Bölüm 8

68 3 0
                                    

Galiba Matt ararken uykuyu atlatamadığım icin çok bekletmisim cocugu, en son ben telefonu acamadan kapattıgını farkettim. Ah ulan simdi ben geri dönmek zorunda kalıcaktım. Girsin dakikalar. Neyse arama kaydından Matt'i bulup aradım. Zaten cocuk geri dönmemi bekliyormuş gibi anında actı telefonu.

"Matt beni aramıstın, yetisemedim özur dilerim"

"Evet, nasıl olduğunu merak etmistim."

Hayırdır inşallah? İki gün önce elini çeken çocuğun bir anda beni bu kadar önemsemesi dikkatimi çekiyor. Ne diyiim ki Allah bozmasın.

"İyiyim Matt sen nasılsın ?

"Bende iyiyim, yarın sabah okula giderken seni almamı ister misin ?"

Hoppalaa. Canım bu ne değisiklik ? Valla simdi çocuk bana yavsıyor da ben pas vermiyormuşum gibi hissettim. Neyse çok yüz vermiyim götü kalkar sonra. Ayy şaka maka çocuk asılıyor lan bana. 

"Olur ozaman yarın saat 7:30 gibi bekliyorum seni"

"Peki göruşuruz Cathy, kendine dikkat et"

Ah canım sen söylemesen ben kendime işgence cektirecektim zaten. Valla bu çocugun duyguları evrime koymuş. Güzelim uykudan da olduk. Neyse bari kalkayım da test cözeyim. Şaka yaptım ulan, ne testi. En son test cözücem dedigimde babam "Ben senin test kitaplarını alt komsunun kızına verdim, boşa gitmesin" demisti. Adam haklı tabi. Ben kitaplarımı dolapta dekorasyon olarak tutuyordum. Renklerine göre ayırıyordum felan. Neyse sevap kazandık. Babam hala eve gelmemisti. Ulan yeter ha. Birgüm dayanamayıp şu ofise molotof atıcam. Adamı göremiyorum lan resmen. Zaten eve gelince de yaşayan ölü gibi oluyor adam. Ay valla zor bu iş hayatı. Ben şahsen bulcam zengin koca, devircem götü evde, ooh o koltuk senin bu koltuk benim. Tabi zengin kocada beni bekliyordu. Ulan elin götu boklu oğlu Matt bile bana bakmamıstı. Zengin koca naah sana kızım. Aman ayartırım ben onu. Hele bi o günler gelsin. Ben yine bunları düsünmeye dalmısken kapıdan gelen anahtar sesini duyduum. Koşaraak "Babaaa" diye bagırdım. Ama kapının oraya gittigimde babamın iş arkadasını gördüm. Babam ortalık da görünmüyordu.

"Babam nerede ?"

Bana ne diyecegini bilemedigini farkettim. Hayır ya babama birsey olmuş olamazdı dimi ? Annemden sonra bu acıyı bir kere daha yaşayamazdım.

"Tatlım baban eve gelirken ufak bir trafik kazası gecirdi, durumu iyi, sadece baygın olduğu icin hastaneye göturmeye karar verdik"

Yaa hayır ulan baba ya. Nasıl dikkat etmezsin sen baba, trafik kazası ne demek ? Kosarak üstüme bir pantolon bir tisört giydim. Telefonumu da kapar kapmaz evden dısarıya cıktım. Arabasına bindik ve hastaneye dogru gitmeye basladık. Yol boyu etmedigim dua kalmadı. Babamın kötü bir durumunun olmamasını bilmek beni hic rahatlatmıyordu. Üstelik hastanede oldugunu bilmek beni delirtiyordu. Hastaneye vardıgımızda kosarak kapıdan iceriye daldım. Giriste duran kadına endişeli bir sesle " John Forder hangi odada?" dedim. Kadın birkaç bilgiye baktıktan sonra sağdan dördüncü kapıyı gösterdi. Koşarak oraya gittim ve içeri girdim. Babamın kolunda serum vardı. Gözleri kapalıydı ama beni duyacagını biliyordum. Yanına yaklastım ve elini tuttum.

"Baba ne oldu sana? Lütfen kendini iyi hissettigini söyle bana. Sana kötü birsey olmadıgını söylediler, ama korkuyorum baba. Bir daha bana "bebeğim" diyememenden korkuyorum. Sonunun annem gibi olmasından korkuyorum. Nolur baba, gözlerini aç sende elimi tut. Bebeğim de bana. Beni sevdiğini söyle, hadi baba."

Tüm bunları söylerken gözümden akan yaşların farkında değildim. Babamın göğsune yaslandım. Kokusunu içime çektim. Annemin en sevdiği kokuydu bu. Babamın elimi sıkmaya basladıgını fark ettim.

"Baba sen kendine geliyorsun, iyi misiin?"

Babamın gözlerini açmaya basladıgını farkettim. Bu beni cok mutlu etmisti. Bana gülümsedigini farkettim.

"Bebeğim" dediğinde ne kadar zorlandıgını farkettim. Belli ki cok yorgundu. Bana birkaç bir şey söylemek istedi ama ben dinlenmesi gerektigini söyleyerek lafını kestim. Onu dinlenmesi icin odada bırakırken gidip iş arkadasına babamın kendine geldigini söyledim. Daha sonra su almak icin hastane kantinine doğru ilerledim. Son 15 dakikada yaşadıklarım beni çok etkilemisti. Kaybetme korkusu kaplamıstı her yanımı. Suyumu içtikten sonra bu faciayı da atlattıgım için derin bir oh çektim. Babamın yanına döndügümde içeride doktorların babamla konustuğunu gördüm. İçeriye girdiğimde doktorlardan biri bana gülümseeyerek babamın bugün eve dönebilecegini , durumunun gayet iyi olduğunu söyledi. Bende teşekkür ettim ve doktorlar oradan ayrıldı. Biraz zaman geçtikten sonra babamla birlikte, iş arkadaşının arabasına binerek eve gittik. Eve vardıgımızda, babamın iş arkadasina tesekkur ederek babamla eve girdik. Kosarak babama bir yastık ve örtü getirerek babama koltuğa uzanması gerektiğini söyledim. Bende hemen dibindeki koltuğa yattım. Biraz sonra babamın uykuya daldıgını farkettim. Bende yaşanan tüm olayları atlatmak için derin bir uyku çeksem iyi olacaktı. Yaşadığım bu olaylardan sonra yarın okula gideceğimi sanmıyordum. Üstelik bunu Matt'e açıklamam gerekiyordu. Of bugünü atlatsak cok güzel olacak. Bunların düşünürken gözlerimin kapandıgını fark ettim ve uykuya daldım

İki Hayat ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin