Lanet

11.5K 556 244
                                    

Alarmın çalması ile güne gülümseyerek gözlerini açmıştı Jimin. Diğer insanlar gibi güne lanet etmeyecek kadar saftı.  üstündeki örtüyü ittirip aklına ilk gelen şeyi yaptı, yataktan sarktı ve minik farenin bıraktığı ekmek kırıntılarını yiyip yemediğini kontrol etti. Kırıntılara ait bir iz olmadığını gördüğünde gözlerinin kısılmasına neden olacak kadar genişletti yüzündeki eşsiz gülümsemesini. 

yataktan inip üstünü düzeltti ve dolabının karşısına geçip kapağını açtı ve askıda duran okul kıyafetlerini çıkardı. Üstündeki ince kıyafetleri okul kıyafetleri ile değişip kenarda atılmak için bekleyen kırık aynanın önünde durdu. Aynadaki yansımasına da bir gülümseme sunarak tarağı yardımıyla saçlarını taradı. Çantasını omzuna takıp ses çıkarmamaya dikkat ederek odasından çıktı ve merdivenleri gecenin aksine teker teker indi.

 Okul için çıkmadan önce halasının çıkmadan önce bıraktığı ekmek parçasınını aldı ve çantasına koyarak evden ayrıldı. Hafta içi her gün geçtiği yolu yine aynı titizlikle inceliyerek yürüdü, tabii ki aklını dünkü cinayet kurcalıyordu. Evine yakın işlenmişti. Korkmasına neden oluyordu. 

Bir kadındı ve iki farklı yerden ısırılmıştı. Cesedi öylece bırakılıp gidilmişti. Sabah kreşe bırakılmak üzere annesi ile yürüyen çocuk tarafından fark edilmişti. Jimin, kendisi bu kadar etkilenmişken o çocuğun ne denli etkilenmiştir diye  düşünmek istemiyordu.

Bu vampirler oldukça acımasız olmalıydılar.

aklındaki düşüncelerle boğuşurken okula vardığını bile fark etmemişti Jimin kapının önünde duran okul görevlisine gülümseyerek selam vermişti ve hızlıca okulun içine girmişti soğuktan kırmızı olan burnunu ve buz gibi olan ellerini aldırış etmeden merdivenlerden çıkmaya başladı merdivenin sonuna geldiğinde önüne geçen beden buna engel oldu Jimin kafasını yavaşça yukarı kaldırıp karşısındaki bedenin suratına baktı gördüğü kişi ile derince yutkundu ve bir adım geriye sendeledi ardından zar zor kendine gelip titreyen sesi ile konuştu

''ç-çekilebilir misin?''

gördüğü kişi ona zorbalık yapan tayfanın liderinden, Jinsuktan, başkası değildi. 

''neden?'' diye cevap verdi Jimin'in sorusuna genç çocuk.

''derse g-geç kalacağım da ondan.''

''hah,sence bu umrumda mı küçük?''

Üstündeki korkuyu bir kenara atmıştı çünkü koridorda bir öğretmen vardı bu onun kendisine bir şey yapamayacağının bir göstergesiydi diye düşündü Jimin.

''Bilmem ama benim umrumda şimdi çekil.''

Jimin'in kendisinden  korkmadığını ve azarlayıcı bir dilde konuştuğunu gördüğünde sinirlenmişti Jinsuk

''seni küçük!''

 gözlerini kısıp hızlı bir şekilde ellerini Jimin'in göğsüne götürüp geriye doğru ittirdi Jimin'in ağzından minik bir çığlık çıkmıştı ve gözlerini sıkıca kapatmıştı fakat yere düşmediğinde şaşkınlıkla gözlerini araladı ve kafasını hafifçe aşağıya eğdi ve görüş açısına belindeki uzun ve ince eller girdiğinde tüyleri diken diken olmuştu ve vücudu istemsizce titremişti kafasını yukarı kaldırarak belindeki elin sahibine baktı dikkatini çeken turuncu gözlere baktı ve karşısındaki kişinin soğuk nefesini hissetti.

Onu tutan bu yabancı, nedensizce korkmasına neden oldu. İstemsizce gözlerini kaçırdı, henüz yüzünü inceleyememişti bile. Bir teşekkür mırıldanıp toparlanmıştı ancak o kadar kısık sesliydi ki kendisi bile duymamıştı. Yine de bu yabancı, duymuş olacak ki buz gibi sesiyle cevapladı.

"Rica ederim."

Jimin nedenini bilmese de hızlıca oradan uzaklaşmak istedi, yaptı da. sınıfına girip sırasına oturdu. sıra arkadaşı Sujin ile iyi anlaşırdı.

"Selam bebek adam."

Jimin yakın arkadaşı Sujin'e melek gülümsemelerinden bir tanesini sunarak cevap verdi.

"Günaydın, Sujin!" yanağını sıkan elle kaşlarını çattı ve eli tutmaya çalıştı.

"ayş Jimin! Bebek adam seni, çok şirinsin!"

Sujin sonunda Jimin'in yanağından çektiğinde Jimin yanağını ovuşturdu. Dudğını sarkıtıp kendini bilerek acındırdı.

"acıdı ama.."

"hadi ama, sadece dokundum ayol!" Sujin inanmaz bir tavır ile konuşmuştu. Jimin'in sarı saçlarını karıştırdı.

"yaa! saçlarım!" Jimin, Sujin'in karıştırdığı saçlarını düzeltmeye çalışırken dersi başlatmak adına öğretmen içeri girdi ve ders başladı.

Dersin ortasında sürekli Jimin'in ayağına vurup dikkatini çekmeye çalışan Sujin, oldukça sıkılmıştı. Jimin'e sürekli ismini fısıldayıp duruyordu. Jimin ise inatla bir şey yokmuş gibi davranıyor, büyük bir çaba ile dersi dinliyordu. En sonunda dayanamayıp Sujin'in cevapsız kalan seslenişlerine cevap verdi.

"Efendim!?"

sesi beklediğinden daha yüksek çıktığı için bir kaç dakika içerisinde bir azar eşliğinde kendini kapıda buldu. Dersten kovulmaya alışık olmadığı için moralini fazladan bozan Jimin, yere oturup bacaklarını kendine çekti. Çenesini dizine yaslayarak karşısındaki duvarı ve üstündeki panoyu izlemeye başladı. 

Duyduğu ayak sesleri ile başını çevirip baktığında koridorda onun bulunduğu tarafa doğru ilerleyen iki büyük beden gördü. Bedenlere bakarken gözleri ikisinin arasında gidip geliyordu. Taa ki birisi ile göz göze gelinceye kadar. Gözlerini sonlarına doğru kızıllaşmış saçlara sahip olan bedenin gözlerinden ayıramamıştı. Hipnoz olmuş gibi. En sonunda yanındakinin gözlerine baktığında onun da kendisine baktığını görmesi ile kalp atışlarını boğazında hissetti. Gözleri ikisinin arasında gelmeye devam ederken ikili de ilerlemeyi kesmişti, durup ona bakıyorlardı. 

Hybrid. |vminkook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin