Yazar'ın Görüşü
Altı Hargreeves donut dükkanına gelince içerde bulamadıkları Five ile kısa süre şaşırsa da masaya oturdu.
"Nerede bu? Bizden önce geliyordu."
"Gelir birazdan. Merak etmeyin. Biz bir şeyler söyleyelim, belki Zoe de gelir."
"Luther, kadını çağır."
''Bana emir verme. Bekar mısınız!"
Allison onun kafasını tutup masaya gömdü.
''Luther, ne dediğinin farkında mısın!?"
Masadakiler gülerken Vanya kafasını başka yere çevirdi.
Luther kafasını zorla kaldırıp başını elleri arasına aldı.
"Ya tamam, bir an yanıldım. Kafam gitti. Ihm, Bakar mısınız!?"
Kadın elindeki defter ile onlara yaklaştı.Kısaca göz attı ve gülümsedi.
"Bir kişi eksik, bir kişi fazlasınız. Evet,bugün ne alırsınız?"
Vanya kadına kısaca baktı ve Allison'a eğildi.
"Five'ı beklememiz gerekmiyor mu?"
"Gelir o birazdan. Hem, sana daha buradaki her şeyden tattıracağım, o gelene kadar ancak vakit geçer."
Vanya onu onaylayıp eski konumuna geldi, ama sonradan fark ettiği şeyle gözlerini kocaman açtı.
"Herşeyden mi?"
Valentine Zoe PaganiElimi kapüşonumun cebinden çıkarıp merdivenlere baktım. Tekrar onların yanına gitmeli miydim, tam emin değildim. Ama bana yardım edecek tek kişi babaları olmalıydı. Mrdivenleri tırmandım ve kapalı pencereye baktım. Harika.
Önce pencereye tıkladım. Çocuğun pencereyi açmasını bekliyordum ama hiç bir ses gelmeyince ve pencere açılmayınca kendim açmayı denedim.
Ama onu da başaramayınca pencereden tutunup elimi çantama attım. Görmeden ve düşmeden fermuarı açtım ve elimi içine atıp bıçağı buldum. Fermuarı yarım kapatarak pencereye döndüm.
Bıçağı pencereye yöneltecekken durdum. Evlerine zorla girmiş olmuyordum herhalde. Ayrıca girsem de bir şey fark etmezdi.
Pencerenin kapalı yerine bıçağı girdirmeye çalıştım. Ucu girince pencerede gezdirdim ve bir tık sesinden sonra pencere tekrar kapanmadan tutup açtım. Sırtımdaki çantamı alıp içeri attım ve ardından içeri girip pencereyi kapattım.
Oda gerçekten boştu. Ama diğerlerini de bulmalıydım. Odadan çıkıp koridora baktım ve boş olduğunu anlamamla Vanya'nın odasına yöneldim. Kapıyı tıkladım, ama ses gelmeyince kapıyı yavaşça açıp içeri baktım, boştu. Galiba evde kimse yoktu.
Odadan çıkıp kapıyı kapattım ve diğer odalara baktım. Hepsinin boş olduğunu fark ettim ve çantamı sayı çocuğun odasında unuttuğumu hatırladım.
Salaklığıma küfredip hızla odasına yöneldim. Kapıyı hızla açıp içeri dalmamla odadaki elinde çantamda bulunan haplara kaşları çatık şekilde bakan çocuğu görmem bir olmuştu.
Five Hargreeves
Bir anda yönünü değiştirip ara sokağa girince ne yaptığını anlamadan arkasından sokağa girdim. Hızlı adımları yüzünden onu kaybetmem çok kolaydı, ama bugün sırrını çözeceğimi biliyordum, bu yüzden biraz daha yakınına sıçradım.
Girdiği yolların sonu odamın altındaki sokağa çıkınca kaşlarımı çattım. Tekrar mı geliyordu? Bizimle görüşmek istemediğini söyledikten sonra yanımıza mı geliyordu?
Kısa süre tereddüt etse de merdivenleri tırmandı ve pencerenin kapalı olduğunu görmesiyle durdu.
Büyük ihtimalle evde olmadığımızı anlayacak ve gidecekti. O gitmeden diğerlerini çağırmaya karar verdim ve ellerimi yumruk yapmışken çantasına uzandı. Durup ne yaptığını izledim.
Çantasını açtı ve içinden çıkardığı bıçağı pencereye yöneltti. Eve zorla mı girecekti? Bu ne cesaretti böyle.
Pencereyi açtığında şaşırmıştım. Pencereyi açmasın, özellikle bıçakla açmasını beklemiyordum.
Eve zorla giriyordu ama tebrik etmiştim.
Çantasını içeri attı, ardından kendi girdi. Ardından pencereyi kapatınca gülümsedim. Uzun zamandır benim kadar zeki birini görmediğim için şaşırmıştım.
Biraz durup odadan çıkmasını bekledim. Yeterince zaman geçince odama sıçradım ve odanın boş olduğunu görmemle kapıyı yavaşça açıp koridora baktım. Vanya'nın odasına bakıyordu.
Kapıyı kapatıp içeri girdim ve gözüme çantası çarptı. Tamam, Allison burda değildi ve sırrını öğrendikten sonra tekrar kapatırdım.
O gelmeden çantayı açtım ve aynı anda karşıma çıkan tabletler ile kaşlarımı çattım. Bugün de bunlardan almıştı, ama neydi bunlar?
Birini elime alıp içini açtım ve kokladım. Burnuma gelen kokunun ne olduğunu anlamam uzun sürmedi.
Çünkü bu şeyi Klaus da kullanıyordu ve yanımda kullandığı zaman beynimi biraz da olsa beynimi uyuşturduğu için onu yanımdan kovduğumu hatırlıyordum.
Bu şey uyuşturucuydu. Zoe, uyuşturucu mu kullanıyordu?Üstelik bu bir kerelik bir şeye hiç benzemiyordu. Çantada daha üç tablet vardı ve az önce de çocuktan aldığı şey uyuşturucu olmalıydı.
Uyuşturucu bağımlısıydı. Klaus gibiydi, ama Klaus nadiren kullanıyordu. O daha çok içki içiyordu.
Buydu işte. Artık hakkındaki şeyi öğrenmiştim ve onun hakkındaki merakım bitmişti.
Kapının açılmasıyla elimdeki uyuşturucuya bakmayı kestim ve kapıya baktım.
Zoe, bana kaşlarını çatıp baktı. Konuşacaktı ki bir anda arkasında beliren adam ile durdu. Arkasını nasıl gördüğünü anlamamıştım ama şu an konu bu değildi.
"Galiba seninle konuşmamız gereken bir şey var, Valentine Zoe Pagani."
Kahretsin. Reginald Hargreeves Zoe'yi tanıyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deja vu, five hargreeves. [𝗍𝖺𝗆𝖺𝗆𝗅𝖺𝗇𝖽ı]
Fanfictiontamamlandı. - Her şey Griddy Donut'ta istemeden de olsa tanıştığım birkaç garip çocuk ile başlamıştı. - #Bağımlı |🥇| 24.07.2022 #Garip |🥈| 13.09.2022 #Benhargreeves |🥉| 11.09.2022 #Fivehargreeves |6️⃣| 27.03.2023 -