Jennie'den
Sekiz'in dediği şey ile birlikte şaşkınlıkla gözlerimi yavaş yavaş açtım. Göz ucu ile Efendi'nin yüzüne baktığımda benden farksız, şaşkın ve dumura uğramış bir yüz ifadesi barındırıyordu. Elindeki silahı daha güçsüz tuttuğunu bileğinin gevşeyip silahı başka bir hedefe doğru doğrultmaya başlaması ile anladım. Bu denli yücelttikleri, Efendi diye seslendikleri bu adam, tam şu anda sadece bir kelime ile inşa ettiği bütün sert mizacını yerle bir etti. Ölüm sessizliği diye benzettiğimiz her olaydan daha farklıydı şu anki, çok daha sessizdi.
Efendi'nin silahını indirmesiyle derin bir nefes aldım. Efendi, vücudunu tamamen Sekiz'e doğru döndürdü ve bakmaya devam etti. Sekiz'in yüz ifadesine baktığımda ise hala ifadesiz bir şekilde durmaya çalışıyordu fakat gözlerinin dolduğundan habersizdi.
"Çık." Efendi bana dönüp söylediğinde içimdeki korku halen dinmemişti. Sekiz ile ne konuşacaklarını veya ona ne yapacağını deli gibi merak ediyordum. Çöktüğüm yerden kalkıp çadırdan dışarı çıktım. Bacaklarım titreye titreye zorla adımlarımı atarken etrafa baktım, Maria'yı bulmam gerekiyordu.
Çadırımızın içine girdiğimde endişe ile bir sağa bir sola yürüyen Maria, beni gördüğü gibi koşarak yanıma gelmiş, kollarımdan tutarak iyi olup olmadığımı kontrol etmeye başlamıştı. "İyi misin?! Ne oldu? Tanrım, kuş pişirdim burda!"
Zangır zangır titrediğimin yeni farkına varmıştı ki kaşları çatıldı. Yardımcı olup beni yatağa oturttu ve yanıma geçti. "Hey, Jennie?"
"Tanrım, bittik biz. Bittik."
Maria hala sorgulayan gözler ile sabırla anlatmamı bekliyordu. Bu sefer sesimi alçalttım. "Sekiz ve beni görmüşler."
Maria tepkisini saklayamadı, üzgün bir şekilde odaklandığım boşluğa bakmaya devam ettim.
"N-noldu?"
"Çok karışık. Her şey çok karışık. Sekiz hala orda, konuşuyor."
Maria dizlerini dövmeye başladı. "Ulu tanrım, bize yardım et. Lütfen, yardım et."
Kollarımı birbirine kavuşturup yatak başlığına yaslandım. "Beni öldürmedi, Sekiz sayesinde. Ama bundan sonra ne olur bilmiyorum."
"Jennie, artık görüşemezsiniz."
Bunu ben de gayet iyi biliyordum. Artık her şey bitmişti. Göz göze gelsek dahi bundan Efendi'nin haberi olurdu. "Biliyorum Maria. Ona bir şey olmasın yeter."
"Nasıl anlamışlar?"
"Bugün bizi beraber görmüşler. Dikkatsiz davrandım, hepsi benim suçum."
Maria elini omzuma atıp sıvazlamaya başladı. "Saçmalama, kendini suçlayarak bir yere varacağını sanıyorsan yanılıyorsun."
"Suçluyum ama."
"Tatlım, seviyorsunuz birbirinizi. Ne kadar uzak kalabilirdiniz ki? Olacak olan yine olurdu. Bugün olmasa bile belki başka gün yakalanacaktınız. Tanrıya şükret ki Sekiz'lesin. Aksi halde şu an seninle konuşamazdım."
Onu başımla onaylayıp iyice yerime sindim. Şu an deli gibi çadırın içinde neler döndüğünü merak ediyordum. Görünüşe bakılırsa bunu asla öğrenemeyecektim.
___________________¶___________________
Sekiz ve Efendi çadırda tek kaldıklarında dahi birkaç dakika boyunca tek kelime etmediler. Efendi elindeki silahı umursamazca masaya firlatmış, Sekiz'e doğru bir adım daha atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
savior on the island, taennie
FanfictionKim Jennie'nin bedeni, gemi kazası sonucu Lian Yu adasının kıyısına vurur. Kim Taehyung × Kim Jennie Savior On The Island by thelastn