VI. SABAH-I

17 0 0
                                    

İnsanın canını çeken bir mide yapmasıyla uyandım. Sanki kursağımda mideme kadar şerit halinde dökmüşler de birden alevlenmiş gibi. Gözlerimi araladığımda hafif bir baş ağrısı başladı. Hemen önlem almazsam koca bir günü işkenceye çevirecek. Kalkıp dolaptan soğuk süt çıkardım. İlaç kullanmadan tek çaresi bu galiba bu mide yanmasının . Ardından ağrı kesici içip sigaraya sarıldım. Pencerenin önüne geçip boş sokakları izleyerek sigara içmenin keyfi bambaşka. Dört beş saat önce içtiğim alkolün etkisi daha geçmemiş. İlk dumanla tatlı bir baş dönmesi yaşadım. Tan vaktiydi. Gecenin canı çıkmak üzereydi. Birden tüm minarelerden ezan sesi yükselmeye başladı. Şehrin en sessiz saatinde ezan sesi tüm boşluklardan yapılabiliyordu. Sanki her bir noktaya sirayet edebiliyordu. Belki bundan dolayı sabah ezanının tınısı diğer vakitlerde okunan ezandan daha çok vicdan azabı çektirir bana . Diğer vakitlerde, dünya telaşının tam merkezinde, şehrin gürültüsü bu sesi ve insanın vicdan azabı hissini bastırıyor. İşte ne zaman sabah ezanını duysam güne arınmadan başlamanın o insanın içini burkan acısını göğsümün ortasında hissederim.

Şöyle dönüp yatağa baktığımda sırf bu yüzden vicdan azabı çekmek beni basit hissettirdi. Yattığı her erkekte aynı tadı bulan bu kıza layık değildi bu vicdan azabı. O sadece bir an için yapıyordu tüm hazırlıklarını. Kimle olduğu, nerede olduğu çok önemli değildi. Sevişmek ve vücudunda ona fazlalık gelen sularını akıtmak. Sonra dönüp camdan yansıyan görüntüme bakarak '' İşte bu yüzden yapayalnızsın.'' dedim kendi kendime. İnsanlarla konuşmadan, tam anlamıyla tanımadan sadece birkaç davranışından hareketle yaptığım çıkarımların - bir lanetli gibi- çoğunlukla doğru çıkması insanları hemen eleyip bir gruba dahil etmemden dolayı yapayalnızdım işte. Bu kızı çektiğim vicdan azabına bile layık görmeyen tavrım beni kabuğuma ittikçe itmişti. Yeni yeni anlıyorum ve bu kara düzenin değişmesini istiyorum. Bu bıkkınlık, hayattan zevk alamamak canıma tak etti artık. Ne yapıp edip bu kızın bana bu basitliğin arksındaki yalancı cenneti göstermesini sağlamalıyım. Bu sefer kibir yok, aşağılamak yık. Sadece akışına bırakıp tam teslimiyet vakti.

Sonra iliştim yatağın ucuna. Kız yüz üstü yatmıştı ve yüzü bana dönüktü. o kadar rahat uyuyordu ki... Bu kızın yeri yurdu yoktu. Kendini bir yere ait hissetmiyordu. Galiba insanın olmak istediği yerde huzuru kaçmışsa oralı olmuyor artık her yerli oluyor. Bu kız da öyle. Huzuru kaçmış. Bir yer aramıyor yerleşmek için. Göçebeliğin de kendine has iyi yanları var. Mesela görmediğin yerleri görürsün, herkesin keşfedemediği şeyleri kolayca bulursun, kimse seni bıraktığı yerde bulamaz. En fazla ayakların su toplar o kadar. bu kız da bilinmeyenin ucuzluğuna ayaklarını feda etmiş. Galiba bu fedakarlığı benim de yapmanın zamanı geldi. Bu kızın bana her şeyi öğretmesi gerek. Yerleşik hayattan koparıp yola ıkarması gerek. Peki, uyandığında çekip gitmek isterse? Nasıl tutacağım onu? Ne yapmam gerekiyor onu burada tutmam için? Romantik komedi filmlerindeki gibi kahvaltı mı hazırlasam? Acaba en son adamakıllı kahvaltıyı ne zaman yaptı? Yoksa gitmesi için soğuk mu davransam? Umursamasam. Tek kelime etmeden bakışlarımla onu kovduğumu mu hissettirsem? Sanırım bu daha doğru olur? İnsan bu ulaşamadığı şeyi en değerli şey zanneder. Böylece onun beni kullanmasına izin vermeden alacağımı alırım ondan. Allahım, ne berbeat düşünceler bunlar. İnsanın biriyle ilişki yaşaması çin bizanslı olmasına ne gerek var. Ama benim gibi davranınca da olmuyor. Bilmiyorlar ki sevmeyi, sevvilmeyi. tatmamışlar ki. O yüden garip geliyor onlara. Dürüstçe, açıkgönüllülükle söylenen her şey yalan kadar tesir etmiyor yüreklerine. Çoğu şeyi sadece oyunlar oynayarak, planlar yaparak elde edebileceklerini sanıyorlar. Çoğu insanın ana dili yalansa onlarla anladığı dilden konuşmak gerek. İnsanlar böyle daha mutlu, böyle daha cömert.

Uykum tekrar gelmeye başladığında belki de içgüdüsel olarak bu kıza sarılmak istedim ama vazgeçtim sonra. Uzun zamandır yalnız uyuyan biri için arkasını dönüp yatmak zor verilen bir karar değildi. Gözlerimi kapadığımda benim yerimde başka erkek olsa ne yapardı diye geçirdim aklımdan. Galiba durmadan sevişmek isterdi. Ama bana bu kızın bedeni değil tecrübeleri, hayata bakışı gerek. Acaba uyanınca açık açık konuşup derdimi anlatsam mı? Herhalde deli bu deyip kaçardı.

BELKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin