Bölüm-2 Git...

227 63 16
                                    

  

🍷❤️

Seni o duvarlara tekrar göndermeye zorlama beni.
  

                                 ********
  Şuan en son isteyeceğim şeydi onun yüzünden ağlamak. Hem benden nefret ettiğini , sesimi bile duymak istemediğini söylüyordu , hem de ne zaman hayatıma düzene soksam içine sıçıyordu.

   Derdini anlayamıyordum, yaşananların hâla benim suçum olduğunu düşünmesine de anlam veremiyordum.

    Onun ölümünden hâla beni mi sorumlu tutuyordu?

    Yoksa 3 yılını mahpus duvarlarında geçirmesinden mi?

   Gözlerimden akan yaşları sildim. Gözlerimi bir süre kapalı tutup ileriyi düşündüm.

  Üniversiteyi bitirecektim, işim olacaktı , en güzeli kendi ayaklarımın üstünde duracaktım.

   Acı dolu bir nefes çektim ciğerlerime, ve mutfaktan yükselen su sesini duydum.

   Siktir kahve suyu!

   Koşa koşa mutfağa gidip altını kapattım. Bu kadar sese karşı hâla uyanmayan ablamın hayatı sikleme seviyesine şaşırıyordum, ben olsam kapînın çıkardığı en ufak bir gıcırtıya dahi uyanırdım. Gerçi şuan uyanmaması daha iyiydi. Yeniden Kutay'la konuştuğumu öğrense beni kesin kırbaçlardı. Ya da aklına gelen ilk işkenceyi uygulardı.

    
      Ya da küp küp doğrayıp, kıyma makinesinden geçirip, uzun uzun şekil verip, bol limon sıkıp, bir bidona tıkar ve kışın turşu niyetine yiyebilirdi.

    
    Ensemde hissettiğim elle elimde olmadan ayaklarım yerden kesildi ve betona yapışıp deli gibi kahkaha atmaya başladım. Ablamsa sesimden rahatsız olmuş olacakki güzel kaşlarını hafifçe çattı ve uyku mahmure bir sesle fısıldadı.

  "Saat kaç? " 

  Zaman dilimini boşvereli çok olmuştu. Bir taraftan gülüp bir taraftan yerde sürüne sürüne yere düşen telefonuma uzandım ve çatlayan ekranını fark ettiğim an gülümsemem soldu.

    "Hay anasını satayım daha koruyucusunu takmamıştım."

    "Atmasaydın telefonunu yere." şaşkınlıkla suratına bakarken uyuz bir sima takınmıştı yüzüne.

   "Senin yüzünden oldu, gıdıklamasaydın beni."

   "Telefonu elinden fırlat mı dedim mal?" 

   
  Ona göz devirirken ölümcül bir bakış fırlattı, bu hareketimden nefret ederdi. Aslına bakılırsa çoğu huyumu sevmiyordu ama işi bana illaki düşüyordu.

   Simsiyah saçları ve kaşları beyaz tenine o kadar yakışıyordu ki çoğunlukla benden her konuda güzel olduğu için kıskanıyordum. Yüzüme dik dik bakmaya devam ederken bir haa çektim. Ekranı uzunca çizilmiş ama dokunmatiğinde henüz sıkıntı gözükmeyen telefona baktım.

   " 7 'ye çeyrek var. "

    Çöktüğüm yerden kalkıp ocaktaki çaydanlığı aldım.

   "İçecek misin sen de?" cevapsız kaldığım sırada arkamı döndüm, sandalyeye oturmuş sırıtarak telefonuna bakıyordu.

     Şaşırdık mı? Hayır...

    "Sana diyorum Rahibe Teresa." başını kaldırmadan sağa sola salladı.

    Az evvelki olayı ona fark ettirmek istemiyordum ama kendi öğrenirse ona söylemediğim için kızacaktı asıl.

   " Merkür 'ü besledin mi?"

Aşk-ı TutkuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin