Konağa geldiklerinde Yağız doğruca odasına gitmişti. Hala üzerindeki şoku atamamıştı. Neydi o yaşadığı? Kızdan gözünü bir türlü çekememişti. Bütün gece kaşları çatık oturmuştu. Neyse ki gece sağsalim bitmişti.
Uyumaya çalıştı fakat aklına gelen Elif'in yüzü uyumasına engel oluyordu. Hava almak için konağın terasına çıktı. O otururken onu orada gören Yiğit yanına yaklaştı.
"Noldu damat bey uyku tutmadı galiba." diye takıldı abisine. "Yok biraz hava almak istedim."dedi Yağız. Yalan sayılmazdı uyku tutmamıştı ama buraya hava almak istediği için çıkmıştı sonuçta.
"Tabi tabi bütün gece o kıza bakışların neydi senin? Bir dövmediğin kaldı kızı. Korktu bence kız senden." dedi.Yağız bütün gece çatık kaşlarla oturduğunu biliyordu ama Elif'in ondan korkabileceği hiç aklına gelmemişti. "Bana neden hırsızlığın olduğu zaman o kızın kim olduğunu söylemedin abi?"diye devam etti Yiğit sözlerine.
"Söyleme fırsatım olmadı. Hem biliyorsun hırsızlık falan oldu. Eve geldim direk istemeye gittik. Her şey çok ani gelişiyor Yiğit ve ben bu hıza ayak uydurmaya çalışıyorum. Bide sen böyle sorularla üzerime gelme" dedi Yağız.
"Peki öyle olsun. Bir şeye ihtiyacın olursa ben yanındayım biliyosun. Ben yatmaya gidiyorum. Sana iyi geceler" deyip oradan ayrıldı.
Yağız'ın uykusu hala gelmemişti ama belki uyur umuduyla o da yatağına gitti. Uzun uğraşlar sonunda uykuya dalmıştı.
Sabah kahvaltıya indiğinde herkesin yüzü asıktı. Oturup kahvaltıya başladığı sırada Dilşat ağa söze girdi. "Bu sabah Salih ağa ile görüştüm ve düğünü çok ertelemek istemediğini söyledi. Bir haftaya yapsak nasıl olur diye sordu. Bende uygun olduğunu söyledim. Gülşah ile aynı gün olacak düğününüz. Onlar o konakta biz bu konakta yapacağız."
Yağız bu sözlerle sinirlendi. "Düğün tarihine kadar konuşmuşsunuz bana neden şimdi söylüyorsun ki düğün günü haber verirdin bende katılırdım kendi düğünüme. Tamam istemeyerek evleniyor olabilirim ama ne demek aynı gün farklı yerlerde düğün yapmak baba. Ben kardeşimin düğününü göremeyecek miyim. Ya annem o nerde olacak oğlunun düğünün de mi kızınınkinde mi?"
Annesi bu sözlerle gözyaşlarını daha fazla tutamamıştı. Dilşat ağa oğluna dönüp "Salih ağa ne yapmaya çalışıyor bende anlamadım oğlum ama bu konuda çok ısrarcı" dedi.
"Baba bu adam nasıl bir adam. Hadi bizi düşünmüyor evlenecek olan kız onun kızı. Annesi göremeyecek onu da gelinlikle. Onu da mı düşünmüyor? Yok ben dayanamıyorum. Gidip gırtlağına yapışacağım bu adamın." diyen Yağız sinirle ayaklanınca babası yumruğunu masaya vurdu.
"Yeter kes artık. Onlar böyle istedi böyle olacak. Kızımız da esir değil ya orda gider başka gün görürüz ne yapalım. Hem böyle yapmanın kimseye faydası yok. Bir an önce şu düğün olsun hepimiz kurtulalım.
Bugün alışverişe çıkılacak. Sen yengeni al yanına kız tarafını da konaktan alır gidesiniz. Annen Gülşahlarla gidecek" dedi.Yağız onu onaylayıp masadan kalktı. Az sonra yengesinin hazır olması ile onu da alıp Salih ağaların konağının önünden Elifleri almış ve alışveriş yapacakları yere gelmişlerdi. Yengesi her mağazaya girip bişeyler alıyordu. Yağız sıkılmaya başlamıştı. Son olarak bir gelinlikçiye girdiler. Elif bir gelinliği denemeye gittiğinde Yağız onu görmek için can atarken buldu kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİF
Teen FictionElif; henüz başına geleceklerden haberi olmayan ,18 yaşında, güzel mi güzel, neşeli mi neşeli bir genç kız. Nerden bilebilirdi ki anneleri bile bir olmayan, abisi yerine koymadığı adamın bir kız kaçıracağını ve bedelini kendisine ödeteceklerini...