1-)Ölüm Ve Karanlık

709 252 238
                                    

Annesiz olmaktan daha kötü bir şey vardır: Annenin kötü olması. Bundan da kötü bir şey varsa o da iyi annenin ölümüdür.











Başlangıç tarihini buraya alalım..:)

Kaderin belirlendiği gece bu geceydi ve kader geceleri hep kötüydü.

Ölmeseniz yaşar mıydım anne? Sizi öldürmesem olmaz mıydı?


GİRİŞ

Azra, gece olmasına rağmen mutluydu - çocuklar geceleri sevmezdi. Gece olunca uyumak zorundaydılar. Geceler hep karanlık olurdu, yıldız ve ay ise karanlığı bölen umut. Geceleri, özellikle de yıldızlar gözükmeyince sevmezdi çocuklar. - Ama Azra yine de mutluydu. Mutlu olmaması için hiçbir sebebi yoktu sonuçta.

Her zamanki gibi ödevini geç vakitlere kadar ertelemişti. Acele acele özensiz bir şekilde ödevini yetiştirmeye çalışıyordu. Bir yandan da neden bu kadar ödevim var ki yani? Aslında belli hoca bizim sınıfı sevmiyor diye kabak benim başıma patlıyor tabii. Hoclara da hipokrat gibi bir yemin ettirsek iyi olurdu;"kendim için:sınııfı sevmiyorum diye;çok ödev vermeyeceğime, sınavları zor yapmayacağıma, yemin ederim..." diye düşünmekten kendini alamıyordu. Neredeyse son soruya gelmişti. Soruyu okuyunca suratını buruşturdu ve yemyeşil gözlerini kısarak;"Sizce yazı gelecekte şimdiki değerini koruyacak mı? Neden? Sorusuna okkalı bir cevap yazdı. "Ne bileyim kardeşim ben. Sence ben müneccim miyim yani? Yok sen müneccimsen söyle, ona göre güzel sorular sana ben sorayım. Mesela, yarın sabah uyandığımda ilk aklıma ne gelecek? Bak, bu da geleceğe dair. " sonra kalemini masasının bir köşesine koydu başını geriye attı ve yanaklarını şişirip rahatça derin bir oh çekti. "ohh bitti."

Yarın kalkınca aklına ilk ne geleceğini sormuştu öyle değil mi? Yarın yine her zamanki gibi mutlu kalkacağına inanmıştı. Bilmediği şey ise şuydu: bazı şeylere sadece inanılırdı.Neden mutsuz olsundu ki? Bu sorunun cevabını yakında öğrenecekti. O geceye kadar mutsuz olması için hiçbir sebebi yoktu , tek derdi okulda teneffüs zilinin çabucak çalması ve dersi kaynatmaktı. O zamana kadar...

Sandalyesini geriye çekip ayağa kalktı kollarını iki yana açıp olabildiğince geriye çekti sonra boynunu çevirmeye başladı. Boynundan bir çıt sesi çıkınca "Yaşlanıyorum." diyerek gülümsedi. Bacaklarını iki yana hafifçe açıp bugün sabah beden eğitimi dersinde öğrendikleri gibi elini ayaklarına dokundurmaya çalışarak esnedi.

Tam annesine seslenecekti ki garip bir şeyler hissetti sanki seslenmek istemiyor gibiydi. Bu his hiçbir his gibi değildi. Evden çıkarken unuttuğumuz bir şey var gibi hissederdik ya hani, işte biraz ondan vardı. Bir an aklımıza gelen çok önemli bir şey varmış gibi gelirdi ya,güzel, özel bir şey, ama o şeydi işte. Bulamazdık. Önemli bir şeydi. Bazen bir nedenden dolayı bugün özel gibi gelirdi de özelliğini bulamazdık. Neden özeldi bilemezdik. Bazen de, çok yeni ve güzel bir şey kazanmış gibi hissederdik. Ama yine şeydi ya. Şey. Bir şey. Bir his. Garipti. Tanımsızdı. Daha önce hiç böyle hissetmemişti. Garip bir duygu onu durduruyordu. Hissetmiş miydi olacakları, anlamış mıydı? Anlamamayı dilerdi...

Sonra başını hızlıca kendine gel der gibi iki yana salladı ve annesine seslendi; "Anne?" Birkaç saniye annesinin ona "hâlâ uyumadın mı sen?" demesini bekledi. Ama hiç ses gelmedi sonra tekrar seslendi "Baba?" yine ses gelmedi. Biraz korkmaya başlamıştı gece gece nereye gitmiş olabilirler ki diye düşündü. Hemen ardından kendini onların zevkli bir sohbete dalmış olduklarına inandırdı.

KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin