Bölüm 9

105 6 5
                                    

Herkese merhaba...

Uzun zaman oldu bölüm atmayalı biliyorum. İlk öncelikle özür dileyerek başlamak istiyorum. Yakın zaman da taşındım. Yeni ev, yeni mahalle, yeni insanlar derken bu biraz zaman aldı. Sonra ise dünya da en korktuğum şeylerden biri başıma geldi . Dedemi kaybettim. Bugün bunu yazarken dedem benden gideli 12 gün 20 saat oldu. Bu yüzden sizleri yeni bölüm ile buluşturmam biraz zaman aldı. Dedeme bir şey olur ise nasıl yaşarım diye düşünürken şimdi 12 günün hangi ara geçtiğini sorguluyorum. Dede seni çok özledim. Aslın da kitabı bırakma kararı aldım ama sonra dedemin beni izlediği aklıma gelince onun bu kararımdan dolayı çok üzüleceğini düşündüm. Biliyorum bu kimsenin şu an umurun da değil. Neyse sizleri yeni bölüm ile baş başa bırakayım. Benim için  yazması en zor bölümlerden biri oldu. Çünkü insanın içi ağlarken gülmeli bir bölüm yazması zor oluyormuş. İyi okumalar dilerim hepinize . Bolca sevgiler...



-' Kim kim ?' Dedim kesin yanlışlık vardı.

-' Harun Peksoy Dila Hanım.' Dedi koruma. Cidan'a döndüm o da en az benim kadar şaşkındı.

-' Babam burada. Kesin bir şey yapacak.' Dedim. emindim onu tanıyordum ama Cidan sadece gülümsedi.

-' Gelmiş. Hoş gelmiş o zaman gidelim bakalım. Madem gelmiş Geleceği var ise göreceği var.' Dedi ve hiddet ile aşağı doğru yürümeye başladı.

Babam niye gelmişti? Amacı neydi...

Durup düşünmenin ya da sorgulamanın şu an için en mantıksız karar olduğunu idrak edebilmem  0,5 salise sürmüştü ama Cidan tahminlerimden daha hızlı çıkmıştı ve ben o kadar merdiveni koşarak nefes nefese inmek zorun da kalmıştım. Buna rağmen de ona yetişememiştim. Hızla salona girdiğim de nefes almaya çalışarak babama baktım;

-' Neden geldin?' Cidan hızla durduğu yerden yanma gelmişti bile. Hiç bir şey söylemeden sadece duvara bakıyordu. Asla pişman değildi. Asla pişman olmayacaktı. Halbuki bir kere sarılsa her şeyi unuturdum. Sahi ya benim aciz kalbim bu kadar mı baba sevgisine açtı?

-' Söylesene niye geldin?' Kafasını çevirdi ve yere baktı. Bir süre öyle kaldı. Sonra gülümsedi. Yüzün de ki gülümseme kahkahaya dönüştü ve gözleri gözlerimi buldu. 

-' Merhaba sevgili aptal kizum.' 

-' Bana kızım deme.' Dedim  sesimi bir ton yükselterek. 

-' İnadun aynu annen. İnşallah sonun da öyle olmaz.'

-' Sakın annemin adını ağzına almayı aklının ucundan bile geçirme.' 

-' Bu küçücük ev içun mi sevgili babani terk ettun ' Dedi gözlerini tüm evde dolaştırarak. 

-' Neden geldin ?' Dedim tekrarlayarak. 

-' Geldum çünkü o çok güvendiğun abinin senu iki hektar alana nasul sattuğuni gör istedum. Yüzunde ki ifadeyi görmek hoşuma gidecektu..'  tabi ki yalan söylüyordu. Cidan' a dönüp baktım fakat o da anlam veremiyordu. 

-' Herkes sen değil Harun Peksoy. Herkes bir kağıt parçası için evlatlarını satmaz. Onları sevdiklerinden ayırmaz, bir insanın canına asla kıymaz. Paranı da mülkünü de senden olan hiç bir şeyi de istemiyorum. Soyadını bile. Ben senin kanından olduğum için kendimden  çok utanıyorum . Ne hakla buraya geldin bilmiyorum. Ama abim asla ama asla bana yalan söylemez. Kaldı ki para için beni asla satmaz.  Sen bunu benden daha iyi biliyorsun ama gelip de bana hala burada çeşitli masallar anlatıyorsun. Hiç mi utanmıyorsun karşıma çıkarken? Azıcık bile mi?'

Sadece duruyordu ve  evet azıcık bile utanmıyordu, belliydi. 

-' Utanulacak bir şey yapmadum ben!' Dedi. O zaman ben bunları, yaşadığım her şeyi kafamdan uyduruyordum. 

35.KatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin