--
"Bebeğim."
Felix arkasından sarılan sevgilisinin nefesi boynuna çarpınca huylandırmıştı. Gülerek boynunu eğdi. "Changbin yapma huylanıyorum."
Changbin, felixin belindeki kollarını sıkılaştırdı. "Hm, huylanıyor musun sen?" Nefesini sevgilisinin boynuna üflerken felix kıkırdayarak yerinde kıpırdanıyordu.
"Changbin yapma diyorum ama."
"Ne diyorsun? Duyamadım." Changbin, Felixin boynuna öpücüklerini sıralarken huylanan felix ise deliriyordu. "Yüzbaşı Seo!"
Güldü changbin. "Buyrun doktor Lee, bir şey mi istediniz?"
"Yapmayın lütfen, huylanıyorum."
"Tamam, tamam yapmıyorum." Changbin daha fazla kıyamayarak felixin yanağına sert denilecek bir öpücük bırakıp başını omzuna yaslayarak ne yaptığına baktı.
"Ne yapıyorsun bakalım?"
"Pirinç yıkıyorum şapşal, görmüyor musun?" Felix ıslak eli ile omzundaki changbinin yüzüne su fırlattı. Changbin ıslanan yüzüne karşılık felixin yanağını ısırmıştı. Felix çığlık atmaya başladığında ise odasında ki jungwon gelmişti.
"Noluyor ya? Ne bu tantana?"
Felix, jungwona baktı. "Al şu babanı acıkmış beni yiyor."
Jungwon, ellerini beline koyup babasının yanına geldi. "Baba, sana kaç kere acıktığında insanları yiyemeyeceğini söyledim?"
Changbin sırıtarak sevgilisini bırakıp oğlunu sırtladı ve poposunu ısırdı. Jungwon bağırıp kurtulmaya çalışırken felix gülmekten ağrıyan karnını tutuyordu.
"Changbin, bırak çocuğu bak yemek yapıyorum, yiyeceksin birazdan."
"Ben şuan jungwon yemek istiyorum."
"Baba hayır, bak oturup konuşabiliriz."
"Konuşamam, çok acıktım." Changbin, oğlunu ısırarak oturma odasına götürürken felix arkasından gülerek kafasını sağa sola sallayıp pirinçleri yıkamaya devam etti.
--
"Jungwon nerede?"
Felix, kendini changbinin yanına atıp kolunun altına girmiş ve sarılmıştı.
Changbin de bir koluyla sevgilisini sararken gözlerini izlediği yarışma programından çekmeden cevapladı. "Yandaki çocuğun yanına gitti."
"Konuşuyorlar mı?" felix de bir taraftan yarışmaya bakarken bir taraftan sevgilisiyle konuşuyordu.
"Bugün konuşacakmış. 'Fazla vaktimiz olmadığı için işleri yavaştan alamam, hemen şimdi gidip ona açık açık ondan hoşlandığımı söyleyeceğim' dedi ve gitti."
Dudaklarımı büzdü felix. "Her şey iyi de, dediği gibi fazla vaktimiz yok. Bir haftalığına buradayız sonra seul'e geri döneceğiz. O çocuk da burada kalacak. Bir ilişkileri olsa bile uzak mesafe ilişkisi olacak. Üzülüyorum jungwon için.."
İç çekti changbin. "Haklısın sevgilim ama elimizden gelen bir şey yok. Çocuğu peşimizden götüremeyiz sonuçta. Jungwon da... Yaz aşkı gibi düşünebilir. Gelir geçer."
Felix geri çekilerek changbinin yüzüne baktı. Kaşlarını çatmıştı, sinirli gözüküyordu. "Niye öyle diyorsun ki? Bence gelip geçici değil. Bakışlarını görmedin mi? Cidden vurulmuş o çocuğa. Geri dönünce çok üzülecek.."
Changbin elini felixin yanağına koyarak okşadı. "Bebeğim biliyorum ama dediğim gibi yapabileceğimiz bir şey yok. Çocuğu zorla peşimizde götüremeyiz değil mi?"
Felix iç çekerek tekrar sarıldı changbinin yapılı vücuduna. "Haklısın.."
"Babaaaaaaaaa!!"
Jungwon neşeli neşeli içeri girdiğinde ikisinin de gözleri ona dönmüştü. "Ne oldu da bu kadar sevindin?"
Babasının sorusuyla kalbini tutarak etrafında döndü jungwon. Durduğunda ise babasının yanına oturdu.
"Baba, o da benden hoşlanmış biliyor musun? Eğer ben gitmeseymişim o beni gördüğü ilk yerde konuşacakmış. Öyle dedi."
Changbin, aşık oğluna gülerek saçlarını karıştırdı. "Tebrikler o zaman aslanım."
"Sağol babamm"
Felix de gülümseyerek jungwon'un kolunu okşadı. "Bende tebrik ederim jungwon."
Jungwon, felixe de gülümsedi. "Çok teşekkür ederim hyung. Ah, bu arada baba." babasına baktı. "Annem de geliyor, birazdan burada olur."
----------------------------------------------------
Biraz kıskanç felix görelim mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soldier | Changlix ✓
Fiksi PenggemarSavaşın ortasında alevlenen bir aşk... |ChangLix| |Minsung, HyunIn, ChanMin, WooSan, YeonBin|