Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
--
"Yerleşmenize yardımcı olabilirim"
Felix bıkkınlıkla göz devirdi ve arkasında bekleyen Changbine döndü. Sahte bir gülümseme yerleştirdi yüzüne "Gerek yok Yüzbaşı Seo. Kendim hallederim teşekkür ederim"
Changbin ilk defa bu kadar red yiyordu normal de iki yavşamaya kaptığı kişilerden değildi bu adam bu Changbini daha da hırslandırıyordu.
Felix'in aksine Changbin gerçek bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. "Pekala doktor Lee. Numaram var burada eğer bir şeye ihtiyacınız olursa bir alo demeniz yeterli"
Felix, kendisine uzatılan kapıyı aldı ve numaraya baktı. Ne ara numarasını bir kağıda yazdığından hiç haberi yoktu. Acaba böyle bir kaç tane vardı da her beğendiğine dağıtıyor muydu? Nasıl asker lan bu?
"İhtiyaç duyacağımı pek sanmıyorum ama yine de teşekkürler Yüzbaşı Seo"
Changbin gülümsedi ve odadan ayrıldı. Felix, Changbinin çıkması ile direkt kapısını kilitledi. İki kişilik odayı paylaştığı arkadaşıda büyük bir kahkaha attı.
Tüm konuşma boyunca sessizce yatağında uzanmış bir şekilde onları izlemişti. Bayağı da zevkliydi.
Felix oflayarak kendini sırt üstü yatağa attı. "Neye gülüyorsun Seungmin?"
Seungmin kahkalarını durdurdu. "Felix, resmen yavşak çeker gibi birşeysin. Nerede yavşak herifin teki varsa sana bulaşıyor"
Felix doğrularak arkadaşına baktı. "Değil mi? Sende fark ettin işte. Niye böyle oluyor? Ulan hastanenin müdürü bile bana yavşadı. Heriften kaçmak için savaşın ortasına geldim resmen burada da asker kılıklı bir yavşak çektim kendime"
Seungmin arkadaşının bu haline gülse mi ağlasa mı bilemedi. Müdürün yavşamasına bayağı bir şaşırmışlardı. Herif 50 yaşında amına koyayım 50!
"En azından bu genç ve yakışıklı"
Seungmin'in söylediğine Felix sessiz kalmıştı. Bunu reddedemezdi. Çünkü herif gerçekten yakışıklıydı.
"Aslında bakarsan tam da senin tipin"
Felix, arkadaşının söylediği ile gözlerini ona dikti. "Benim tipim mi?"
Seungmin kafasını aşağı yukarı sallayarak bağdaş kurduğu yataktan kalktı ve üzerini değiştirmeye başlarken bir taraftan da konuşuyordu.
"Senin boylarında. Sen kendinden uzun sevmezsin. Kaslı, sen kaslara bayılırsın. Ne bayılması? Ölürsün ölür. Beni kandıramazsın, söyle şimdi bana o adamın kaslarına dokunmak istemiyor musun? Deli gibi sıkmak istiyorsun o kollarını. Öyle değil mi?"
Felix bir an düşündü. Evet, bunu istiyordu. Özellikle de askeri üniforma içinde feci seksi duruyordu ve Felix kendini o kaslara dokunmamak için zor tutuyordu. Kendisinden bir cevap bekleyen arkadaşına karşı sadece yutkundu ve kafasını aşağı yukarı salladı.
Seungmin de çıkardığı pantolonu yerine eşofmanını giyerek güldü ve konuşmasına devam etti.
"Sonra güler yüzlü, sürekli sırıtıyor. Sen somurtkan insanlardan da hoşlanmazsın."
Felix iç çekti. "Evet, haklısın. Adam tamamen benim tipim ama yavşağın teki. Ve bu tüm o saydıklarını sıfırlıyor."
Seungmin giyinmesini bitirerek tekrar yatağına uzandı. "İyi de neden?"
"Soruyor musun Seungmin? Adam yavşağın önde gideni, arkada bayrak sallayanı resmen. Kim bilir günde kaç insana daha yavşıyor?"
Felix elinde tuttuğu kağıdı arkadaşının görmesi için havaya kaldırdı. "Şuna bak. Herif cebinde telefon numarası olan kağıt taşıyor. Kim bilir kaç tane daha var ve her beğendiğine dağıtıyor.. O yüzden güzel arkadaşım. Ben bir yavşakla çıktım ve bu duygunun ne kadar boktan olduğunu tattım. Bir dahasına da tövbeliyim. Yavşak ruhlu erkekler benden uzak olsun"
"Ah o Taesung.. Ondan ayrılan için kırk takla atmıştım ama beni dinlememiştin"
Felix de o zamanları hatırlayarak yüzünü buruşturdu. "Şuan ki aklım olsa hiç çıkmazdım. Pis yavşak. El ele yürürken karşıdan güzle bir kız gelse elimi bırakıyordu. Ulan ben onunla nasıl sevgili kaldım? Aptalım ya"
Seungmin elini 'boşver' anlamında salladı. "Siktir et şimdi onu. Eee, bu yakışıklı yüzbaşına yüz vermeyecek misin şimdi?"
Felix düşündü düşündü düşündü ve iç çekti.
"Tekrardan kalbimi bir yavşak ruhluya teslim etmeyeceğim. Zaten ben yüz vermeyince vazgeçer başkasına döner."