IV. UYANIŞIN ARDINDAN

70 9 0
                                    

Şehrin gürültüsünü kulaklarımın her bir noktasında duymak istiyorum. Müziğin,sesin,haykırmaların,alkol kokusunun sokaklara taştığı bir mekanın ortasında; üstündeki pireleri döken bir hayvan gibi tepinmek istiyorum.  Avaz avaz bağırmak, beynimin benden habersiz açtığı kuyulara sesimi götürmek istiyorum.  Rahatı bozulsun her şeyin. Eline kılıcını,topuzunu,balyozunu alan tüm düşüncelerim mekan tuttuğu yerleri kırsın, döksün istiyorum. İçimdeki haşeresi hiç bitmeyen oyuklara zehir döker gibi içki içmek,onları öldürmek ve sonra oluk oluk kusmak istiyorum.  Yarattığım korku ve karamsarlık şehrinin sokaklarında anarşi hüküm sürsün istiyorum.  Köşe başında boğazlanan,çatıdan aşağı atılan,kılıçlanan,üstüne kaynayan yağlar dökülen, kazıklara oturtulan,eli,ayağı,boğazı kesilmiş militanların siyaha çalan yeşil renkli kanlarının mazgallardan denize dökülüşünü izlemek istiyorum.  Her vahşetle,öldürülen her militanla biraz daha rahatlamak,omzumda kabarıp duran kamburu tek hamleyle kesip atmak istiyorum.  Zihnimin lanetli ormanlarında çıkan yangına usanmadan varil varil benzin dökmek istiyorum. 

İsyan çıksın beynimde,gönlümde, tenimde,şehvetimde.  Düzeni bozulsun her şeyin. Dinginlik,sakinlik,hesap,kitap,teslimiyet gibi köhnemiş doğruların ardına sığınan huzur tacirinin hakimiyeti yeter! Huzurum kaçsın, zihnim dursun. İçgüdüleriyle yaşayan biri olayım. Şayet bu pervasızlığımın bir bedeli olacaksa bırakayım da başkası kessin cezamı. Bıktım artık kendi mahkemem ,kendi hakimim, kendi savcım,kendi sanığım,kendi tanığım olmaktan. Belki başkası- ki eminim aslında- daha merhametli davranır bana.

Bu gibi düşüncelerle içim kaynıyorken giriyorum bir mekandan içeri. Kapıda bir müddet bekleyip neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorum. Baktığımda çoğunlukla şehrinden okumak için kopup gelmiş gençlerin pervasızca eğlendiğini görüyorum. '' Biraz hayatımı yaşamak istiyorum.'' düşüncesinin gece dışarı çıkmak,içki içmek gibi sığ şeylerin olduğunu düşünen beyinlerle dolu olması işime geliyor. Biraz daha cesur olup vücudunun farkına varan ve popüler,aranan biri olmanın; beğendiği çoğu kişiyle sevişmek olduğunu düşünen birkaç kişiyi de fark ediyorum. Herkesten farklı olarak kıyafetlerinden değil etraflarına bakmalarından tanıyorum onları. Kendine bakan birilerini arayan gözleri vardır onların.
İşte tam aradığım ortam. Sahnede tepinen kızla oğlanın dünyanın en önemli sanatçısıymış gibi takındıkları tavır keyfimi yerine getiriyor. Yeter bu kadar analiz kendimi bu mekanın düzenine teslim etmek istiyorum. Hemen sarhoş olmalıyım ama bunun için biraz vakit bir hayli de para harcamam gerek. Üç bardakta gelen içkiyi ardı ardına içiyorum. Acelem var. Biliyorum sabah midem çıkana kadar kusacağım ama bu boşluğu bir daha bulamayabilirim.
İçkilerin ardından bir sigara yakıp başımın dönmesini bekliyorum. Bu esnada gözlerim bunca kalabalığın arasında bir boşluk bulup oraya odaklanıyor. Boş boş bakmak istiyorum. İçerideki gürültü giderek artıyor. Her şey tam istediğim gibi. İçerideki sesten dolayı düşünme yetimi kaybetmek istiyorum. İsyan var zihnimin içinde. İçimde kopan fırtınanın sesini bastırmam gerek. Köhnemiş ve yosun tutmuş kaya gibi yerleşmiş alışkanlıklarımın canı çıkarken çıkardığı sesleri,yalvarmalarını duymamam gerek.

Bu ucuz ve salaş mekanların insanlara tahsis ettiği rahatlığın parası ödenmez . Buralar bilinçsiz bir şekilde dizayn edilmiş fakat insanlara kendi gibi davranma özgürlüğü tanımış. Tabi alkolün de hakkını yememek lazım. Kimse kimseye hoş görünmeye çalışmıyor. Boş zihinlerle sadece eğleniyorlar.
Tam bunları düşünürken bir çift takılıyor gözüme. Kız oldukça rahat giyinmiş ama oğlan tam bir Orta Doğulu. Montuyla kızın bacaklarını kapatmış ama göğüsleri tutabilene aşk olsun. Çocuk oldukça gergin. Kız müziğe kendini bırakmak istiyor. Eminim ki içtiği ikinci birayla sarhoş olmuş. Sarhoşluğun  verdiği cesaretle ayağa fırlıyor birden. Bira bardağını havaya savurarak şarkı söylüyor ama çocuk daha da geriliyor. Yalvar yakar oturtuyor çocuk. Üstünü düzeltiyor. Sonra kız bir müddet sonra yerinden yine fırlıyor. Bu böyle tekrarlanıp duruyor. Ne ahmak çocuk? Kızı saklayınca sadece onun olacağını sanıyor. Sincaptan ne farkın kaldı senin? Bir gün ya gömdüğün yeri unutacaksın ya da başka biri gelip eliyle koymuş gibi bulacak onu. Şöyle tekrar baktığımda etrafa, karizmatik olmak için  ayak ayak üstüne atmış hiçbir şey yapmadan duran (tezgah açıp bekleyen işportacılara benzeyen tipler) birkaç kişi hariç sadece  bu çocukla ben mekanın tadını çıkaramıyoruz. O yüzden sert bir şeyler daha söylüyorum kendime ardından da bira. İçkileri karıştırmazsam sarhoş olamayacağım.

Günah olan bir şeylere methiyeler dizmek vicdanımı rahatsız etse de bu zıkkımın büyüsü bambaşka.  İlaç sanki. Evet, her insan da aynı etkiyi yaratmasını bekleyemezsin. Yan etkisi de var üstelik. Ancak doğru bünye, doğru karakterseniz bu meretin üstüne insanı dinginleştiren, kendine getiren bir antideprasan yok. Doğru insanı bulunca insanın damarlarında raks ediyor sanki. Her bir hücrene dağ başının eşsiz sesini ve kokusunu götürüyor.

Yavaş yavaş başım uyuşmaya başlıyor. Gözlerimde her şeyi daha net görmemi sağlayan bir şey mercek oluşmaya başladı.  Sigara yakıp bu büyüyü hızlandırıyorum. Zihnimde yeni bir oda açılıyor sanki. Yok yok! Hiçbir sesi geçirmeyen penceresiz bir sığınak açılıyor.  Yorgunum ayaklarımda dökülüyor, tırnak diplerimde narin bir zonklama başlıyor.  Kanımı yeniliyorlar sanki. Bu bambaşka bir seyehat son bulacağı yer belli olmayan. Tüm kalkanlarını kaldırıyor insanın bu sıvı. İnsanı kendi gibi olmaya zorluyor. İnsanı kontrol eden tüm mekanizmaları durduruyor.

Filmin ani bir sahne geçişi gibi zamanda olmasa da mekanda yolculuğa çıkarıyor. Eğer aynı mekanın içinde sarhoş oluyorsanız hepinizi aynı boyuta ulaştırıyor bu büyülü içecek.  Tek tip haline getirmiyor, eşitliyor sizi. Buradaki çoğu insanın boyutuna girmeye başladım. Aramızdaki perde yavaş yavaş kalkıyor. Ancak zihnimde benim için nöbet tutan lejonlarımı birazcık tembihlemem gerek. Bir noktada beni durdurmaları lazım. Her ne kadar pervasız olacağım desem de kendimi inkar edemem ama her seferkinden daha fazla toleranslı olacaklar.

Her şeyi ayarladıktan sonra hareketli müziğin ritmine bırakıyorum kendimi. Elime şişeyi alıp sahnenin önündeki kalabalığa karışmıyorum. Kalabalığın ortasına varınca alkol, ter, parfüm,  tütün kokusunun ortasına düşmüş gibi hissediyorum. Olsun tepinmeye devam edebilirim.

BELKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin