O hani gözlerinize beyaz ışık vurduğunda, o his. Beni alcaklar dediğiniz o his Gözlerine vurmuştu. O Kalp atışı gibi atan 'Bip Bip' sesi kulaklarda yankılanıyordu. Kollarından birine bir borumsu birşey takılmış ordan birsey yiyordu. Kafası doluydu ve her an herşey olabilirdi. Birileri horulduyor, konuşuyor, mırıldandıyordu. Bazen bağırıyorlardı ama geri gene icabına bakıyorlardı.
~✿~✿~✿~✿~✿~✿~✿~✿~✿~✿~✿~✿~✿~✿~
Todoroki endişeyle kapının dışında bekliyordu. Ya bişi olursa? Ya giderse içi acıyordu böyle düşündükçe. Bir doktor kapıyı açıp girince oda arkadan girmişti. Kimsenin gözüne Batmamıştı ama Doktor Bakugou'nun yüzünü kaplayan sargılara bakıp ve diğer sargılara bakmıştı. Geri Todorokiye dönüp;
'Biraz böyle durması iyi gibi.'
'İyi mi peki?'
'Evet son anda kurtulmuş. Bu darbeler çok yüksek. Çok yıl önce ben gençken bir kadın gelmişti. Ve oda böyle paramparçaydı.'
Todoroki kafasını salladı.
'Peki taburcu ne zaman olucak?'
'Bu akşam olur. Evde yatması gerek ve her 2 saatde sıvı şeyler tüketmesi gerek.'
'anladım.'
'Geçmiş olsun'
Deyip gitmişti. Todoroki Bakugou'ya bakıp geri camın ordaki koltuğa oturmuştu. Bakugou'yu böyle görmek onu ciddi anlamda çökertiyordu. Onunda bir anıları vardı..
『• • • ✿ • • •』
'B-bırak! Acıyor!'
'Geç lanet! Daha kursun var okulun var sen ne cüretle uyursun!'
'Senin yüzünden!'
Kolumu çekirtiren el beni sertçe duvara doğru atmıştı. Ve o sert gözleriyle terlemiş olan saçlarını çekip bana bakmıştı.
'Seni öldürmeme az kaldı. Çeneni ya kaptırsın yada ben kapattırırım.'
『• • • ✿ • • •』
Anılar insanın canına yakardı. Güzelleştirirde. Ama genel bir anı her zaman acıtır. Ona geri dönemediğin için canını acıtır. Ama zaten kötü bir anıysa seni bozar. İşte önüzden her anı güzeldir diye birşey yoktur. Todoroki dolmuş güzel renkli gözleri masumca yaşları akıtıyordu.. bu içini yakmaktansa sinirlerini bozuyordu. Camı açıp içeri temiz bir havanın girmesine yardımcı olmuştu. Bir yandan Bakugou'Ya bir yandan aklındaki kırıkları atmaya çalışıyordu. Herşeyden nefret ediyordu. Bir nefret etmediği şey vardı. Ama özel şeyler kendisine saklamalıdır dimi.
Gözlerini kapatıp dalmıştı.『• • • ✿ • • •』
Elimde bir kalem vardı. Odamdaydım. Sakince duruyordum, babam daha eve gelmemişti. O iyibirisiydi. Ama çok maldı. Boş kağıda bakıyordum. Ne çizcektimki? Annem hep derdiki 'elini kağıda koyduğun an hikaye başlar' bunu hiç anlamazdım. Koyduğumda bişi yapamıyordumki? İçeriden gene korkutucu sesler geliyordu. Zaten yan komşuda az değildi. Oda ses yapıyordu ve en son annemi çıldırtcaklardı. Küçük uzun ayaklarımı uzatıp kalkmıştım. Aynanın önüne gidip garip yamuk dişlerimle gülümsemiştim. Annemin güzelliğini almıştım. Bu benim çok hoşuma gidiyordu. Ama bazende üzüyordu. Dolabımı açıp rahat şeyler giymiştim. Ve odamda Zil çalmıştı. Evet başlıyoruz. Bu zil beni çağırıyordu. Annemin fikriydi. O çok masum değildi.
Çoraplarımı giyip mutfağa girmiştim. Anneme bakmıştım. Bıçağı eline almış 'kat kut' bişi kesiyordu. Ne kestiğini görmemiştim.
'Nerde kaldın küçük!'
'Burdayım'
'ha- geldin mi iyi şu çöpleri at.'
Sağımdaki çöplere bakmıştım. Evet gene büyüktü..geri anneme bakmıştım.
'kapıya kadar yardım edermisin peki?'
'İyi gerisi sana aptal!'
Kafamı sallamıştım. Bunada razıydım, annem 2 çuvalı alıp kapıya götürmüştü. Ben ise ellerime eldiven alıp takmıştım. Annem titizdir. Geri terliklerimi giyip bir çuvalı tutup zorlanarak asansöre bindirmek için ilerlemiştim. Çok zordu tutmak.. benden daha büyük ağırlıktalardı. Birinci çuvalı asansöre zar zor koymuştum. Diğer ikinci çuval için ellerime bakmıştım. Gene morarmışlardı. Umursamadım çünkü annem 'çok iş yapmadığımdan' böyle oluyor demişti. Bende üsttelememiştim. İkinci çuvalı taşırken yere düşmüştüm. Yan komşudaki bir kadın bana bakıp 'yazık, zavallı, ne kadar büyük o' gibisi laflar söylüyorlardı. Annem binu duymuş olmalı ki, kapıya çıkıp
'SANANE AHMAK KARI?!'
KADIN, hafif yüzünü buruşturup tükürmüştü. Bende o sırada gitmiştim. Çünkü annem sinirden bana vuracaktı. Derin nefes alıp indim ve çuvalı çekmeye başladım. Zordu ellerim acıyordu. Bu işi çok yapıyordum. Ama hayla alışmamıştı ellerim. Birinci çuvalı taşırken ayağıma takılıp gene yere düşmüştüm. Gözlerim dolmuştu ama vücudum aynı hareketle kalmıştı. Ellerime bakmıştım. Morarmaktan kanicaklardı resmen. Birinci çuvalı alıp çöpün yanına koymaya başarmıştım. Geri aparmana girip ikinci çuvalı almıştım. Gözlerim buğulandı için bazen hep bir yerlere çarpıyordum. Ve sonunda ikinci çöpüde atmıştım. Ve geri yırtık eldivenlerimi alıp çöpe atmıştım. İlerken topla oynayan çocuklara bakmıştım. Gülüyorlardı. Çok beklemeden istemsizce eve doğru gittim. Annem sinirli kapıda duruyordu. Sanırım bu banaydı. Annem benim saçımdan tutup içeri almıştı.
'LANET ÇOCUK!'
'A-Acıyor?!'
Sesli bağırmıştım..
'KADINA REZİL ETTİN BİZİ APTAL ÇOCUK!'
BENİ, merdivenlere doğru atmıştı. Kafamı vurmuştum. Ama aynı ifade ile anneme bakmıştım. Siniri gidiyordu. Bana sadece bakıp içeri gitmişti. Göz yaşlarım akıyordu. Burdan gitmek istiyordum. Bedenim istemsizce kapanıyordu. Sanırım kafamı sert vurmuştum..
『• • • ✿ • • •』
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✿-Üzgün çiçek-✿
Short Story"Ben kendimi kusurlarımla sevmiyorum üzgün çiçek." Derin nefes al ve ver. Sakin ol, ve dikkatlice oku bu sözü.. "Sevgi kusurları yok etmez, onlarıda kabul eder gül güzelim" ~ ~ ~ Her insan farklı yaratılmıştır. Asla bir kişiden onun gibi biri olamaz...