sahile gittik ilk kez denizi gördüm hayran kaldım o ton rengi kıyılarda çiçekler iplerini yaprakların sardığı salıncaklar bir hayal misali...
Alex beni, ben ise bu olanüstü manzarayı izliyordum, ayakkabılarımızı ellerimize alıp yalın ayak altın rengindeki kumlarda gezdik alex sürekli bana bakıp gülümsüyordu acaba ne düşünüyordu? "En sevdiğin çiçek nedir?" birden düşündüm ismini bilmiyordum fakat görünüşünü biliyordum "ismini bilmiyorum, komik bir durum bu ama gerçek benim en sevdiğim çiçeğin çokça ton rengi var fakat ben beyaz olanını seviyorum ingiltere çiçeği olarakta anılır" alex "ha ha biliyorum kamelyaa" ona baktım sevdiğim çiçeğin bile ismini doğru dürüst bilmiyordum ve o biliyordu gözlerimi mutluluk kapladı "adı da kendisi gibi güzel. Evet kamelya çiçeğini çok seviyorum rahibe hep bahçeye ekerdi..." bana bakar "rahibe?"
"Evet rahibe ben yetimhanede bu yaşıma kadar kalmış bir kızım 18 yaşındayım 20 değil adım olivya jons bu tek bildiğim bu hayatı bilmiyorum, yüzmek , deniz, bisiklet sürmek, ip atlamak, içmek, kız kıza vakit geçirmek, sevgili... B-bunlar ne demek bilmiyorum koca duvarların içerisinde yaşadım büyüdüm oyuncaklarım hiç olmadı temizlik yaptım elimi ayağımı kırdım kestim ve bunlar benim için hiç." bana baka kaldı çok şaşırmıştı belliydi "b-ben bunları bilmiyordum" dedi ve önüne döndü "hadi gidelim mayo falan alalım denize girelim korkutucu değil" ona baktım "sana güveniyorum alex" birlikte alıp değişilip geri geldik koşarak girdik tabi ben azcık yavaş bilmiyordum yüzmeyi alex tabi direk daldı ıslak şekilde çıktı sudan çok sexidi farketmeden dudağımı ısırmışım hahah elimden tutup yavaşça suya soktu belimizdeydi su seviyesi dizlerimizi çöktük ve ayaklarımı onun beline doladım nefes nefeseydik saçları dağınık şekilde ıslaktı onlarla oynuyordum bir yandan da soru sorcaktım "senin gecmisin kisiligin yasin kac ?" gözlerimin içine dalmış vaziyetteydi "ben 20 yaşındayım fakir fukara bir aile çocuğuydum kaçtım evden kendime düzen oluşturdum zaten evlatlıkmışım ben zor olmadı kaçmak" sessizce dinledim "en sevdiğin renk ne peki alex?" biraz daha yaklaştık "yeşil" dudaklarıma bakıyordu tabi bende istemsizce gülüyordum "ya senin olivya?" gözlerimi dudaklarından ayırmadan "mavi" dedim "hımm" aramızda mesafe kalmamıştı yapışmıstık sanki ve o çok istediğim an olucaktı yavaşça hafif şekilde dudağımın kenarına öpücük kondurdu ve yavasça aşağı indi boynuma minik minik öpücükler kondurdu bu his sanki içinde bir boşlukta kelebekler uçuşuyormuşçasınaydı elini yavaşça belimden aşağı indirdi ve elini bikinimin altına sokmaya çalışıyordu ama elini tuttum bu kadar aceleci olmamalıydık "daha değil olmaz" bana baktı ve dudağımdan öptü "hadi çıkalım" dedi şezlonglara yattık. Uyumuşuk hava kararmıştı, "Ahh ahh" canım yaniyor sanirim bir şey ısırmıştı "alex kalk alex çabuk kahretsin ya" alex kalktı direk beni kucagına aldı ve ninesinin evinin önündeki barakaya oturttu flaş yakıp bakti ve ordaki çeşme suyuyla ayağımı ovaladı "yengeç ısırmıs pek mühim değil ama bir bakayım" dokunurken bastırıyordu "ah aciyor kahretsin bırak çok acıyor" alex bırakmadı zehir varmı diye bakıyordu o sırada geta nine cıktı ve alexin kafasına vurdu "bir kıza yapılırmı bu istemiyorum diyor niye zorluyon" alex bir bana bir ninesine baktı "sen olayı yanlış anladın nine ben sadece" nine "sus, kalk kızım bu aksam benim yanımda yat " kafamı sallarım ve o gece nineyle yatarız...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANET
AdventureBir cinayetti başlatan hayatımın gerçeklerini, bitiren ise bir avuç topraktı... Olivya adında ergen ve yetimhanede büyümüş bir genç kız bir serserinin peşinden gider ona sığınır ve ailesi olarak görür ve daha fazlası. Alex başına buyruk, aile sevgi...