Taehyung aradan geçen dakikaların ardından hala ortalıkta yoktu.
Jungkook Taehyung'a bir şey olmayacağını düşünse bile ne olacağını ve onların yolunu kesen kişinin kim olduğunu merak ediyordu. Fakat arka koltukta olan Jimin'i bırakamıyordu.
Jimin her şeyden an itibariyle şüphe duymaya başlamıştı. İçinden Taehyung'a bir şey olmaması için dileklerde bulunuyordu.
Camın ardından gelen rüzgar sesleri biraz daha korkmasına yardım ederken bacaklarını kendine çekti. Karanlık ormanda arabanın ışıkları yanmadan öylece duruyorlardı.
...
"Bu ne cüret?"
Taehyung onları rahatsız eden kişinin ona ihanet eden eski dostunun olduğunu görünce sinirlenmişti.
"Sizi takip ediyordum, burnuma dolan güzel koku başımı döndürdü."
Taehyung yüz ifadesini bozmadan öylece karşısındakine bakıyordu.
"Bencillik etmemeli, arkadaşına yardım etmelisin."
"Sana yardım asla etmem, hele ki kendi avımla."
"İyi avlandığını söylerlerdi, inanmazdım."
Vampir hemen Taehyung'un yanına geldi. Parmaklarını omzundan boynun doğru dolaştırırken etrafında dolanıyordu. Yavaşça kulağına eğildi.
"Haklılarmış."
"Çek elini, Jongin.
Taehyung'un söylediği şeyle adam güldü.
"Hatırlıyor musun, zamanında bende aynı cümleyi senin için kuruyordum."
Eliyle Taehyung'un boğazını sıkıca sıktı.
"Sıra bana geldi."
Taehyung elini adamın elinin üzerine koyup hızlıca geri çekti ve elini ters bir hareket ile döndürüp kırdı.
Vampir tısladı ve Taehyung hızlı davranıp vampiri önüne aldı ve sırtını göğsüne yaslamasını sağladı. Saçını geriye doğru çekti. Vampir acıyla inlerken bu sefer Taehyung fısıldadı.
"Hala benim yanımda bu denli inliyorsan, demek ki sıra sende değilmiş."
Vampiri serbest bıraktı ve vampir Taehyung'un gözlerindeki tehlikeli bakışları görüp yavaşça geri adımlar atarak uzaklaştı.
"Karşıma çıkma."
...
Arabanın kapısı açıldığında ikili sol tarafa baktı. Taehyung üzerini düzeltip arabaya bindi. Hiçbir şey belli etmeden kemerini taktı.
"Hey, neredeydin?"
"Ağacın bir parçası arabanın üzerine düşmüş, gereksiz bir şey için korkmanıza gerek yok."
Jungkook'a ardından Jimin'e baktı ve gülümsedi.
Jungkook yanındaki adam ile sonra görüşeceklerini bildiği için bir şey demedi.
...
Araba, bir villanın önünde durduğunda Jimin etrafa bakındı.
Buranın neresi olduğu hakkında en ufak bir bilgisi yoktu, arabada uyukladığı için fazla bakamamıştı etrafa. Baksa da bileceği bir yer olduğunu düşünmüyordu.
Villa ormanlığın içindeydi. Ve fazlasıyla büyüktü.
Siyah villanın sağ tarafında olan büyük bir ağacın dallarından sarkan yapraklar hoş bir görünüm sağlıyordu.
Asma yapraklar villanın bazı kısımlarını esir almışken diğer kısımları sadece ağacın kuru yaprakları ile doluydu.
Jimin gülümseyerek eve bakarken Jungkook ve Taehyung önden ilerliyordu. Jungkook arkasına baktı ve Jimin'e seslendi.
"Hadi gel bakalım."
"Geliyorum."
Jimin hızlıca yerdeki otların üzerinden geçerken gördüğü çiçeğin zarifliği ve güzelliği karşısında donakaldı.
Taehyung ve Jungkook Jimin'in ilerlemediğini anlayıp arkasına baktı.
Jimin yere eğilmiş bir şekilde işaret parmağı ile çiçeğin yaprağını seviyordu başını sağ omzuna doğru uzatmıştı. Bu görüntü onların gözüne güzel gözükmüştü.Taehyung yavaş adımlarla Jimin'in yanına ilerledi.
"Uzun zamandır açmıyordu, senin şansına açmış."
Jimin başını kaldırıp Taehyung'a baktı.
"Bu çiçeğin ismi ne?"
"Lavinia, diğer adıyla Ölüm çiçeği."
Neden ölüm diye düşündü Jimin içinden ve yavaşça doğrulup Taehyung'un yanına geldi.
"İstersen sana onun hikayesini anlatabilirim."
Jimin mutlu olmuş bir şekilde başını sallamıştı
"Ama önce içeri girmeliyiz."
Taehyung elini yavaşça Jimin'in sırtına koydu ve ilerlemeye başladılar. Jungkook eve çoktan girmişti ve kapıyı aralık bırakmıştı.
...
Şömineden gelen ateş sesleri, çıkan kıvılcımlar ve çalan kısık sesli şarkı.
Jungkook Jimin'e kahvesini verip üzerine örtülü olan battaniyeyi düzeltti.
Jimin teşekkür edercesine başını öne eğdi ve gülümseyerek Taehyung'a döndü. Pür dikkat onu dinlemeye koyuldu.
"Titus'un savaşa gittiği bir gün kızı Lavinia, düşmanı olan Tamora'nın iki oğlunun tecavüzüne uğramış. Titus Andronicus bu haberi alır duymaz, kızını kendi elleriyle öldürmüş. Sonrasında da bir tepeye gömmüş. Günler ve aylar sonra mezarın üzerinden bir çiçek ortaya çıkmış, ama fazlasıyla zarif bir görüntüsü varmış. Titus, bu çiçeği kızına benzetmiş. Bu sebeple çiçeğin ismi Lavinia, başka bir tabiri ile ölmüş çiçeği olmuş. "
Jimin ağzı açık bir şekilde kalmış ve kaşlarını havaya kaldırmıştı.
"Fazlasıyla etkileyici."
Taehyung ve Jungkook Jimin'i onaylayıp ona bakmışlardı. Jimin kendini durduramayıp kendi kendine konuşmuştu.
"O iki kardeş neden o kızcağıza zarar vermiş ki.. Ne yapmış olabilir o kız onlara."
Bakışlarını ikiliye çevirdi ve onlara baktı.
Taehyung ve Jungkook başlarını sallayarak onu onayladılar.
Jungkook söze atladı ve konuştu.
"Onlar ezeli düşman. Bir şey yapmış olsa da, olmasa da zarar verirler."
Jimin başını sallayıp gözlerini ovuşturdu.
Taehyung Jimin'in uykusunun geldiğini anlayıp elinden kahvesini aldı ve sehpaya koydu.
"Burada uyuyabilir miyim, sıcak ve fazlasıyla güzel."
Taehyung gülümsedi.
"Elbette."
Taehyung, Jimin'in açıkta kalan üzerini iyice örttü.
Jungkook ikiliye bakıp gülümsedi ve bir adım geriye çekildi.
"İyi uykular."
Jimin sadece mırıldanıp yastığa iyice sokulmuştu.
Taehyung ve Jungkook oturma odasından uzaklaşıp üst kata çıktılar ve Jimin kendini uykunun kollarına bıraktı.
Eminim ki kimse bu bölümü bugün yayınlayacağımı düşünmüyorduu
Lavinia çiçeği hikayesini biraz değiştirdim, o konuda şikayet edenler olursa diye açıklama yapıyorum. Kendi kurgumdur.
Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin sizleri seviyorum..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hybrid. |vminkook|
Misterio / SuspensoJimin masum bir bebek. İki tane koca adamla başa çıkabilecek mi? Peki ya bu koca iki adam, Jimin'in hayatını iyileştirdi mi daha mı kötü etkiledi?