27' San...

888 133 11
                                    

--

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

--

"Felix hyung hala uyuyor mu?"

Changbin, mutfak masasında oturan oğluna bir bakış atıp kafasını aşağı yukarı sallayarak onayladı ve kendine bir bardak su doldurup oğlunun yanına oturup içmeye başladı.

"Baba"

"Hm"

"Ben diyorum ki.. Bugün şu lokantaya tekrar gitsek mi? Benim için değil yani Felix hyung sevdi ya ondan."

Sırıttı Changbin. "Felix için yani?"

"Ne benim için?" diye sordu Felix gözlerini ovalayarak mutfağa girerken. Jungwon, felixin yüzünden boynuna inen ve tek tarafı açılmış omuzundaki ısırık izlerine karşı ağzı açık kalmıştı.

"Felix hyung, iyi misin?" diye sordu gerçekten endişeli bir şekilde. Felix iç çekip kendini Changbinin yanına atarak kafasının da omzuna yaslamıştı.

"İyiyim Jungwon, sadece hala uykum var."

"Kurt saldırısına mı maruz kaldın bu ne?" dedi gözleriyle ısırık izlerini işaret ederek. Felix anlam veremeyerek Changbine baktığında Changbin dişlerini göstererek ağzını açıp kapatıp dişlerini bir birine vurmuştu.

Felix de anlayarak gözlerini büyütmüş ve masanın üzerinde duran telefonunu alarak kamerayı açmış ve kendine bakmıştı. "Changbin bu ne?"

"Bir şey değil ya" diye geçiştirdi Changbin gülerek. Felix iç çekerek telefonu kapatmış ve düşük bakışlarıyla Changbine bakmaya başlamıştı. "Yamyam"

"Sen Güney Korenin en iyi timlerinden biri olan venom timinin yüzbaşısına yamyam mı dedin?"

Felix, Changbinden gelen uzun söz üzerine göz devirdi. "Evet."

"Bak sen, suçunu da kabul ediyor."

Omuz silkti felix. "Şu halimi gören herkes benimle aynı fikre sahip olur emin ol buna Changbin." Jungwona baktı. "Haksız mıyım Jungwon?"

"Haklısın hyung. Zombi istilasına uğramış gibisin."

"LAN!" Changbin, oğlunun ensesine bir tane geçirdi. Jungwon sahte bir sızlanma ile ayağa kalktı. "Resmen şiddet görüyorum ya. Gidiyorum ben." yine sahte bir küskünlük ile omuz silkip çıktı mutfaktan.

Changbin oğlunun arkasından gülüp felixe sırnaşmak için kafasını omuzuna koydu. "Özür dilerim ya. Bu kadar iz kalacağını bilmiyordum."

"Önemli değil diyemem şimdi.." dedi felix elini changninin yanağına atıp okşarken.

Changbin, felixin yanağını okşayan elini tutup avucunun içini öptü. O sırada çalan telefonunu Jungwon getirmişti. "Wooyoung amcam arıyor."

Changbin kaşlarını çattı. "Hayırdır lan." Kapanmak üzere olan telefonu açtığında diğer taraftan derin nefesler geliyordu. "Changbin."

"Woo, ne oldu?" dedi Changbin bir anda  ciddileşerek. Çocukluk arkadaşının endişeli sesi onu korkutmuştu. "Cevap versene oğlum. Bir şey mi oldu? İyi misin?"

"Ben iyiyim ama.." Wooyoungun sesi titriyordu. Bu Changbini daha da korkutmaya yetmişti. "Ama ne?"

"Changbin, san.."

"Ne san? Ne oldu san'a?" dedi Changbin oturduğu sandalyeden rahatsızca kalktı. Telefonunun diğer ucundan Wooyoungun derin nefesleri ve ambulans siren sesleri geliyordu.

"Wooyoung!" diye bağırdı Changbin arkadaşını kendine getirmek amacıyla.

Wooyoung hıçkırdı. "San.."

---------------------------------

İnanın bölümleri daha da uzatmak isterim

Daha erken yb atmak isterim

Daha güzel yazmak isterim ama elimden bu kadarı geliyor

Okul başladı dersler yurt falan derken inanın vakit bulamıyorum ki bence sizde eskisi kadar rahat değildirsiniz diye düşünüyorum

Ana düzeleceğiz inşallah

Birkaç fice hızlı final verip bir-iki fic ile devam edeceğim

Bu benim için daha rahat olacak eminim

Soldier | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin