Yağız günlerdir kafasını yiyip bitiren düşünceler yüzünden uyuyamaz haldeydi. Oysa yanlış bir şey yaptığını düşünmüyordu. Karısı olacak kadına farklı hisler beslemeye başlıyordu sadece. Ama o başkasını severken bunu yapmak doğru da gelmiyordu bir yandan. Uzun süren çatışmalar sonucu duygularını bastırması gerektiği sonucuna varmıştı.
Bugün düğünü vardı ve sorunsuzca bugünü atlattıktan sonra ondan uzak kalmanın her şeyi çözeceğini düşünüyordu. Hazırlanıp bahçeye indiğinde herkes hazırdı. Düğün yavaş yavaş başlamıştı.
Gelin alma zamanı geldiğinde Salih ağaların konağının önünde bekliyorlardı.
Yağız konaktan içeri girip beklemeye başladı ve az sonra ona doğru gelen beyazlar içindeki Elif'i görünce nutku tutuldu.Gözlerini Elif'ten alamıyordu. Elif yanına geldiğinde silkelenip kendine geldi. Elif'i arabasına bindirdi. Diğerleri onu takip edecekti. Konaktan çıkıp kendi konaklarına giderken dönüp dönüp Elif'e bakmak istiyordu. Sonunda dayanamayıp "Çok güzel olmuşsun" dedi.
Elif duyduğu cümleyle çok şaşırmıştı. Güzel olduğunu o da biliyordu ama bunu Yağız'dan duymayı beklemiyordu. Utana sıkıla " Teşekkür ederim. Sen de çok yakışıklı olmuşsun" dedi.
Yağız bu cümleyle içten içe sevindi ve yüzünde yer edinen gülümsemeyle de bunu belli etti.
Konağa vardıklarında eğlence hız kesmeden devam etti. Oyunlar oynandı, yemekler yenildi... Ama herkesin bir yanı buruktu. Elif'in annesi Elif'i, Gülşah'ın annesiyse Gülşah'ı düğünün de görememişti. Her şeye rağmen eğlence tamamlanıp herkes evlerine dağıldı.
Elif ve Yağız odalarına çekildiklerinde ikisi de gergindi. Yağız kızı sakinleştirmek için lafa girdi.
" Sana isteme gününde de söylediğim gibi bu gerçek bir evlilik olmayacak. Yani benden kocalık bekleme. Sadece dışarıya gerçekten evliymişiz gibi davranacağız. Birkaç ay sonra İstanbul'a gidip sessiz sedasız boşanırız. Şimdi istersen ilk önce sen banyoya girip duş al. Ben sonra girerim" dedi.
Elif Yağız'ın haklı olduğunu düşündü. Onu onaylayıp banyoya doğru yöneldi. O çıkınca da Yağız banyoya girdi. Elif onun çıkmasını beklemeden dolaptan yastık yorgan aldı ve odadaki küçük koltuğun üzerinde uykuya daldı.
Yağız banyodan çıkınca karşısındaki manzara ile tebessüm etti. Karısı ilk günden onu beklemeden uyumuştu. Melekler gibi görünüyordu. Yağız her akşam bu manzarayı görüp ondan nasıl uzak kalacağını düşündü. Sonra Elif'i kucaklayıp yatağa taşıdı. Kendisi ise Elif'in az önce yattığı koltuğa kıvrılıp uyudu.
Sabah erkenden kapının tıklanmasıyla uyandı Elif. Kapıda Yağız'ın annesi Hacer hanım vardı ve çarşafı almaya gelmişti. Elif bunu duyunca hem utandı hem de panikledi. Ne yapacağını bilemeden Yağız'ı uyandırmaya gitti.
Yağız Elif'in bütün çabalarına rağmen uyanmıyordu. O sırada Elif'in gözü komidinin üzerinde duran bardağa takıldı ve onu alıp Yağız'ın başından aşağı döktü. Ne olduğunu anlamayan Yağız yattığı yerden fırladı ve karşısındaki karısına sinirli gözlerle baktı. Kapının tıklatılma sesiyle beraber gözlerini karısından çekip kapıya yöneldi.
Kapıyı açan Yağız annesinin neden geldiğini anlamıştı. Zaten çatık olan kaşlarını daha çok çatıp " Yok çarşaf falan anne. Delirtmeyin beni. Karımla özelimi elaleme servis edecek değilim" dedi.
Annesi de istemiyordu böyle bir şey yapmak ama yapabileceği bir şey yoktu. Bu oraların bir adetiydi. Ama madem oğlu istemiyordu o da yapmazdı. Elalem de isteği kadar konuşabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİF
Teen FictionElif; henüz başına geleceklerden haberi olmayan ,18 yaşında, güzel mi güzel, neşeli mi neşeli bir genç kız. Nerden bilebilirdi ki anneleri bile bir olmayan, abisi yerine koymadığı adamın bir kız kaçıracağını ve bedelini kendisine ödeteceklerini...