✨Bu bölümde italik yazılar flashback✨
Laan elimdeki bölümler bitti yazmamı beklemek zorundasınız chat...
"Ayağa kalkabilecek misin?"
"Denemem gerek"
Üstündeki ince çarşafı yana atıp ayaklarını yataktan sallandırdı. Sabah olmuştu ve taburcu olmasına daha 1 gün kalmasına rağmen dayanamadığını hissedebiliyordu.
Yumruk yapıp çarşaflara yasladığı elinden güç alarak kendini yukarı çekti ama karnındaki sargı ile yapması oldukça zordu. Elini Emre'ye uzattı
"Yardım et. Tek başıma hayatta kalkamam"
Karşısındaki gencin tereddüt ettiğini ve bakışlarını bileğinde gezdirdiğini fark etti. Durumu anladığında kendisinden hiç beklemediği öfkeli bir nida çıktı.
"Ah hadi ama erkeklerden hoşlandığım için her önüme gelene sulanmıyorum. Ayrıca her şeyi başlatan senin arkadaşın"
"Biliyordum, ona aşıksın değil mi. Ciddi anlamda ekipteki herkes gay çıktı. Kaan'dan falan da bir performans bekliyorum" Şaşkınlıkla konuşurken Ömer'e korkmadan elini uzatabilmişti. Ömer ondan destek olarak zor da olsa ayaklandı
"Hislerimi ben bile anlayamıyorum daha. Her şey o kadar yeni ve karmaşık ki"
Emre onun sırtını sıvazlayıp güven verdi. Bir anda o kadar anlayışlı olmuştu ki.
"Yavaş yavaş halledersiniz her şeyi. Hadi bekletme onu"
"Uyandı mı ki?"
"Uhm hayır, ama uykusunda bile yanında seni istediğine eminim. Adını sayıklamış olabilir hatta"
Emre gereksiz bir şekilde yatak örtüsünü düzeltirken dudaklarını birbirine bastırdı. Belli etmemek için arkasını dönerken Ömer kapıya doğru adımladı. Bu dedikodu niteliğindeki haber gayet hoşuna gitmişti. Hatta bunu bir şekilde kendi lehine kullanabilirdi bile
Zar zor yürümesine rağmen alt kata asansör ile inmek istemedi. Vücudunun açılması için biraz yürümeye ihtiyacı vardı. Oda numarasını Emre sayesinde biliyordu zaten. Tek tek sayılara bakarak aradığını bulduğunda derin bir nefes alarak içeri girdi. Şansına karanlık odada, yatağında uzanan Hürkan dışında kimse yoktu.
İğrenç bir dejavu yaşadı.
"Emre ağlamayı keser misin?"
"Benim yüzümden oldu"
"Paketin içinde bardak olduğunu nerden bilebilirdin ki?"
Yine aynı nefret ettiği hastane kıyafeti, her yerine takılı serumlar. Yavaşça yanına oturdu ve bileğini kavradı. Boşta olan elini onun çenesinde gezdirdi. Ağzı hafif aralık iken çok tatlı duruyordu.
Ve lanet duygusal bir konuşma yapmak zorunda gibi hissetti. Sonuçta hasta yatağında yatan kişi hoşlandığı çocuktu ve "yaralıydı". O uyanana kadar ağlamalıydı ve uyanınca da iğrenç esprileriyle onu güldürmeliydi.
Filmlerde hep böyle olurdu değil mi?
"Adımı sayıkladığını duydum, koşa koşa geldim"
Hürkan'ın alnındaki sargıyı öpüp bir süre izledi.
"Kafamı o kadar çok karıştıyorsun ki"
Sahiden Hürkan ile daha sık takıldığından beri daha önce hiç yaşamadığı duyguları tatmıştı.
"O gün seni bara götürdüğümde hata yaptığımı düşünmüyordum. Sadece sana yardımcı olmak istiyordum. Ya da üstümden bir sorumluluğu atmayı. Seni mutlu etmeyi bir sorumluluk olarak kabul etmiştim çünkü"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
what if | porgola
Teen FictionHürkan'ın kafasına gelen çay paketi Ömer'e girer ~yazar LWNİFNWOQZHWBK Emre'nin kafasına doğru nişan aldığını ve paketi attığını gördü. Beklediği şey keskin bir ağrı ile okkalı bir küfür değildi. Sonradan ortam kararıp yerini boşluğa bırakmıştı zate...