Elif gördüğü tanıdık yüz karşısında kısa bir şok yaşadı. Bu adamın burada ne işi vardı? Şaşkınlığını üzerinden attığında farkettiği şey karşısındaki adamında onun kadar şaşkın olduğuydu.
Elif sonunda sessizliği bozarak "Sizin burada ne işiniz var?"dedi. "Abime kız istemeye geldik de senin burda ne işin var asıl?"diye yanıtladı adam onu.
Bu yanıtla beraber ise taşlar yerine oturmuştu. Demekki bu adam Yağız'ın erkek kardeşiydi.
Aklındaki sorulara cevap bulan Elif hala kapıda olduklarının farkına varınca " Az sonra öğreneceksiniz zaten buyrun içeri geçelim." dedi.
Misafirlerin oturduğu yere doğru geçtiler. Az sonra herkes sohbete dalmıştı. Sanki her şey normalmiş gibi , sanki Elif isteyerek evleniyormuş gibi...
Elif bunları düşünürken Yağız ile göz göze geldi. Gördüğü alevle beraber gözlerini çekti Elif. O sırada kahveleri yapma zamanı gelmişti.
Kahveleri konaktaki yardımcılarıyla beraber hazırladılar. Tabi arada hırgür çıkmadan da olmazdı. Tutturmuşlardı damat kahvesine tuz koyulur diye. Neyse ki uzun uğraşlar sonucu kahveye tuz koyulmadan Elif kahveleri dağıtmaya başlamıştı.
Kahveler bittiğinde Dilşat ağa tam söze girecekti ki Yağız izin isteyerek ayaklandı ve Elif'e doğru gelmeye başladı. Yanına geldiğindeyse Elif'e "Lavaboyu gösterebilir misin?" dedi. Elif duyduğu şeyin şokuyla bir süre tepki veremedi. Çünkü ona kızmasını hatta bağırıp çağırmasını beklemişti.
Kısa bir süre sonunda şoku atlattığında "Tabi" diyerek cevap verdi ve lavaboya doğru ilerledi.Lavaboya geldiklerinde Elif geri dönecekti ki kolunu tutan el ile olduğu yerde kaldı. Yavaşça arkasını döndü ve Yağız'a "Ne yapmaya çalışıyorsun sen ya biri görse.." diye çıkıştı.
Yağız gözlerindeki alevle "İstemeden önce konuşmak istedim seninle. Bu evlilik gerçek bir evlilik olmayacak. Seni hiçbir zaman sevmeyeceğim. Fakat herkes seni karım olarak bilecek sende ona göre davranacaksın. Eğer bir hatanı yakalarsam hiç iyi şeyler olmaz. Anladın mı beni?" diye karşılık verdi.
Nasıl bir adamdı bu böyle. Bir insanın gözündeki alev en fazla kaç dakika orada kalabilirdi. Yağız için bunun ölünceye kadar olabileceğini düşündü Elif.
Korkmuştu ama belli etmemeye çalışarak "Bende meraklı değilim seninle evlenmeye. Kardeşin ve abim olacak insan yüzünden bu hale geldim. Senden tek istediğim okulumu bitirmeme izin vermen.Onun dışında herşey istediğin gibi olsun. Benim için bu saatten sonra farkeden hiçbir şey yok." dedi. Pes etmişti ama okulunu bitiremeye niyetliydi.
Yağız Elif'in üniversite okuduğunu zaten biliyordu. Araştırmıştı onu ve hakkında başka şeylerde öğrenmişti. Liseden beri birine aşık olduğunu da biliyordu.Okulu bitirmesine yardım edecek ve anlaştıkları şekilde bu evliliği sürdürecekti.
"Okulunu bitirmene yardım ederim. Ama sadece o kadar benden başka hiçbir şey bekleme ve asla yaptığım şeyleri sorgulama. Şimdi içeri geç ki konuştuğumuzu anlamasınlar. Ben de arkandan gelicem."dedi.
Elif duyduğu şey ile sevinmişti. Okulunu bitirebilecekti. Gerisini önemsemedi. Ne yaparsa yapsındı. "Tamam." dedi ve içeriye doğru ilerledi. Az sonra Yağız'ın da odaya gelmesiyle isteme merasimi başlamıştı. Yüzükler takıldı.
El öperken Elif, Yağız'ın annesine baktı. İyi bir kadına benziyordu. Kadın Elif'e sarıldı.Kulağına " İstemeyerek evleniyor olabilirsin ama oğlum iyi biridir şüphen olmasın. Zaten bundan sonra sende benim bir kızımsın." diye fısıldadı.
Duyduğu şeyle çok mutlu olmuştu Elif. En azından biri onu anlıyordu. Kadına daha sıkı sarıldı. " Teşekkür ederim."diye yanıt verdi.
İsteme bittiğinde Dilşat ağa ve ailesi konaktan ayrılıyorlardı. Kapıda Elif'in yanına yaklaşan Yiğit " Demek yengem sensin. Çok şaşırdım ama sevindimde. Tebrik ederim."dedi.
Yağız ise bir iki adım ötede bekliyordu. Ne konuştuklarını da anlamıştı haliyle. Hiç bir şey demeden kapıdan çıktı. Bunu gören Yiğit de Elif'e iyi akşamlar dileyip kapıdan çıktı.
Elif herkesin dağılması ile odasına çekildi. Çok yorulmuştu. Bir yandan da Yağız'ı düşündü. Sonra aklına hırsızların saldırısına uğradığında Yiğit'in yanında olan kişi geldi.
Tabi ya oydu. Yiğit de söylemişti zaten hastanedeyken abim karakolda hırsızları arıyorlar diye. Bunu nasıl düşünememişti. Peki niye kurtarmıştı onu? Yada kurtarırken kim olduğunu biliyor muydu? Aklındaki soruları cevaplamayı sonraya bırakıp kendini uykunun kollarına bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİF
Roman pour AdolescentsElif; henüz başına geleceklerden haberi olmayan ,18 yaşında, güzel mi güzel, neşeli mi neşeli bir genç kız. Nerden bilebilirdi ki anneleri bile bir olmayan, abisi yerine koymadığı adamın bir kız kaçıracağını ve bedelini kendisine ödeteceklerini...