𝟖

768 47 8
                                    

Valentine Zoe Pagani

Kapüşonumu açıp evin ziline bastım. Kısa sürede kapı açıldı ve kızıl saçlar görüş alanıma girdi.

"Sonunda! Meraktan çatladım. Hadi gel."

İçeri geçip üstümdeki ceketi çıkardım ve çamaşır makinesine tıktım. Saçlarımı açıp rahatlamasını sağlarken sessiz ev dikkatimi çekti.

"Annem yok mu?"

"Yok. O çıktı. Bir işi varmış, hızlıca gelmeye çalışırım dedi."

Çantamı açıp içindeki cipsi çıkardım ve ona attım.

"Hadi yine iyisin, vicdanlı tarafıma denk geldin."

Bana kaşlarını kaldırıp baktı.

"Ego mu seziyorum?"

Omuzlarımı silktim ve odama yöneldim.

"Bilemem. Bir teşekkür hiç de fena olmazdı aslında."

Cevap vermedi. Odama girip çantamı masama bıraktım ve ayak seslerinden sonra arkamı henüz dönmüştüm ki üstüme atlayıp yatağa düşmemize sebep oldu.

"Hope ne yapıyorsun ya! Belim kırıldı!"

Bana gülümsedi ve aynı anda telaşla konuştum.

"Hayır hayır hayır! Sakın yapma-"

Bir anda beni gıdıklamaya başlamasıyla kahkahamı tutamadım. Ben ellerini üstümden çekmeye çalışırken o daha da gıdıklıyordu.

"Tamam dur artık! Ho- Hope yeter lütfen!"

Yorulmuş olmalı ki durdu. Bunu fırsat bilip onu yatağa yatırdım ve bana uyguladığı taktiği ona uyguladım.

Beklediğimin aksine hiç bir şey olmayıp gülmeyince gözlerimi sıkıca kapattım.

"Lanet olsun. Sen gıdıklanmıyordun."

''Yani, biraz geç oldu ama olsun."

Yataktan kalkıp ona elimi uzattım. Elimi tutunca onu yataktan kaldırıp odamın dışına sürükledim.

"Hadi bakalım, yeter bu kadar sevgi gösterisi. Git de ders çalış."

Bana yapmacıktan gülümserken kapıyı yüzüne kapattım ve bir kaç saniye sonra yüzümdeki sahte gülümseme silindi. Kapıyı kilitlerken bağırdım.

"Ben uyuyorum! Rahatsız etme beni!"

"Tamaaam!"

Perdelerimi çekip çantamı alarak yatağa oturdum.İçindeki her şeyi yatağıma döküp boş çantayı fırlattım.

Bıçak, biraz tuz, haplar, cüzdan, telefon, buruşmuş kağıt.

Kağıdı alıp açtım ve kendi yazımla karşılaştım. Büyük harflerle yazdığım bu şeyi büyük ihtimalle bir ağlama krizi sırasında yazmıştım.

ÖLMEK İSTİYORUM

Derin nefes aldım ve kağıdı yırttım. Yazı okunmayacak hale geldiğinde yere attım ve haplardan birini alıp ağzıma attım.

Beynim uyuşmaya başlayınca gülümsedim ve telefonumu alıp arama motoruna girdim.

Umbrella Academy

Klaus'un anlattıklarına inanmak istemiyordum. Özellermiş falan. Öyle bir şey olsaydı duyardım galiba.

Karşıma çıkan görseller ile şaşırmıştım. Bir şey çıkmasını beklemiyordum.

deja vu, five hargreeves. [𝗍𝖺𝗆𝖺𝗆𝗅𝖺𝗇𝖽ı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin