ma vie est finie.

90 13 1
                                    

Lisa
Taşıyamadığım şeyler vardı, artık bir ailem yoktu. Tanrım neden bu kadar bencilsin? Neden hep istediklerin olmak zorunda?
Benim kaderim mutsuz olmaya kilitlenmiş gibiydi.

Okula gitmeye niyetim yoktu, dünü zor atlattım. Bugün sadece uyuyup günü bitirmeye çalışacaktım. Fakat karakola gitmem gerekiyordu.

Ardından telefonum çalmaya başladı, Jungkook arıyordu.

Açtığımda sakin ses tonuyla "İyi misin?" diye sordu. İyi olmamı kim bekliyordu cidden?

"O bakıyorum da hemen duymuşsunuz." dediğimde, "Sana bir soru sordum Lisa." dedi.

"Değilim Jungkook. Ne bekliyorsun?" sesim istemsizce yükselmişti.

"Yanında olmaya çalışıyorum. Niye izin vermiyorsun?" dedi.

"Ya Jungkook, gücüm yok, konuşmaya ve laf anlatmaya." diyip telefonu kapattım.

Abimin odasına gidip, yatağına uzandım. Nasıl bu hale geldiğimizi anlamıyordum? Elbet bir gün bu olacaktı, keşke, neyse artık oldu dimi?

Yüzümü yıkayıp, karakola gitmeye koyuldum.
Kapıyı açtığımda Jennie arabası ile gelmişti.

Camdan çıkıp, "Karakola mı gidiyorsun?" dedi.

"Evet." dediğimde, "Atla beraber gidelim." dedi.

Arabaya bindim, ve Jennie "İyi misin?" diye sordu.

İyi olmak mı? Sadece gülüp geçiyordum. Gülüşüm dışarıya yansıyınca, Jennie ciddi bir ses tonuyla "İyi olmadığın halde neden gülüyorsun?" diye bir soru daha sordu.

Bilmiyorum, kafayı yemiş bile olabilirdim. Pardon çoktan yemiştim ben bu kafayı dimi?

"Bilmiyorum Jennie, oturup sadece gökyüzüne bakmak istiyorum. Anlıyor musun bilmiyorum? Ama ne iyiyim, ne de kötü. Hissiz, daha fazla hiçbir şey yaşamak istemeyen biriyim." dediğimde, "Lisa deliriyorsun yavaşça." demişti.

"Ne alaka?" dediğimde, sırıttı.

"Ne alaka mı? Sana acı verecek olan her şeye gülmeye başladın farkındasın dimi?" dedi.

"Bunun bir delilik olduğunu sanmıyorum, sadece ağlamayı sevmem. Bilirsin." dediğimde, "Hayır Lisa, sen ağlarsın. Daha çok eskiden ağlardın diyeceğim burda, çünkü artık sadece gülüyorsun. Bilirsin, senin gülüşünü her şeyden çok severim, bana enerji veren şeylerin başında gelir gülüşün, fakat artık kahkaha atmıyorsun. Sadece sırıtıyorsun. Farkettin mi bilmiyorum, ama Lisa tükeniyorsun. Sadece dün ağladın şu ana kadar, ondan başka ağladığını görmedim senin. Abin olayında yine sırıttın." dedi.

"Acı tebessüm o." dediğimde o da güldü. "Acının tebessümü olmaz Lisa."

"Ya Jennie ne saçmalıyorsun? Delirmemi falan mı istiyorsun da böyle cümleler kuruyorsun?" dediğimde arabayı kenara çekti.

"Lisa salak mısın? Kafanda boş beleş şeyler kurmaya başladın? Durduk yerde bile gülüyorsun, artık okula uyanamamaların daha çok şey var ve sen bunlara rağmen iyi olduğunu düşünüyor musun cidden?" dedi.

"Delirmedim ben!" diye bağırıp, arabadan indim.

"Lisa gel şu arabaya!" diye arkamdan bağırdı.
"Pekala madem deli değilsin, neden hep gülüyorsun?" diye tekrar bağırdı.

"Çünkü güçlü kalmaya çalışıyorum Jennie! Anlamıyorsun işte, anlamıyorsunuz beni!" dediğimde gözlerim dolmuştu.

Arabadan inip, yanıma geldi. "Şu an ağlamanı o kadar istiyorum ki, Lisa her şeyde güçlü olmak zorunda değilsin." dediğinde bana sarıldı.

"Çünkü bir yerde seni iyileştiren şey ağlamaktır." demişti. Ağlıyordum.

"Delirmemişsin, güçlü kalmayı biraz fazla kaçırmışsın." dedi. Arabaya binip, tekrardan yola koyulduk.

Karakola geldiğimizde, danışmana abimin ismini sorduk.

"Şu an kendisi sorgu da." denildiğinde bekleme salonuna doğru gidip oturduk.

Ardından telefonum çaldı. Jungkook arıyordu. Dışarı çıkıp, telefonu açtım.

"Lisa bir şey itiraf etmem gerekiyor." dedi.

"Yine ne yaptın?" dediğimde, "Özür dilerim." dedi.

"Lisa abinin uyuşturucuyu verdiği kişi bendim." dedi. Jungkook, içmiyor diye biliyordum.

"Sen içiyor muydun?" dediğimde, "Mesele bu değil." demişti. Sinirlenmiştim çünkü, lafı ağzında geveliyordu.

"Mesele ne Jungkook?" diye sordum.

"Ekibi oraya çağıran bendim." dediğinde yaşadığım şokla hiçbir şey diyemedim.

"Seninle bir araya gelmeden önce, kafam çok bozuktu. Biliyorsun abinle geçen bir husumetimiz oldu, içmiştim biraz ve ondan ot almak için onu aradım. Tamam dedi yeri söyledi, oraya gitmeden önce de polislere ihbarda bulundum. Yarım saat yoldan sonra orda oldum aldım, hemen arabama binip yanına geldim. O gün sana sarılmak istemiştim, ve hayır demiştin." dedi ve telefonu kapatmıştı.

Tepkisizdim şu an, son şans bile varsa bizde, biz artık bambaşka hayatların insanıydık.

Arkadan Jennie bana dokunduğunda titremiştim. Jennie ile göz göze geldiğimizde, Jennie "Ne oldu? Bembeyaz olmuşsun." dedi.

"Jungkook. Hepsini Jungkook planlamış."

Backstabber Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin