İki Küçük Velet

181 23 16
                                    

"Tanrım! Niye bana inanmıyorsun Ochaco?"

"Dediğin şeyde ufacık bir mantık yok Todoroki. Sen şizofren olmadığına eminsin değil mi?"

Sinirle saçlarını geriye attı daha sonra da tekrar iç çekti. Bunu kaç kez yaptığını bilmiyordu ama arkadaşını ikna edemedikçe delirecek gibi oluyordu.

-"Ochaco... Bak gerçekten ciddiyim."

-"Tamam, 'Diyelim' doğru söylüyorsun. Doktorun dedikleri peki? Çocuk travma yaşadı, halüsinasyon görmesi normal. Tanrı aşkına onu ciddiye mi aldın?"

-"Gerçek diyorum. Çocuğun bilemeyeceği şeyleri söyledi. Bana inanman lazım!"

Kahve saçlı kız bıkkınlıkla arkadaşına baktı. Tamam, çocuğun yaptığı davranışları bazen kendisini de tedirgin ediyordu ama istese de inanabilecegi birşey değildi. O intihar eden çocuğu görmesi de -en azından arkadaşı bunu idda ediyordu- cabası. Cidden arkadaşı delirmişmiydi?

O sırada onları ve havada uçan çocuğu izleyen Mira, hala bunu nasıl yaptığını sorguluyordu. Acaba kahve saçlı ablasının dediği gibi şizofren mi olmuştu? Şizofren neydi ki?

-"H-hey sana birşey sorabilir miyim..?"

Neredeyse fısıltı gibi olan sesi yeşilli duymuştu. Çocuğun boyuna doğru süzüldü ve bacaklarını kırarak havadan ona baktı. Kafasını sağa eğerek çocuktan sorusunu bekledi.

-"Şizofren ne demek biliyor musun?"

İzuku'nun beklediği bir soruydu bu. Çocuğun zaten bunu merak ettiğinin farkındaydı. Ama ona böyle bir şeyi nasıl diyebilirdi ki?

-"Bilmiyorum."

Çocuğa gerçeği söylemek istemedi. Kaçamak bir cevap daha iyiydi ona göre.

-"Birşey yapmalıyız."

-"Todoroki alınma ama cidden kafayı yediğini düşünüyorum."

-"Ah deliricem! Nasıl inandırabilirim seni?"

-"Sen ne oldu da inandın bu saçmalığa?"

///

Küçük elleriyle kapı kulbunu kavradı ama aşağı çekmek için tereddüt etti. Yakalanmaktan korkuyordu. Mavili kız, çocuğun tedirgin olduğunu farkedince omuzuna dokundu.

-"Yakalanırsak bana bırak tamam mı? Yapabiliriz! Katsuki san için bunu yapabiliriz. Hadi Mira-kun."

Küçük çocuk derin bir nefes aldı ve arkadaşının verdiği cesaretle kapıyı açtı, iki çocuk aynı hızla Katsuki'nin odasına girdiler.

-"Nerden bulucaz şimdi?"

İki minik etrafı kolaçan etti. Görünürde aradıkları şey yoktu. Biraz daha bakındılar. Çekmecelere göz gezdirdiler ama ellemediler. İkiside Katsuki'nin ne kadar titiz ve düzenli olduğunu biliyordu. Dikkat etmezlerse yakalanırlardı.

-"Odayı kurcalamayı bırakın,Mira-kun."

Yeşil saçlı hayaletin dediği şey ile ona baktı Mira. Tavana yakın bir mesafede her zamanki gibi ayaklarını kendine çekmiş duruyordu. Kollarını göğsüne bağlamış ve ona kızgın olmaya çalışarak bakıyordu.

-"Ben senle küstüm Deku-san." Dedi ve dolaba yöneldi çocuk.

-"O da mı burada?" Eri çocuğun yine konuştuğunu duyunca ona soruyu yöneltti.

-"Evet. Odayı kurcalamayın diyor."

-"İyi birine benziyor."

-"İyi de sen onu görmüyorsun ki, iyi olduğunu nerden anladın?"

Küçük kız kıkırdadı."Görmem gerekmiyor ki. İyilik görülen bir şey değildir. Bunu bana Katsuki-san öğretti."

Küçük çocuk hala çekmecelere göz atan arkadaşına baktı. Sonra dolaba geri döndü ama yine birşey gözüne çarpmadı. Tam dolabı kapatacakken en alt bölmede bir kutu farketti. İçini açınca gördüğü şeyle aradıklarını bulmuş oldu.

-"Eri-chan."

Mavili kız oğlana döndü ve ne olduğuna baktı. Elindeki vazoyu görünce sevinçle kollarını çocuğun boynuna doladı. Tam onu tebrik edecekken gelen sesle ikisi de kapıya yöneldi.

-"Siz burada ne halt yiyorsunuz?"

Bir an için iki çocuk da keşke Dekuyu dinleseydik diye düşündü.

Bir an için iki çocuk da keşke Dekuyu dinleseydik diye düşündü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Les Morts Ambulants // BakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin