İçinde olmaktan nefret ettiğim pantolonumun üzerinde Tuna'nın verdiği yeni tişörtü geçirirken rüyalardan geriye pek de bir şey kalmadığının farkına vardım. Parça parça görüntüler silinip gitmek üzereyken yalnızca bir tanesini silip atamıyordum. O görüntü ise suratımı liseli bir çocuk gibi kıpkırmızı yapıyor, bana uzak bu duygularla midemi bulandırıyordu.
Odadan çıkmandan önce kafamı uzattım.
''Tuna?''
Hemen yan kapıda hızla açılıp Tuna kendi odasından fırlayınca oraya döndüm.
''Buradayım.''
Üzerine siyah dümdüz bir tişört giydiği halde iyi göründüğü gerçeğini değiştirmiyordu. Kot pantolonuna geçirdiği kemeri düzeltirken ''Seni de böyle bırakmak istemiyorum ama.'' diye söylendi.
''Hayır, sorun değil. Arkadaşının doğum gününü benim yüzümden kaçırma.''
Arkadaşını düşündükçe her ne kadar berbat hissetsem de ona hiçbir şey söyleyemedim. İçimdeki bir kıpırtı hemen şimdi ona her şeyi söylemek istiyordu. Çevresindeki insanlara dikkat etmesini, belki de gemileri yakıp gitmesi gerektiğini söylemek istiyordum. Bir tarafım buna hiçbir hakkımın olmadığını iddia ederken, bir tarafım da o benim her şeyimle bu kadar ilgilenirken benim de onda ufak bir söz hakkım olabileceğini söylüyordu.
''Sen de gel.''
Tuna bir anda söylediği şeyle kendini bile şaşırtmıştı.
''Bence uygun olmaz.'' dedim.
''Ama yalnız kalmana gönlüm razı gelmiyor. Kendimi kötü hissediyorum.''
''Kötü hissetmemeni bizzat ben söylüyorum, git hadi.''
Uzun uzun yüzüme baktı. Gözlerinde bir yerlerde bunu hiç istemediğini görsem de itiraz etmedi.
''Sadece doğum günü kahvaltısı.'' dedi. ''Çok geç kalmam.''
''Kız arkadaşın değilim, bir şey değilim bana açıklama yapmasan artık?''
''Ev arkadaşımsın.'' derken gülüyordu. ''Açıklamayı hak ediyorsun.''
Yere eğilip ayaklarının dibindeki paketi alırken merakıma yenik düşüp -bana hiç yakışmayan bir hareketti- ne olduğunu sordum.
''O nedir?''
Paketi yeni fark etmiş gibi, ''Ah, bu mu? Eda'nın hediyesi.'' dedi.
Arasının limoni olduğunu söylediği arkadaşının sadece doğum gününe gitmekle yetinmeyip hediye alacak kadar düşünceliydi ya da bu artık bariz bir şekilde enayilikti. Bir kez daha onu tutup sarsma isteğimi bastırdım. Hediyenin ne olduğunu sormadığım halde paketin henüz kapanmamış ağzından hediyesini dikkatle çıkardı. Lana Del Rey'in Norman Fucking Rockwell! plağını görmemle gözlerimi kırpıştırdım.
''Plak mı? Vay be.'' dedim.
''Evet.'' dedi sevimli bir heyecan ve gururla. ''Eda'nın pikabı var da. Aynı zamanda büyük bir Lana hayranı. İyi olur diye düşündüm. Güzel mi?''
Ona bakarken iç çekmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu kadar kör olduğu için acımalı mıydım yoksa Eda'nın hiçbirini hak etmediğini düşünerek histerik bir kıskançlığa mı kapılmalıydım?
Oysa ben hak ediyorum.
İçimden geçirdiğim düşünceyle panikleyip kafamı çevirdim. Böyle bir düşünceye sahip olduğum için kendimi berbat hissederek boğazımı temizledim.
''Hıı, çok iyi düşünmüşsün.'' dedim samimi görünmeye çalışarak ve bunun yakınından bile geçemeyerek.
''Teşekkür ederim, Eda da beğenir inşallah bakalım.''
![](https://img.wattpad.com/cover/302240625-288-k558810.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ AY (Düzenlendi)
Science-Fiction*WATTYS 2023 Yarı Finalist* Maya, sıradan bir günün sonunda evine dönerken bir inşaatın içerisinde duyduğu seslerle yolunu değiştirir. Bu soğuk havada, inşaatta kalmış siyah kediyi yanına almak ister fakat işler istediği gibi gitmez. Merdivenlerden...