Evi açık sarıya boyanmış,çatısı ise eski kiremitlerle donatılmış, 90'lardan kalma bir evde yaşıyordu o.
Kot mavisi uzun saçları,içindeki ufak umut tomarını gösteren göz bebekleri,elinden hiçbir zaman bırakmadığı çiçekleriyle bilinirdi o.
Bosna-Hersek adıyla bilinen yaşça genç kız,şimdi ise ahşap tabureye oturmuş,ilham perilerinin ona fısıldamasını bekliyordu.
Aslında olay şöyle olmuştu,hafta sonu ödevi olarak Rehber öğretmenleri Birleşmiş Milletler onlara bir ödev vermiş,bunu kısa bir sürede tamamlamalarını istemişti.
Ödev basitti,Olduğun jeopolitik konumunu anlatacaktın ve senle birlikte yaşayan ülkelerle fotoğraf çekip,özetleyecektin o kadar.
Elbette,Bu çiçeği burnunda rahata alışık ülkeler için çantada keklikti,lakin koasta büyümüş ülkeler içinse felaketti bu.
Sıkıntı şuradaki,BM öğretmenleri talebeleri sıkı öğütlemiş,getirmeyenleri dersinden geçirmeyeceğine dair Tanrı'ya söz vermişti.Bosna ise emindiki,eğer yapmazsa kalacaktı dersten.
Ama nasıl yapacaktı,O huysuz Balkan Ahalisini nasıl buna ikna edebilirdi ki,Mesela Bulgaristan,bunu ister miydi,zaten son olanlardan dolayı kırgındı kalbi,belki onu bir türlü kandırabilirdi ama Sırbistan?
O inatçı vurdumduymaz,bir adım bile atmazdı bunun için.Zaten dersler pek umrunda değildi onun,okulu sürekli askıya almasından belliydi.
Aslında daha çok sayacak isim vardı.Yunanistan?Kuzey Makedonya?Bu ikili fotoğraf çekilene kadar birbirini çiğ çiğ yerdi!Hırvatistan?O kimseden haz almazdı,büyük çoğunlukla onu ikna edebilmesi için bütün gücünü kullanması gerekirdi Bosna'nın!
Bu karamsar düşünceler arasında kalmıştı şimdi.Tertemiz buz beyazı parşömen kağıdı üzerinde incecik parmaklarını gezdirdi,içinden gelen son parça ışıkla yazmaya başladı;
Ben Bosna ve Hersek Cumhuriyeti.Balkanların ucunda bir yerdeyim.Komşularım Sırbistan,Karadağ,Hırvatistan ve..
Sinirle dolma kalemi yere fırlattı Kadın.Fırlatmasıyla birlikte,birkaç damla mürekkep süzüldü parkeye.Sinirlenmişti,bu gidişle,Bırak dersi geçmeyi bunun yüzünden okulda alay konusu olabilirdi bile!
Bu kötü enerji odanın her yerinde sinsi sinsi gezinirken,kapı çaldı.
Yerinden kalkıp,biraz olsun unutan Kadın,tahta kapıyı biraz olsa bile temkinle açtı.
Karşısındaki Sırbistan'ın tam kendisiydi.Neon mavi şort giymiş,saçlarını taramıştı.İlk kez olsa bile,şuan Bosna'nın karşısında duruyor,gülümsüyor,insanca davranıyordu.(Genellikle Bosna'yı gördüğü an onla alay eder veya ona zorbalık yapardı.)
"Hayrola,Hangi Rüzgar seni buraya attı,Srbija?"
"Galiba Türk Rüzgarı."Diye karşılık verdi Sırbistan ciddi bir şekilde.
"Her neyse,giyin."Diye de ekledi sonradan kıkırdayarak.
"Nereye?"
"Denize.Türk dahil bütün Balkanları topladık,Denize gidiyoruz."
Bunu duyan Bosna şaşmıştı.Türkiye-Sırbistan ikilisinden,araları kötü olduğu için,bunu beklemezdi.