Greg Lestrade
Noel arifesi yaklaşırken Londra'ya güneş yarım doğuyordu sanki. Şehir solgunlaşıyor, gündüz geceden farksız oluyordu, hatta mağazalarla evler sabahları ışıklarını açık tutmak zorunda kalıyordu
Ve Greg bir yandan arkadaşının güvenliğini sağlamaya bir yandan ise Nick'in kendisine ulaşma çabalarını görmezden gelmeye çalışıyordu
Ama bu dün geceye kadar sürebilmişti, telefonuna gelen mesajla bir süre bakışmış ve sabahın ilk ışıklarına kadar ona cevap vermeme kararını başarılı bir şekilde sürdürebilmişti
'babanın hastaneye yatırıldığı gün seni kaçıran kişinin kim olduğunu merak ediyorsun değil mi?'
yazmış ve konum atmıştı eski sevgilisi'Bilmek istemediğimi defalarca söyledim'
Yazdığında bilmek istediğinin farkındaydı ama öğrenirse kaldıramayacağından korkuyorduTelefonu titrediğinde anında cevap vermesi kaşlarını çatmasına sebep oldu
'yalan söylemenden hoşlanmıyorum"Cevap vermedi ve attığı konumada gitmedi, güneş doğarken iş için erken olsada uykusunu açması için eski bir mahallede olan küçük ama güzel kahvelere sahip dükkana gitmek için evden çıktı
Normalde bile boğucu olan ara sokaktan geçerken kapalı hava yüzünden kendisini daha da rahatsız hissediyordu
Tam sokağı dönmek üzereydi ki kolundan çekilmesiyle ıslak zemin yüzünden düşecek gibi oldu
Anlık bir refleks ile silahına uzanmış ancak bileklerinin tutulması ile kalbi korkuyla atmıştı"Beni delirtmeye mi çalışıyorsun?"
Gördüğü tanıdık yüz ile bir an nefes alamadıKaranlık hava yüzünden açık olan sokak lambaları yüzünün yarısına vuruyordu, hızla uzaklaşmaya çalıştı "bırak beni"
"Dinleyeceksin"
"İstemiyorum"
Kollarından kurtulmaya çalışırken
"Sana ihanet eden ben değildim bunu dinlemek zorundasın" dediğinde duymak istemiyordu "sus" dediğinde oğlanın dudaklarından can alıcı o cümle döküldü dudaklarından "baban yaptı"Kolları iki yana düştü ve bakmaktan kaçındığı gözlere döndü "Ne?"
"Seni kaçırtan, senden sırlar saklayan kişi ben değildim"
"Hayır" dedi kafasını iki yana sallayarak "Yalan söylüyorsun"
"Neden böyle bir şey yapayım?"
"Ölen birine suçu yüklemek kolay mı geliyor" dedi "benim kaçırıldığım gün babam yoğun bakımdaydı"
"Emri veren oydu, o toplantıda diğer hissedarların koltuğunu boş görmemesi için seni oraya gönderdiğini düşünüyorsun ama toplantı yolunda seni kaçırıp şirkete gitmemeni baban istedi" dedi "şirketin en büyük hissedarlarından olan Lestrade ailesinden birinin o toplantıda o koltuğa oturmaması şirketin zarara uğraması demek oluyordu, tamda Fransız ortakların yatırım yapmak için geldiği sırada.. anlamıyor musun?"
"Küçük hissedarları sıkıştırmak için" diye fısıldadı omuzları düşerken.
Tabi ki öyleydi. Şirket, yolsuzluk ve bir ton davayla uğraşıyordu, ismi medyaya düşmüştü
Bunuda mı babası planlamıştı ?"Neden" dedi kafasını iki yana sallayarak "Mantıklı gelmiyor, neden kendi şirketini zarara uğratsın?"
"O küçük hissedarların sahip olduğu payları şirketin kötü durumundan faydalanarak piyasa değerinden daha düşük bir fiyata kendisi satın alıp şirketteki koltuğunu sağlamlaştırmak, hayır. Kesinleştirmek için... şirkete gerçek anlamda sahip olmak ve yönetimdeki tek adam olmak için" dediğinde İçindeki güvenin paramparça olduğunu hissediyordu
"Babam hiç bir zaman yoğun bakıma girmedi Greg, hepsi bir oyundu"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm ve Bakire/ Johnlock
أدب الهواةBenim bakirem bir sadakat bunalımı içinde. Sorgulamak, keşfetmek onun doğasında var. 𝐴𝑦𝑛𝚤 𝑠̧𝑒𝑘𝑖𝑙𝑑𝑒 𝑠̧𝑢̈𝑝ℎ𝑒𝑙𝑒𝑛𝑚𝑒𝑘 𝑑𝑒...