" JİMİN-AH "
Jimin arkasını dönüp selam verdi bende koşa koşa yanına gittim .
" Annen kızdı mı ? Özür dileyim en sevdiğim oppa " dedim kendimi ona affettirmek istercesine sırnaşarak .
" Hayır annem pek kızmadı. Seninki benimkinden daha beterdi sana kızdı mı ? "
" Çok kızdı başta bir baş belası olduğumu ona bir yük olduğumu ve hep bir iş çıkartığımı söyledi sonrasında formamı yıkadı ve dolabıma asarken lütfen bir daha böyle kullanma biliyorsun bedenim eskisi kadar dayanıklı değil vücudum çok çabuk morarıyor ve canım yanıyor . Falan filan dedi kırdı biraz beni ama olsun affettirdi zaten sonrasında "
Jimin dudaklarını o yaptı ve sonuna kadar açılmış gözlerle bana baktı .
" Bir gömlekten nerelere geldiniz ya voaa çok sarsıcı aslında yoon-ah "
" Haklısın sanırım öyle ama ben güçlü bir adamım bana koymaz "
Yol boyunca bu tarz egoist şakalar yaparak sınıfa kadar ilerledik .
5 yıl 2 gün sonra
" Jimin-ah anneme söyledim senin durumunu çok üzüldü biliyor musun ? "
Burnumu çektim bir iki kere de gözlerimi sildim .
" Ne dedi biliyor musun ? Bir kelebek olarak o çok iyi bile dayanmış Yoon-ah üzülme oğlum eğer yanıma gelirse ona çok iyi bakacağım dedi "
Jiminin bu yatağa yattığı ilk gün ki gibi hâlâ yumuşak olan saçlarını hafifçe gözüne girmesin diye yana doğru elim ile taradım . Anlına incinebilirmiş gibi sanki bileklerini öpüyormuşcasına küçük bir buse kondurdum nerdeyse dudaklarım tenine dokunmamıştı bile .
" Bu gün yağmur yağıyor Jimin-ah senin en sevmediğin şey . Sanki o günün yıl dönümünü unutmuş gibi iki gün sonrasında bulutlar son damlasına kadar ağlıyor Jimin-ah . Sen sevmezin yağmur damlalarının bir tanesinin bile toprağa karışmasını . "
Arkamdaki pencereye dönüp baktığımda yağmur damlaları camdan aşağı akıyordu . Yer çekiminin gücüne dayanamayan damlalar intihar ediyordu .
Hafif adımlarla perdenin yanına gidip bir damlanın bile gözükemeyeceği şekilde boydan boya pencereyi kapattım ve krem rengi koltuğuma güzelce oturdum tekrardan .
" Jimin-ah eğer sende bir gün korktuğun şey olursan yağmurlu bir günde bana yağmur damlası olup geri döner misin ?"
Sanki ondan cevap beklermişcesine bir mimik bile olmayan suratına baktım . Cevap vermediğini gördüğümde gözlerim bir kez daha doldu .
Ağlayamıyordum bile . Gözyaşlarımda bir tür yağmur değilmiydi ?
Onu rahatsız edicek her şeyden kurtulmak istiyordum ve bir çok denemede bulundum ancak hiç biri başarılı değildi .
Ayağa kalktıktan sonra üzerindeki çarşafı biraz daha yukarı çekerek üşümesine karşın küçük bir önlem aldım .
Saçlarını som bir kez daha okşayıp yana doğru ittirdim .
Odasından çıkarken kapısını sessizce kapattım ve yanlız olduğum hastane koridorunda adımlarımı ilerlettim .
Annemin dediği gibi : Jimin bir kelebek olarak çok bile dayandı . Bir kelebekken kozadaki hâline geri dönüyor esas . Haraketsiz , sessiz ve kısmen ölü.
Eve ayağımı bastığımda yatağımın ucuna kıvrıldım ve ayakkabılarımı çıkartmaya tenezzül bile edemedim . Bu hayat için fazla yavaş ve tembeldim artık. Benim hikayem kimsenin en çok güldüğü ya da en çok üzüldüğü değildi sadece basit acılarla doluydu .
İnsanlar klasiklerden bu kadar nefret ederken dünya klasiklerinide bir bu kadar ünlü etmişlerdi . Anlaşılmaz varlıklar . Hikayelerimizi anlatamamızın belki kısmi bir sebebi de budur . Ne tepki vericeklerini bilemiyoruz .
Jimin-ah özür dilerim sana bir ses olamadığım için . Özür dilerim sesini bastırdığım için miniğim.
Tekrar merhabaa
Kısa bir bölüm oldu ama ilerleyen bölümlerde tessellii edeceğiimmUmarım beğenmişsinizdir .
VOTE VERMEYİ UNUTMAYIINN LÜTFEEN <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bileklerimiz / yoonmin
FanfictionBu bir aşk hikayesi değildir . Bir yağmur damlası olsam gene sana gelirim yoon çünkü biliyorsun toprak aldığı zaman geri vermiyor .