Gelen seslere kulak verip gözlerimi kırpıştıralı bir kaç saniye olmuştu ki gözlerim henüz tam anlamı ile açılmamışken fısıldaşmaları duyuyordum.
" Şşş, yavaş olsana be kız uyanıyor işte senin yüzünden Erdem. "
" Yav abla, ben ne yaptım ki şimdi yine ya? "
" Sus bak hâlâ konuşuyor, " diye kardeşini azarlayan ablasına karşı Erdem " E sen de konuşuyorsun abla, " deyince gözlerimi açıp sırıtmadan duramadım.
Sırıttığım halimi gören Erdem ve ablası da sırıtınca kendimi gerçekten de huzurlu hissettim. Beni rahatsız eden tek şey şu an için üzerimdeki gelinlikti. Babam ve adamlarını çoktan atlattığımı düşünüyordum çünkü.
" Uyandın mı uykucu? " diyen Erdem'e kafamı olumlu anlamda salladım ve " Çok mu uyudum ya, saat kaç ki? " diye sorduğumda Erdem saatine bakıp " Umm, sayılmaz. Bir kaç saat uyudun. Ayrıca bir dinlenme tesisinde duracağız birazdan, biraz dinlenir bir şeyler yeriz ve üzerine rahat bir şeyler alırız. O sırada da bize anlatırsın öykünü, " dedi.
Erdem'in ablası koltukta arka tarafa doğru uzandı ve elimin üzerine elini koydu destek verircesine, ardından da konuşmak için ağzını araladı.
" Bak tatlım, öncelikle ismim Nazan. Bana abla da diyebilirsin, Nazan da. Sana kalmış. Tam olarak çözemesem de başının belada olduğu veya bir şeylerden kaçtığın açık. Bize anlatmak için çekinme lütfen, beraber çözüm buluruz. "
Kafamı olumlu anlamda salladım gözlerim dolarken ve sadece " Teşekkür ederim, gerçekten çok teşekkür ederim, " diyebildim.
İkisi de önüne döndüklerinde sağ gözümden akan bir damla yaşa engel olamadım. Erdem ile aynadan göz göze gelince burukça gülümsedim.
Babam beni tüm bunları yapmak zorunda olmaya mecbur kıldı. Onu sanırım hiç bir zaman affetmeyecektim. Onun yaptıkları canıma tak etmişti. Ben gerçekten sadece huzurlu bir hayat istemiştim. Okumak mesela. En çok da okumak istedim, mesleğimi hakkı ile yerine getirmek istemiştim. Ben her normal insan gibi çalışmak istemiştim. Her şey ama her şey yasaktı bana, ellerinde bir tutsaktan farkım yoktu ve şimdi bu tutsaklık zincirlerimi kırma zamanım gelmişti. Beni başkasına zorla vermesi haddini aşan son nokta olmuştu.
Yeniden derin düşüncelere ve sonrasında uykuya dalmamak için kendime gelmeye çalıştım ve arabanın camını hafif açıp rüzgarın yüzüme çarpmasına müsaade ettim. Bunu yapmayı çok seviyordum.
Aklıma birden gelen şey ile konuşmak için ağzımı araladım.
" Sahi, sizin bizim orada bulunma nedeniniz ve şu an gittiğiniz yön nedir? "
İkisi de birbirlerine bakıp derin bir nefes aldıktan sonra Erdem anlatmaya başladı.
" Bizim kuzen, " dedi duraksayarak. Ardından devam etti ama kendisini zorladığını aynaya yansıyan gözlerinden ve yüz ifadesinden görebiliyordum.
" Bizim kuzen vefat etti. Onun için geldik sizin oraya. Dönüyoruz eve şimdi. İzmir'e doğru gidiyoruz. Az kaldı zaten mesafe çok yok biliyorsun ama yine de bir mola verelim biz ha? " dedikten sonra cevap vermek için ağzımı açmışken ağzım açık kalmıştı çünkü arabayı park etmişti. Dinlenme tesisine gelmiştik.
" Anladım, " diyebildim ve ekledim. " Başınız sağ olsun, üzüldüm. "
" Sağ ol, " dediler aynı anda ve arabadan ineceğimizi anlayınca bende kemerimi çözüp kapıyı açtım ve kendimi dışarıya attım.
Köşede bulunan küçük dükkana doğru ilerleyen Erdem'i görünce bende peşinden ilerledim. Yanımda küçük çantamı getirmenin verdiği rahatlık ile girdiğimiz dükkandan bir kaç rahat kıyafet baktım kendime. Erdem ve ablası köşede kendi aralarında bir şeyler konuşurlarken aldırmadan deneme kabinine girdim ve kıyafetleri üzerime geçirip gelinliği de hemen orada bırakıp çıktım.
Kabinin önünde bekleyen görevliye üzerimdeki rahat kombini gösterip " Bunları ve şu ayakkabıyı alıyorum, " dedim. Köşede bulunan ayakkabıya ilerlediğimde ayak numaram olanını görevliden rica ettim ve getirir getirmez giyince kendimi gerçekten rahatlamış hissettim. Gelinlikten kurtulmuştum ve artık tamamen kendimdim.
Kasaya doğru ilerlediğim sırada görevli bayan " Çoktan ödendi efendim, " dedi köşede oturup sırıtan Erdem'i göstererek.
Şaşkınlıkla yanına gidip " A-ama, " dediğim sırada " Üzerindekiler yakışmış, hadi acele edelim, " dedi. Mahcupça gülümseyip teşekkür ettim. Hızlı adımlarla üçümüz de dükkandan çıktığımızda Nazan'ın elinde küçük pembe bebek kıyafetleri olduğunu fark edince gülümsedim ve " Kız mı? " diye sorduğumda hevesle başını salladı. " Çok şirinler, " dedim şirince gülümseyerek.
Kısa sürede küçük ama tatlı bir restoranın önüne vardığımızda beklemeden içeriye girdik. Boş olan ilk masaya kurulduğumuzda önümüzdeki menülere odaklandık. Bir çorba içmemin bana iyi geleceğini fark edip çorba söyledim.
Erdem ve Nazan'da siparişlerini verince bana döndüler ve " Hadi, başla istersen anlatmaya siparişler gelene kadar, " dedi Erdem.
Derin bir nefes aldım ve anlatırken göz yaşlarımın akmaması için içimden dua etmeye başlarken dışımdan da " Şöyle oldu, " diyerek anlatmaya başladım.
Selam :') Umarım bölümü beğenmişsinizdir, yorum yapmayı lütfen unutmayın. Sonraki bölümde Kübra her şeyi anlatmış olacak. Şimdilik olayları yavaştan alıyorum ama bir kaç bölüm sonra fırlayacak kaoslar hazır olun :D Bana ulaşmak isterseniz sosyal medya hesaplarım:
instagram/ rabiadursun98
tiktok/ rabiadursun98
Yorumlarınız benim için değerli. Görüşmek üzereee <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK GELİN
Teen FictionKübra, gelecek hayalleri olan ve sakin, huzurlu bir hayat için hep hayal kuran bir genç kızdı. Çünkü içinde bulunduğu ailede fazlası ile huzursuzluk vardı ve bunun yanı sıra kendisinin istekleri asla öncelikli olmuyordu ailesi için. Erdem ise gelec...