4. bölüm olan "Geçmişin Yükü" hikayesinin devamı olarak düşünebilirsiniz. Eğer onu okumadıysanız önce onu okuyun, sonra buna geçin, daha anlaşılır olur.
•
Veysel'in geçmişi hakkında Kenan'la konuşan Cemile, Veysel'e bunu açıklamak ve aynı zamanda çekmecede bulduğu antidepresan hakkında konuşmak ister...
•••
"Tutulamayan Sözler"
Kenan, o son sözünü söyleyip evden çıkmıştı. Aradan saatler geçmesine rağmen 'Sana olan sözünü tutabilmek için' lafı hâlâ Cemile'nin zihninde çalkalanıp duruyordu. Yıllar sonra ilk defa geçirdiği bir kriz ve o kriz sonrası yeniden geçmişe dönme korkusu sadece Cemile'yi değil Veysel'i de endişelendirmişti. Üstelik bu sefer diğerlerinden farklı olarak, aile olmuşlardı ve bir çocukları vardı. Veysel hem karısına hem kızına olan sorumluluğu için birtakım şeyleri bastırmaya çalışıyordu. Cemile'yi en çok üzen tarafıysa, bununla Cemile'den gizli başa çıkmaya çalışmasıydı.
Cemile yatak odasına girmeden önce kapının ardından Veysel'i izledi. Yatağın üzerinde bağdaş kurmuş, sırtını yatağın başlığına yaslamış, Yağmur'la oynuyordu. Oda Yağmur'un şen kahkahasıyla dolarken Cemile o her zamanki sıcak gülümsemesini yüzüne ekleyip içeri girdi.
"Uyumadı mı hâlâ?"
"Uyur mu ya, baksana cin gibi maşallah,'' dedi Yağmur'u uçurur gibi havaya kaldırmadan önce. Yağmur havada kollarını açmış, yüzüne de kocaman bir gülümseme yaymıştı. Kızıyla vakit geçirdiği her an Veysel'in de yüzünde güller açıyordu. Cemile ağır adımlarla yatağın köşesine geçip oturdu. Yüzünde ince bir tebessümle izlemeye başladı. İlaç konusunu Veysel'le konuşmak istiyor ama bir türlü söze nasıl başlayacağını bilemiyordu. Üstelik şimdi bu kadar keyifliyken bu konuyu konuşmanın doğru olup olmadığına da karar verememişti. Düşünceli bakan gözleri bir süre Yağmur ve Veysel'de gezinirken, onun bu halini Veysel'in fark ettiğini anlayamamıştı bile. Veysel birkaç saniye duraksayıp bakışlarını Cemile'nin yüzüne sabitledi ve hemen ardından elini Cemile'nin çenesine koyup usulca okşadı, sonra başını yukarı kaldırıp göz göze geldi.
"Cemile'm...n'oldu gülüm, durgunsun." Cemile birkaç saniye sadece Veysel'in endişeyle bakan deniz gözlerine baktı. O an kalbimi sıkıştıran o endişenin ve korkunun bir anda uçup gittiğini, yerini huzura bıraktığını hissetti. Bu gözler ona her böyle dingin ve aşkla baktığında içindeki tüm sıkıntı giderdi. Ama kısa sürdü.
''Bir şey yok cankuşum, iyiyim,'' deyip gülümsemesini artırdı. Sonra durumu idare etmek için ''Bu cadı kızın bugün beni çok yordu babası," dedi hafiften sesini yükselterek. Veysel gülerek dikkatini yeniden havada tuttuğu Yağmur'a verdi.
"Kızım hayırdır, anne şikayete başlamış şimdiden." Yağmur az öncekinden daha sakin gülücüklerle cevap verdi babasına. Uykusu gelmişti, hafiften mayışmaya başlasa da babasıyla geçirdiği keyifli zamanın tadını çıkarmak istiyordu.
Veysel Yağmur'un yanağına bu akşamki bilmem kaçıncı öpücüğünü daha kondurup kızını dizine oturttu. "Yesem mi kız ben seni," dedi ellerini tombul yanaklarında gezdirirken. "Yiyeyim mi bu bal yanakları?"Sonra bakışlarını Cemile'ye çevirip "Biz bunu yaparken şekerini fazla mı koyduk acaba," dedi. Cemile yüzüne şirin bir gülümseme ekleyip başını utançla yere eğdi. "Dediği lafa bak!"
Sonra başını yavaşça kaldırıp yine yüzünde tebessümü eksik olmayan kocasına baktı uzun uzun. Yağmur iyice mayışmıştı, gecenin geç saatlerine kadar uyanık kalması bile mucizeydi. Veysel hiç bozmadan usulca "Gel babacım," diyerek Yağmur'un başını göğsüne yasladı. Minik bedeni babasının gövdesinin üzerinde yüz üstü yatarken gözleri yavaş yavaş ağırlaşmaya başladı. Arada bir ağlamaklı çıkan sesinden huysuzlandığını anlayan Veysel, sırtını pışpışlayıp saçına yumuşacık bir öpücük kondurdu. Sonra kadife gibi çıkan kısık sesi yankılandı odanın içinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Dağı || İçimizde Kalanlar (One Shot)
ContoGönül Dağı'nda yazılmasını istediğim fakat ne yazık ki ısrarla yazılmayan bazı detaylar. Özellikle Cemile ve Veysel cephesi için geçerli bu. Dizinin benim nezdimde en doğal ve en nahif çiftinin bu kadar görmezden gelmesi yakındığım bir durum. Çünkü...