...

12 3 0
                                    

Arkadaşlar vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayın ne kadar çok yorum o kadar samimiyet demek şimdiden teşekkürler

Keyifli okumalaar

4 yıl 363 gün önce

" Yoongi-ah yağmur çok şiddetlendi koşsana biraaz " Jimin acele ile yağmurdan kaçmayı planlarken önüne çıkan ilk baraka benzeri hurdaların arasına sığında ve ben de hafif koşar adımlar ile onun yanına sığındım . Uzun bir süre konuşmayıp sadece renkli çiceklerin yağmur altında ezilişini izledik .

" Çok saçma değil mi ? "

" Tam olarak ne ? " diye karşıladım sorusunu

" İnsanlar çicekleri sever çünkü naif ve canlılardır ancak insanlar yağmuru da sever çünkü her şeyi bastırır ve buna huzur derler . Peki neden sevdiklerinin sevdiklerini öldürlüğünü görmezler ? "

" Jimin ... Anlamıyorum . "

" Yağmuru severler ama yağmur çicekleri ezer geçer koca bir aile olan karıncaların yuvalarını bozar ve bir çok kediyi soğukta tirtir titreterek canlarını alır . Sanki gökyüzünün yer yüzüne savaşı gibi . Bir çok damla ölüme yani toprağa bile bile damlıyorlar . Bilirsin Yoongi-ah toprak alınca vermez ama çocuklarını ve naif maskesini yıkıp geçeni neden geri versinki ?"

Nefesimle beraber bir gülüş çıkarttım ortaya .

" Toprak haindir Jimin-ah geri vermiyor gibi gözüküyor ama yağmur tekrar toprak sayesinde yağar . "

Jimin uzun bir süre sustu başını eğdi ve yere çöktü , bende yanına çöktüm . Kafasını omuzuma dayadı ve ağlamaklı bir sesle sordu .

" O zaman bütün dünya bize düşman mı ?"

Toprak ve hava bütün dünyaydı onun için . Benim dünyam o iken .

" İnsanların birbirini katlettiği bir evrende neden bizim ırkımıza düşman olunmasın ki Jimin-ah . "

Jimin kabullenişin sessizliğiymiş gibi sustu ve daha çok yanaştı bana . Yağmur ve toprağın savaşı gibi görünen toprağın hainliğinin kokusunu içine çekti ve omuzumda bunun sonunu bekledi .

5 yıl sonra

Bu gün güneşliydi hava . İlkokulda denildiği gibi gülümsüyordu bize .

" Jimin-ah merhaba . Bu gün hava çok güneşli . Sanki seni selamlamaya çıkmış gibi ışığıyla tenini yakıyor değil mi ? " demem ile birliklte perdeyi yüzüne ışık gelmesini önliycek şekilde kapattım .

" Hiç sana güneşin samimiyetini anlattım mı ? Ah ... anlatmadım . Jimin-ah insanlar güneşli günleri sever çünkü güzel vakit geçirmek için tam vaktidir . Renkli çicekler havada uçuşan renkli kelebekler kendilerini dışarı atan renkli insanlar , herkes sever değil mi bunları? Kimse ... cidden kimse güneşin kendini yakışını konuşmaz . İşte insanlar Jimin-ah gözümüzün önünde can çekişen birisinden yararlanabilirler . Aynı kavgada arkadaşı can çekişerek dayak yerken fırsattan istifade edip kaçabilirler . Güneş bu yüzden samimiyetsizdir jimin-ah çünkü bize göre en parlak en büyüleyici ama kendi içinde yanıyor . Aslında görmesi o kadar da zor değildir ancak kimse kimsenin derdini dinlemek istemiyor . Herkes kulaklarını kapatmış jimin-ah . "

  Derin bir nefes aldım . Beni duyduğuna bir umut umuyordum ve uyansa bana sarılırdı belki  . Elbisesinin kollarını kıvırdım biraz ve derin, kan toplamış yarasını okşadım .

O kadar güzeldi ki gözümde kendisinde kusur diye adlandırdığı her zerresine sen çok güzelsin diye fısıldıyabilirdimde.

Tabii onca şeyden sonra ister miydi bilmiyorum . Beni suçlu görüyor mu vel hassa beni bundan sorumlu tutuyor mu bilmiyordum ama isteseydi bu dileğinden ne utanır ne çekinirdim .

Gün yüzüne veda demek üzere olan güneş ile veda diye fısıldadım kulağına, aynı güneşi taklit ederek . Bu demek oluyordu ki bir daha geleceğim elbet .

Jimin-ah miniğim . Benim son gelişime kadar lütfen yalvarırım ki huzurlu bir şekilde uyumaya devam et . Bir kelebek olarak kanatlarına söyle ki biraz daha dayansınlar miniğim lütfen .

Günümü son zamanlarda bir hastane odasında onunla geçiriyordum sadece . Bir yatak bir sandalye iki beden olarak tüm günüm bunlardan ibaretti nerdeyse ve bir de gereksiz duygusallığım ile eski demeye utandığım anılarım var .

Boşalmak üzere olan sokakta uzun bir süre ilerleyip bakımı ihmal edilmiş ağaçlar tarafından kaybolmak üzere olan evimin - ki ev denilen şey sadece dört duvardan ibaret bir beton yığını ise ev demek doğru olur çünkü burası bir evden çok ölü ruhlar ve ondan sorumlu bir bedenin bulunduğu bir çöplük - kilidini açıp iki kişilik koltuğa sığınmak amaçlı kıvrıldım .

Bu akşamdan sonra tekrar güneş doğacak ve ben gene onu görebilicem . Bu küçük evin her köşesine kokusu sinmişcesine derin nefesler aldım . Bu küçük ev bir çok insanın saray diyebilceği evimden daha çok ev hissiyatı veriyordu ancak o bu evden gittikten sonra ve o küçük odaya tıkılıp kaldığından beri eski sıcaklığı yok .

Dağınık ve birbiri ile arasında zar zor bağ bulunucak düşüncelerimden sıyrılıp gözlerimi yumdum , güneşi taklit ederek.


Vote atmayı unutmayıın

Sizleri seviyorumm <3

Bileklerimiz / yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin