zor zamanlar olur, nasıl çıkarsan içinden, omurgan öyle şekillenir

412 44 218
                                    

                                                                    War of Hearts- Ruelle

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

War of Hearts- Ruelle

Kurumuş dudaklarımda sıcak bir nefes, alkol kokuyor. Bakışlarım çatlamış dudaklarda, istemsiz bir şekilde alt dudağımı hapsettiğim üst dudağım beni çoktan ele vermişti. Belimde gezinen ve vücudumda yükselmeye devam eden o parmaklar. Sözünü ettiği o lafların her biri, içimde bir yerlerde saklanıyorlardı. Bazıları çoktan zehir olup kanıma karışmış, damarlarımda dolanırken ve zehrin etkisiyle parmak uçlarıma kadar uyumuşken bütün vücudum; ne zamandan beri tuttuğumu bilmediğim nefesim artık beni zorlamaya başlamıştı. Nefes almayı unutmuştum. Nefes almaya devam etmek istiyor muydum, bilmiyordum. Kördüğüm, karanlık bir nefretin okunduğu; yeni bir ateşin parlamaya hazır olduğu gözlerini bir an olsun üstümden çekmemişti. Göz bebekleri, büyümüş, skelarası kanlı, her zamankinden. Parlak göz bebeklerinde kendi yansımam, Choi Yeonjun ben; zaten.  Dağılmış saçlarım, terden alnıma yapışmış birkaç saç tutamı, ellerim buz kesmiş, mosmor ve damarlarım görünürde, tırnak etlerim koparılmış, dün gece sürdüğüm siyah oje tırnaklarımdan soyulmuş ve kolumdaki ısırık izi, bir ısırık izi boşlukta, sızlıyor, varlığını belli ediyor, içime attığım bütün çığlıklar orada, vücuduma işleyen zehrin rotası sanki orası.

Kördüğüm'ün eli, sırtımda, yükseliyor ve yükselmeye devam ettikçe saatler işliyor ama zaman durmuş gibi. Bakışlarım omzumdaki elde oyalanıyor. Eklemleri mor ve yaralı, geçen ki yaralarına yenileri eklenmiş, bazı yaralarının kabukları dökülmüş, bazı yaraları daha kabuk bağlamamış. Parmakları omuzlarımı, kollarımı sıyırıyor, elleri bedenimin iki yanından aşağı kayıyor, bedenimin her santiminde geziniyor ve gerçek çıkıvermesin diye ağzımı sıkı sıkı kapatıyordum ama beceremiyordum, beceremiyorum, beceremiyorum. Beceremiyorum, çünkü o biliyordu. Ona ihtiyacım olduğunu, ondan ne denli kaçtığımı ama her kaçışım da ona daha da yaklaştığımı. Bir paradoksun içinde olduğumu, biliyordu.

Choi Kördüğüm Soobin, kusursuz bir zafer kazanabilmek için düşmanını, beni iyi tanıyordu.

Kirpiklerim, Soobin'in soğuk parmakları bluzumu sıyırmadan ve tenini tenimde hissetmeden hemen önce kuru. Birkaç parmak tarafından usulca sıyrılan bluzum ve ortaya çıkan mosmor bir ısırık izi, izin üstünde gezinen parmaklar. Kördüğüm'ün parmakları. Isırık izinin nerede olduğunu biliyordu, izi tanıyor, tanık olduklarından sadece bir tanesi, belki de en hafifiydi. 

Boşta kalan elim bacağımda, tırnaklarımı etime geçirmiş, bu aptal anın bir an önce bitmesini bekliyordum öylece. Dişlerimi sıkıyordum, avuçlarım kanayana kadar tırnaklarımı etime geçiyordum, nefesimi tutmuş, damarlarım çatlayana kadar zihnimi uyuşturmuştum. Kördüğüm'ün parmakları ısırık izindeyken ilk önce bakışları buluyor, boşta olan elimi; tırnaklarım etimde. Adem elması titremiş, göz kapakları kısa bir süreliğine büyük göz bebeklerini gizlemişti. Belimi tutan diğer eli usul usul kendimi parçalamaya çalıştığım elimde, tırnaklarımı tenimden ayırmıştı. Sıktığım yumruğum, avcunun içinde. Yumruğum, Kördüğüm'ün avcunun içinde kaybolmuş. Kilitlenmiş parmaklarımı, parmaklarıyla çözüyordu. Elini asla elimden çekmiyordu. Parmaklarını, parmaklarımdan ayırmıyordu.  Ve diğer parmakları tek bir kelime etmeden ısırık izinde gezinmeye devam ediyordu. Kirpiklerim artık kuru değil. Ama ben korkuyordum, dolmaya başlayan gözlerimin, Kördüğüm'ün gözlerini bulduğu ilk anda hıçkıra hıçkıra ağlamaktan korkuyordum.

sonunu söyleme bana // yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin