Bölüm 6

114 8 0
                                    

-" Özür dilerim." İşte bu ela gözler bu cümleden sonra bu dünyaya gözlerini belki yarına, belki de sonsuza kadar kapattı ve son sözleri ise iki kelimeden oluşuyordu.

-" özür dilerim..."

Nefretini haykıran ağaçların hiddeti ve şiddeti camlara vururken, ruhum da kopan çığlıkların sesi boş odayı adeta inim inim inletiyordu. Günler geçmişti. Belki daha da günler geçecekti ve ben bu günlere hep tek başıma devam edecektim. Doğarken bir anne ve babadan doğmuş olsak da aslın da o zaman bile yalnız olarak yaşayacağımız bu hayattan belki de çok şey istiyorduk. Dışarı da yağan yağmur kokusu ciğerleinizi değil de bir gün toprağınızın üzerini doldurduğun da işte o zaman aslın da hayatın başında ve sonunun da toprak ile başlayıp, toprak ile bittiğini tıpkı en çabuk anladığımız ve kavradığımız şeyler kadar kolay kavrayacaktık...

Kahvemden aldığım yudum ile oturduğum yatağın üzerin de düşündüğüm bu anları bozan kapı sesi ile yerimden kalkmak zorunda kalmıştım. Kapı da duran doktor yine her zaman ki gibi kontrole gelmişti.

-' Bugün nasıl?'

-' Tepki vermiyor. Sadece arada bir ' Anne!' Diye sayıklıyor.' Doktor başını iki yana salladı.

-' Tam iki hafta oldu. Uyanması lazımdı.'

-' Ne yapacağız doktor?'

-' Dila hanım inanın ki bu tür durumlar da hasta hayati tehlikeyi atlattıktan sonra yani biz ona bir hafta süre veriyoruz. Bu bir haftalık sürede hasta muhakkak tepki veriyor ya da en azından bir reaksiyon oluyor. Fakat Cidan bey resmen istisna..'

Kafamı çevirip alnı terler için de uyuyan Cidan'a baktım. Hayatın tüm yaşanmışlığın yorgunluğunu yüz hatlarını da taşıyordu. Otuz yaşındaydı fakat üç yüz yıl yaşamış gibi bir hali vardı..

Doktor odadan çıkmıştı. Cidan uyuyor ve ben yine düşünüyordum. Ben bunları hak etmemiştim. Belki Cidan da hak etmemişti. Beni en iyi o anlar gibi geliyordu. Ben Kerim' e çok benzeyen biri bulmuş ya da görmüş olsaydım şayet, açıkça söylemek gerekirdi ki daha fazlasını yapardım. Yeter ki onun gülüşünü ömrü hayatım boyunca bir kez görebilecek olsaydım.

Açılan oda kapısı beni tüm bu karanlık düşüncelerden bir kez daha sıyırırken ,Cidan'ın halası yüzüme bakmadan her zaman yaptığı gibi Cidan'ın yanına geçti, koltuğa oturdu.

-" Oğlum." Dedi elini saçlarında dolandırırken. Beni her gördüğün de yok sayıyordu. Düşmanlığı benimle miydi yoksa Sıla ile mi? Anlayamıyordum ve böyle yapması artık canımı çok sıkıyordu.

-" Doktor iyi olduğunu söyledi ." Oturduğum yere iyice yerleşirken kahvemden sakince bir yudum aldım. Her hareketimi göz ucuyla izleyen Yasmin hanım ilk defa söylediklerimi duyarak bana cevap verme gereksinim de bulunmuştu ki bu da sanırım, ya benim Cidan ile ilgilenmemi istemiyor oluşundandı ya da sıla ile arasında olan bir probleme ayak bastığımı gösterirdi...

-" Sen onu bu hale getirdin!" Dedi. Nefret ile yüzüme bakarak. İki hafta önce tanıdığı bir insandan, bu denli nasıl nefret edebilirdi ki bir insan. Dediklerini dikkatlice dinliyordum.

-" Sen oğlumun tüm sinir sistemini bozdun." Kahvemden tekrar bir yudum aldım.

-" Sen bizi bu hale getirdin." Bardağı avucumun içerisinde tuttum. Beni Sıla' mı sanıyordu?

-" Seni şıllık." Usulca gülümsedim. Öyleyse bu kadın için Sıla olurdum.

-" Yasmin hanım ben hiç bir şey yapmadım." Söylediklerim karşısında kaşları havalandı.

35.KatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin