Açelya: Neden hala bilmiyormuş gibi soruyorsun?
Şekerli Vanilin: Üzgün olmanın sebebi ben miyim?
Gözlerimi bilmiş bir edayla bana bakan Zeynep'e çevirdim. "Cevap versene kızım." dediğinde hemen parmaklarımı ekranda oynatıp cevap verdim.
Açelya: Evet sensinŞekerli Vanilin: Kim olduğumu öğrendiğin için mi?
Açelya: Sanırım
Şekerli Vanilin: Güzelim
Şekerli Vanilin: Ciddi misin?
Şekerli Vanilin: Madem istemiyordun neden benimle konuşmaya devam ettin?
Şaşkınlıkla ekrana bakıyordu şimdi gözlerim. "Aynı şeyden bahsetmiyorsunuz." dedi Zeynep sırıtarak. Kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?"
Meryem gözünde toplanan yaşlara rağmen "Sanırım o senin ona artık bilinen dediğin zamandan bahsediyor." diye cevap verdi. Zeynep, Meryem'e hüzünle bakıp "Meryem." dedi. Meryem artık dayanamayıp göz yaşlarını akıtmaya başlayınca onu kendime çekip sarıldım. "Özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim." Meryem hıçkıra hıçkıra ağlarken Begüm "Senin bir suçun yok Açelya yapmayın be gülüm." dedi ve omzumdaki elini hareket ettirerek okşadı. Dayanamayıp ben de ağlamaya başlamıştım. Oysaki bu tatil bana iyi gelmeyecek miydi? Neden böyle olmuştu her şey?
Emir abi nasıl olur da beni sevebilirdi ki? Çocukluğumuzdan beri onu kendi abimden ayırmamıştım ben. O nasıl olurda bana farklı gözle bakabilmişti ki? Neyime kapılmıştı?
Gerçi ben de aşkın ne olduğunu bilmiyor gibi konuşuyordum! Ben de imkansız bir aşka kapılmamış mıydım? Ben de körü körüne bir umuttur peşinden sürüklenmiyor muydum? Emir abiye de üzülmüştüm şimdi! Nereden bilebilirdi ki o da? Başka birine aşık olduğumu bir tek kendime saklamışken.
O akşam dört arkadaş sarılarak ağlamış, gün sonunda da odalarımıza kapanmıştık. Telefonumun bildirim sesini kapatmıştım. Gözlerim kapalı bilincim açıktı. Elim kolum bağlı olacakları merak etmekten başka yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. Gözlerimi acıyla araladım. Evet acıyla çünkü gözlerim ağlamaktan artık yanıyordu. Eğlenceli geçeceğine emin olduğum Trabzon tatili burnumdan getirmişti beni.
Sonra bacaklarımı yataktan sarkıtıp uçuşan perdelere odaklandım. Rüzgar sert bir şekilde esiyor esintisi tüylerimi ürpertiyordu. Gece burası fazla soğuyordu. Yavaşça ayağa kalkıp camı örttükten sonra tekrar perdeyi çektim. Arkamı dönüp yatağıma bakarken başımın arkasını kaşıdım. Uyumak istemiyordum. Biraz da olsa dışarıya çıkıp hava almaya karar verdim. Dolaba yönelip kapaklarını açtım. İçerisinden uzun, lacivert hırkamı çıkardım ve kollarımdan geçirdim. Dolabın kapılarını kapattıktan sonra yatağın kenarındaki telefonumu elime alıp odadan hızlı adımlarla çıkacakken Zeynep'in sesini duymamla duraksadım.
"Açi? Nereye bu saatte?"
İç çekip ona doğru döndüm. Uyku mahmuru bir halde gözlerini ovuşturuyor, yataktan bacaklarını sarkıtmış ne yaptığımı sorguluyordu. Elimle dışarıyı gösterip "Hava alacağım biraz. Uyku tutmadı." dedim. Elini yüzünden indirip yataktan kalktı. "Bekle ben de geliyorum." İtiraz edemeden hızla hırkasını giyip beni itekleyerek odadan çıkarttı.
Karşı odamızdan gelen sesle birlikte Zeynep'e laf yetiştirmeyi bir kenara bırakıp şaşkınlıkla abimlere baktım. "Oğlum sen niye geliyorsun yat zıbar lan!" demişti Civan. Sessiz ama kızgın bir ses tonuydu. Uyku mahmuru halini incelemeden edemedim yine. Keskin yüz hatları, düzgün duran kaşları, dolgun alt dudağı, sert ve bir o kadarda güzel bakan gözleri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şekerli Vanilin|Texting
Short StoryAçelya: Begüm kuşum bir şey soracağım? İletilmişti. Bir süre bekledim. Görüldü.(14.36) Yazıyor... Balyanak: ? Anında görüp yazdım. Açelya: Vanilya var mı sizde gülüm? (Görüldü) Yazıyor... Balyanak: Ne vanilyası kardeşim? Açelya: Ya vanilya işte...