Selam ben Katrina uzun zamandır ilham gelmediği için yeni bölüm atamıyordum bu yüzden boş vaktimde yazayım dedim ehuehu
~~~~~
Üçlü eski bir depoya gelmişlerdi fakat Jimin olanlardan ve nereye gittiğinden bir haberdi. Uzun süre deponun önünde bekleyip Jimin'e bakan ikili zar zor bakışlarını Jimin'in üzerinden çekmişlerdi, bu eşsiz güzellikten gözlerini ayırmak onlar gibi kişiler için bile zordu. Jimin'i taşıyan uzun boylu genç yanındaki arkadaşının konuşması ile bakışlarını ona yönlendirmişti ve de onu pür dikkat dinlemişti.
"Girsene içeri, Hasta olacak o."
Kafasını sallayıp adımlarını kapıya doğru ilerletti genç, kapıya vardığında da kucağındaki minik beden ile kapıyı açamayacağı için arkadaki arkadaşına usulca dönüp seslendi.
"Ben açamam, aç şu sikik kapıyı."
"Bu da bahane oldu. Normalde de açmıyorsun ki zaten."
Arkadaşının söylediklerine karşı gözlerini devirip nefesini dışarıya verdi. Arkadaşı Kapıyı açtığında kendini içeriye atıp dışarıdan da soğuk olan deponun havasını içine çekti ve sırıttı. Ama bu sırıtma uzun sürmedi. Çünkü ışıklar yanmıştı ve kendi ortamlarındaki en büyük kişi gelmişti.
"Neredeydiniz siz, şehire mi indiniz yoks-"
Büyük olanın odağına Jimin'in minik bedeni girmişti. Kaşlarını çatıp Üçlünün yanına iyice yaklaştı ve Jimin'e dikkatlice baktı.
"Bu da kim?"
"Hyung anlatacağım. Bekle bir saniye."
Hepsi birlikte deponun ortasındaki koltuklara gitmişti. Jimin'i kucağından indirip yavaşça koltuğa yatırmıştı genç çocuk. Jimin yerinde hafifçe kıpırdanıp kendini koltuğa yatıran gencin elini tuttu ve sessizce mırıldandı.
"Bırakma beni"
Genç çocuk, gözlerini kısıp bakışlarını elini tutan minik ellere baktı.
"Lütfen..."
Jimin oldukça çaresizdi. Hep sevgiye muhtaç biri olmuştu, hiç bir zaman ise ihtiyaç duyduğu bu sevgiye sahip olamamıştı. Şimdi ise her zamandan daha çok ihtiyacı vardı sevgiye ve korunmaya.
Her ne kadar gözlerini açamayacak kadar yorgun olsa da korku bedenini bir saniye olsun terk etmemişti çünkü.
Aşağıdan inen grubun diğer üyeleri insan kokusunu aldıklarında hızlıca yanlarına gelmişti ve Jimin'e bakmaya başlamışlardı. Grubun ortancası hızlıca bakışlarını yanındaki ikili arasında gezdirdi.
"Akşam yemeği mi yoksa sadece bir köle mi?"
Sırıtıp jimin'e doğru eğildi ve boynunda burnunu gezdirdi. Güzel bir nokta bulup orayı kokluyordu ama bu uzun sürmedi.
"Çekil ondan seni pislik!"
Arkadaşının ona olan bu çıkışmasına şaşıran ortanca çocuk, kafasını kaldırdı. Bu sürede istemsizzce nefesini tutan Jimin, sonunda nefesini serbest bırakmıştı.
"Paylaşmayacak mısınız?"
Sahte bir üzgün surat takıntı ortanca olan. Genç adamlardan biri konuşmaya başladı.
"Bu," Bunu söylerken işaret parmağı ile koltukta yatan, korku kanına işlemiş olan Jimin'i işaret etmişti.
"Ne bir köle ne de bir aşkam yemeği."
Uyarıcı ses tonu ile konuşmuştu. Ortanca gözlerini devirip kollarını göğsünde bağladı.
"İyi be. Ama Güzel koku-"
Mırıldanmasını kesen şey en büyüklerinin sorduğu soruydu. Bir şeylere açıklık getirmek içindi.
"Kimin nesi bu?"
Jimin'i buraya getiren iki genç adama hitaben sorulan soru hemen cevap aldı.
"Bilmiyoruz."
Cevap çok tatmin edici olmasa da büyük olan, elini çenesine atıp kafasını aşağı yukarı hafifçe sallamıştı.
"O zaman sorularımı," bakışlarını Jimin'in üstüne çevirdi ve onu süzdü. "bu şeker çocuk uyanana kadar saklayacağım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hybrid. |vminkook|
غموض / إثارةJimin masum bir bebek. İki tane koca adamla başa çıkabilecek mi? Peki ya bu koca iki adam, Jimin'in hayatını iyileştirdi mi daha mı kötü etkiledi?