Valentine Zoe Pagani
"Tamam, tamam. Her zamanki gibi olacak. Biraz acıyacak, ama sonra acımayacak."
Kapının bir anda açılmasıyla son anda bıçağı yastığın altına tıkıştırdım.
"Ne var? Niye pat diye geliyorsun? Kapıyı çalsana."
Gözlerini kısıp etrafa baktı, sonra gülümseyip kapıya yaklaştı. Ucundan tutup kaldırıyormuş gibi yaptı.
"Çalayım mı? Emin misin?"
Yüzümde tek bir gülme ibaresi bulunmazken konuştum. "Ha ha ha. Çok komiksin. Neyse, çık dışarı."
Kaşlarını çattı ve kapıdan uzaklaşıp içeri girdi.
"Hayır. Annem seni çağırıyor. Acilmiş."
"Ne diyor?"
Umursamazca omuz silkti ve dışarı çıkarken bağırdı.
"Yanına git de öğren!"
Onun arkasından bakmayı kesip yataktan kalktım. Masadan tokamı alıp saçımı bağladım ve salona yöneldim.
"Ne oldu anne?"
Annem elindeki cips kasesini koltuğa bıraktı ve kumandayla televizyondaki filmi durdurdu.
"Sonunda."
"Geldim işte. Ne diyorsun sen bana?"
"Biraz dışarı çık diyorum Zoe. Lole, Clara ve Astrid beraber nereye gitmişler gördün mü?"
"Onların ne yaptığı, nereye gittiği zerre umurumda değil."
"Biraz umurunda olsun. Şimdi dışarı çık."
Kaşlarımı çatıp elimi iki yandan bıraktım.
"Ne? Ne yapacağım dışarıda? Bir arkadaşım bile yok, bunu biliyorsun."
"Evet. Ve dışarı çıkıp bir arkadaş edinmeni söylüyorum."
"Anne, hayır. Evde kalayım. Daha yapacak işlerim var."
"Neymiş o iş?"
Kendime zarar vermek.
"Odam temizleyeceğim."
"Odanı ben temizlerim, sen dışarı çık."
Bana başka bir çıkış yolu bırakmamıştı.
"Beni evden göndermeye falan mı çalışıyorsun?"
Cümlemle ayağa kalkıp kaşlarını çattı. "O ne demek?"
"Diyorum ki, babam öldüğünden beri üstüme fazla düşer oldun. Eğer bir erkek arkadaşın varsa bize söyleyebilirsin."
"Zoe, öyle bir şey yok. Şu an ortalığı karıştırıyorsun. Hope duyacak ve saçma sapan düşüncelere kapılacak."
Hâlâ Hope'u düşünüyordu.
"O zaman beni evden gönderme çaban neden?"
"Sadece dışarı çık ve yaşıtların gibi eğlen istiyoru-"
"Ya ben eğlenmek falan istemiyorum! Ben. Hiçbir. Şey. Yapmak. İstemiyorum. Benim yanıma gelmeyin, benimle konuşmayın istiyorum sadece. Beni yalnız başıma bırakmak bu kadar zor olmamalı ya!"
"Bilmiyor muyum sanıyorsun?"
Ona anlamazca baktım. Neyi biliyordu.
Daha doğrusu hangisini.
''Neden bahsediyorsun?"
Elindeki kumandayı koltuğa attı ve bana yaklaştı.
"Baban öldüğünden beri o laneti kullandığını bilmiyor muyum sanıyorsun? Sırf belki kendiliğinden düzelirsin diye bir şey demedim, ama artık yeter. Ya artık diğerleri gibi olursun, ya da seni kontrol altına alırım."
"Beni böyle kabul et ya! Diğerleri gibi olmak zorunda değilim!"
"Hayır, onlar gibi olmak zorundasın."
Sinirlenmeye başlıyordum ve şu an ihtiyacım olan son şey annemle tartışmaktı.
"Sen istedin diye öyle olmayacağım! Bunu kafana sok artık!"
Arkamı dönüp hızlı adımlarla odama geldim. Çantamı alıp içine cüzdanımı ve hapları koydum.
"Zoe! Nereye? Hemen buraya gel!"
Yastığın altından bıçağı da alıp çantama koydum, ceketimi alıp çantamı omzuma aldıktan sonra salona gittim.
"Dışarı çıkıyorum, oldu mu?"
Kaşlarını çatıp çantama baktı.
"Kiminle bulaşacaksın?"
Buluşmak. Hâlâ biriyle görüştüğümü düşünüyordu.
"Sanaldan biriyle tanıştım, kız. Onunla buluşacağım. Akşam yemeğe gelmem. On'da evde olurum."
Bir kaç saniye doğruluğunu ölçmek ister gibi yüzüme baktı, sonra duvardaki saate baktı.
"Şu an saat üç. Onbir'de gelebilirsin."
"İyi."
Evden çıkıp ayakkabılarımı giydim, o an kapı tekrar açıldı.
"Zoe, bunu al."
Kaşlarımı çatıp elindeki paraya baktım.
"Param var."
"Olsun. Sen şunu al."
Yüz doları elime tıkıştırdı ve kafamı iki yana salladım.
"Anne, benim param gerçekten var. Daha dün verdin."
Eliyle ağzımı kapattı ve gülümsedi.
"Sus. Sadece paraları o şeye harcama. İyi eğlenceler."
Kapıyı suratıma kapattığında derin nefes alıp parayı sıktım. Cebimden telefonumu çıkarıp en sondaki numarayı aradım. Telefon çalarken evden uzaklaştım ve açılmasıyla ses geldi.
"Yine mi? Bu sefer ne kadar?"
Elimdeki buruşmuş paraya baktım.
"Yüz dolar."
"Tamam. Üç tablet getiririm. Griddy Donut'un arkasına gel."
"Tamam. Hızlı ol."
Telefonu kapatıp kapüşonumu kapattım ve hızlı adımlarla dediği yere adımladım.
-----
Yazar'ın Görüşü
"Five, bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum."
Five kaşlarını çatıp Luther'a baktı.
"Sen istemiyorsan gelme Luther. Ben şu an kahve içmek istiyorum."
"Ve Ben ile ben de onunla gidiyoruz. Allison da bizimle geliyor."
"Diego?"
Diego bıçaklarını kontrol edip kafasını kaldırdı. "Ben de onlarlayım. Akademidekilerin hepsi bir yere giderken onları yalnız mı bırakayım ha Bir Numara?''
"Ben de geliyorum."
Beş kişi evden çıkıp sokakta yürümeye başladı. Ama bu normallik Klaus'un Ben'i itmesiyle son buldu. Ama sorun itme değildi.
Klaus'un sadece kendisinin görebildiği birini itmesiydi.
"Klaus rahat dur! İnsanlar bize deliymiş gibi bakacak."
Klaus onlara kafa sallayıp Ben'e döndü.
"Uslu durayım mı?"
Ben Hargreeves, Klaus'un işlerinden kendisi zarar görmeyeceği için gülümsedi.
"Hayır."
-----
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deja vu, five hargreeves. [𝗍𝖺𝗆𝖺𝗆𝗅𝖺𝗇𝖽ı]
Fanfictiontamamlandı. - Her şey Griddy Donut'ta istemeden de olsa tanıştığım birkaç garip çocuk ile başlamıştı. - #Bağımlı |🥇| 24.07.2022 #Garip |🥈| 13.09.2022 #Benhargreeves |🥉| 11.09.2022 #Fivehargreeves |6️⃣| 27.03.2023 -