Herkese merhaba...
Uzun çok uzun bir ara verdik. Farkındayım. Lütfen kusura bakmayın. Hastalıklar, ameliyat derken pek burada olamadım. Umarım beğenirsiniz..
İyi okumalar dilerim.
Sevgilerle
Araba çalışmış ve biz yola çıkmıştık. Cidan bana baktı ve ' Hazır mısınız Dila hanım?' diye sordu. Hazırdım. Olan, olacak ve olmak üzere her şeye ...
-' Hazırım Cidan ağa.'
Benim doğrularım ve benim yanlışlarım. Hayatımı , geçmişimi ve geleceğimi doğduğum ilk andan itibaren bana yaşatan kader. Hangimiz üstün gelebilirdik? Hangimiz birbirimizi değiştirebilirdi? İkimiz de yapamazdık. Çünkü gün sonun da iki tercihin de sonucu aynı çıkıyordu. Ben bugün burada , bu arabada , bu adamın yanın da onun nişanlısı olarak dolaşıyordum ki yine ben, bugün , yarın ve çokça yarınlar sonra yine bu adamın yanında olacaktım. Düştüğüm de , ağladığım da , yıprandığım da, ailem, abim ve en önemlisi babam beni yok saydığın da bu adam dün , bugün ve çokça yarınlar da olduğu gibi yanım da olacaktı. Teklifinin cevabını şu an burada olarak vermiş olmuyor muydum zaten? O zaman ona evet demiş olmuyor muydum? Taşlı yollardan kurtulup asfalt zemine ulaştığımız da yaşanmışlık kokan sokaklar, evler, tarihi yapılar ve en önemlisi her şeyden bir parça taşıyan bu insanlar , tıpkı ben de ve herkeste olduğu gibi hayatın tozlu sayfalarına tek tek birer iz bırakıyorlardı. Şu an bunları düşünmemiş olmam lazımdı ama kendime engel olamıyordum. Araba yavaşlamıştı. Karşı tarafta bir baba kız ilişti gözlerime. Kız babasının omzuna çıkmış, kollarını iki yana açmıştı. Babası ile koşuyordu. Sanırım kız uçmak istemişti ve babası da bir o tarafa bir bu tarafa kızın kahkahaları daha çok artsın diye deli divane dolanıyordu. Yanağımdan süzülen damlaları elim ile sildim. Yola çıktığımızdan beri sürekli mailleri kontrol edip, şirket ile görüşme sağlayan Cidan ,beni fark etmiş olacak ki kafasını çevirip bana baktı. Araba kullanırken bile nasıl böyle işleri ile ilgilenebiliyordu?
-' Dila ne oldu güzelim?' Gerçekten ne olmuştu? Neden bu göz yaşları önce yanaklarıma sonra da için için kalbime düşüyordu?
-' Yok bir şey.' Dedim zar zor olsa da gülümsemeye çalışarak.
-' Var bir şey görüyorum. Niye ağlıyorsun bir şey yok ise?' Haklıydı. Gözüme bir mutluluk, kalbime de bir hasret acısı vurdu desem beni anlar mıydı?
-' Yok gerçekten yok. Sadece duygusalım işte. Bilmiyorum.' Gözlerimi sildim. ' Anlık bir şey gerçekten.' Dedim.
-' Burası boğuyor değil mi seni? Beğenmedin burayı? Gelince seversin sandım. Ne bileyim hakkın da ki şeyleri bilmek istiyorum demiştin ya hani bana ben de ilk olarak buradan başlamak istedim. Hem de seni babandan, yaşanmışlıklardan biraz olsun uzaklaştırmak... Ne bileyim Dila. Yapmak istedim ama galiba olmadı.' O kadar iyi bir kalbi vardı ki. Herkese taş ama bana resmen pamuk şeker. Kocaman ve en içten gülümsememi yüzüme takınarak:
-' Bak iyiyim. Anlık olan bir şeydi. Ayrıca buraya gelirken ne kadar söylenmiş olursam olayım, daha ilk günden çok komik olaylar yaşadım ve buranın gerçekten her bir yapı taşına aşık oldum. Geldiğime pişman mıyım? Değilim. Aksine çok çok mutluyum ve açım. Yani dün akşam da bir şey yemedim . Şimdi bir dünyayı yiyebilirim. ' Cidan baştan aşağı beni süzdü ve güldü.
-' Tüm dünyayı bu küçücük mideye nasıl sığdıracaksın acaba ? Keşke dünyaları yesen. Zayıflıktan öleceksin. Ölmenden ise yiyerek bizi batırmanı tercih ederim.' Dedi . Bu kadarı da abartı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
35.Kat
Teen Fiction"Sen hep ölmek isterdin , ben ise yaşamak. Ben senin için ölüyorum Dila, sen benim için yaşa..." Dila ölmek için her gece yalvarırken, Kerim Dila yaşasın diye her gecedua ediyordu. Bir çocukluk aşkıydı onların ki ve kader bir gün ebediyen onları s...