. Genelde de biz oynamıyorduk, onlar oynuyordu ben izliyordum.

Jungkook "Siz oynamayacaksınız ki." Diyip Rosé'nin kahvesinden yudum aldı. Hâlâ oturmamışlardı, bende ayağa kalkıp "Neyse gidelim, azıcık oturur kalkarız Rosé." Dediğimde Rosé'de ayağa kalktı.

Jungkook'u görünce onun hakkında olan tüm kötü düşüncelerim gidiyordu, yanağına bir öpücük kondurup koluna girdim.

"Jimin nerde?" Diyerek merdivenlerden aşağıya indik. Karşımızdan geliyordu.

"İşedin mi lan bebe?" Diyip kafasına vurmuştu Jungkook.

"İşedim daddy. Niye çıkıyoruz şimdi amına koyayım?" Diyip sinirle yürüdü Jimin.

Rosé arkadan "Hesabı ödemiyoruz galiba." Diye bağırdığında Jungkook arkasına dönüp "Demek yerine öde." Dedi.

Rosé kaşlarını kaldırıp "Ay çıldırıcam ya." diye yükseldi. Jungkook gözlerini büyüterek "Deme öyle ya." diyip önüne döndü.

Jungkook'un kolundan çıkıp "Ayıp ediyorsun." Diyip Rosé'nin yanına gittim. Rosé'nin yanağından öpüp "Sinirlenme balım." Diyip kasaya yanaştım.

Rosé ufaktan söylenmeye başlamıştı "Bugün 'Ayrılmak istiyorum, yoruldum.' diyen kıza bak ya, kene gibi yapıştı." Dediğinde

"İşte sevginin önüne hiçbir şey geçemiyor tatlım." Diyip hesabı ödedim.

Dışarıdan Jungkook bağırıyordu "Hadi amına koyayım götümüz dondu." gülerek dışarıya çıktım. Büyük ihtimalle Rosé çatık suratıyla "Aman paşam, iki üşüsen ölürsün dimi?" Diye söylenmeye başlamıştı.

"Niye öyle diyorsunuz Rosé hanım, belki öleceğim. Hem benim canım tatlıdır." Diyerek yürümeye başladı.

Jungkook kolumdan tutup yanına çekti beni, Jimin telefonuyla ilgileniyordu. Arkadan Rosé ile beraber geliyorlardı. Bizde cilveleşiyorduk.

Geldiğimizde direkt koltuğa oturup, ekranı açtılar. Yan yana dizilmiştik, onlar oynuyordu bizde izliyorduk. Jungkook yenildiği için durmadan küfür ediyordu.

Jimin ayağa kalkıp "Bak Rosé izle nasıl sikiyorum Jungkook orospu çocuğunu."

Jungkook "Oğlum bak beni dellendirme, elinde ki konsola oturturum seni." Bunların bu tartışmasına hep hasta olmuşumdur. Rosé kahkaha ile gülmeye başladı. Keyif aldığını düşündüğüm için rahatlamıştım.

Jimin "Aaa Jungkook niye öyle diyorsun? İki bacağının arasında ki şeye oturmak varken, konsol kimmiş?" Diyerek Jimin atağa geçmişti.

Jungkook bağırarak "Orospu çocuğu, aklımı nasıl çeleceğini biliyorsun." Dediği anda gol yemişti.

Jimin bağırarak "Pes mi lan gavat? Pes mi?" Maç bittikten sonra, Jimin ayağa kalkıp "Bir keyif sigarası, kimseye vermiyorum kusura bakmayın. Ama Rosé ister misin?" Diyip uzattı.

Jungkook ayağa kalkıp Jimin'i alkışlamaya başladı.

Rosé uzatılanı iterek "İçmiyorum, teşekkür ederim." Dedi.

"Bak ben uzattım sonra, "Sigarasından bile vermedi pezevenk." Diyip arkamdan konuşmayın."

Jungkook "Ben içerim hayatım."

Jimin koca sesle bir nah çekerek "Sen anca önünde ki gelsin diye 31 çek, duman sana yaramaz oğlum."

Ayağa kalkıp "Çok ayıp, burda ben varken niye 31 çeksin?"

Jimin "Ve dedi, eskiden yapmak istemediği için Jungkook'u karıya yollayan kız."

Jungkook'a gülerek dönüp "Bu niye her şeyi biliyo amına?"

Jimin "Ben onun donun rengini bile biliyorum, malum gecelerde donsuz görüyorum. Bak mesela şu an siyah."

Yerime oturup "Artık çok yanlış şeyler düşünmeye başlıyorum." Dediğimde
Jungkook, Jimin'i dönüp "Hani aramızda kalacaktı ay yüzlüm?"

Aralarında Rosé vardı. Jimin, Jungkook'a yüzünü yaklaştırıp "Yine aramızda kalır tatlım." Diyip öpücük attı.

Telefona baktığımda saat 9'a geliyordu. "Hadi çıkalım." Diyip çıkışa doğru yöneldik.

Jungkook bana seslenip "Lisa yanıma para almamışım da, sen öde ben sana başka bir gün yaparım bir şeyler."

"Son cümleyi bir daha duymak istemiyorum." Diyip ödedim.

Jimin "Işte yenge, ben diyorum hep sana sen yaşadın oğlum diye."

Jungkook, Jimin'in kulağına yaklaşıp "Yemek yapmasını bilmiyor oğlum, ben niye evleneyim bu kızla?"

Jimin kafasını sallayıp "Doğru, bende evlenmezdim. Yenge şuna bir hamurişi yapta sussun."

Jungkook gülerek "Hamurişi ne onu bile bilmiyor bu." Dediğinde Rosé "2,5 yıldır sevgilisisin ve Lisa'nın yemek yapamadığını mı düşünüyorsun?" Demişti.

Jungkook kafasını ileriye eyip, Rosé'ye kafasını döndürüp "Düşünmüyorum, biliyorum." Dedi.

Jimin "Jungkook her bu şekil sakin konuştuğunda laf sokmuş gibi hissediyorum." Demişti.

Kolumu Jungkook'tan çekip "Biz bir şeyler alacağız siz gidin." Dediğimde Jungkook selam vermeden ilerlemeye başlamıştı.

Rosé bağırarak "Ben selam verirdim."

Jungkook arkasına dönüp "Olayda o ya, ben sen değilim." Diyip yeniden ilerlemeye başladı.

Jimin, Jungkook'un kafasına vurdu. Ve gözden kayboldular.

Rosé bana dönüp "Bir buz küpüne aşık olmuşsun." Diyip yola devam ettik

Backstabber Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin